"Çiçeğim?" Noah sabah kahvaltıya çağırıldıkları haberi geldiğinde bir kez daha denemeye karar verdi. Dün sabahki korkunç kavgaları üzerine gözü arkada köye inmek zorunda kalmıştı çünkü. kardan şifahanenin çatısı çökmüştü. Ortalık mahvolmuştu. Hemen peşine işi yapan kişiden tüm hırsını çıkartmış yetmemiş dönüp Adelard'a da alev püskürtmüştü bunun üzerine adam yakasına yapışmış onlara çürük tahta vermeye cürret eden satıcıya kadar gitmiştiler. Noah bir postada orada esip gürlemişti lakin Maeve'in melek kocası içinden çıkan şeytan ile yüzleşmiş, olduğu yere sinmiş adamın titreye titreye bas bas bağırışını dinlemişti. O nasıl bir bağırmaktı bilemiyordu. Noah. Adamın normalde pek çıkmayan sesinin korkunç gürlüğünün geçmişte çokça ve oldukça büyük bir alana hitabetten kaynaklandığını düşündü. Bu adam Maeve'e de böyle bağırıyor olabilir miydi? Noah omuz silkti. Ardından kendini iyice büzüp uyuyan kadına bir kez daha bakıp dönüp postallarını çıkararak yorganın altına girdi ve ona kolunu dolayıp yanağından öptü. Umuyordu ki dün öfkesini bir nebze üzerinden atabilmiş olsundu. Genç adam kadına iyice sokulup dirseği üzerinde doğrularak bir kez daha seslendi. "Çiçeğim?"
Karen hafif bir hoşnutluk ve sıcaklık ile gözlerini aralayıp dolaba dayalı aynadan ardında ona sarılmış adamı gördüğünde aynadan yansıyan görüntüsüne kaş çattı. Dün tüm gün odadan çıkmamıştı. Karın ağrısı bahanesi sunmuştu ki kızların arada gelip onu kontrol etmesi dışında pek yataktan da çıkmamıştı. Aynadan kendisine bakan adama yeniden kaş çattıktan sonra kolunu üzerinden atıp kendini öne doğru kaydırdı. "Ne işin var burada?"
"Burası benim de odam. Bu yatak benim de yatağım" Noah kadını sıkıca sarıp onu kucağına çekerek saçından öptü. "Bu da benim kadınım." Karen kolunu zorlayıp hafifçe tepinip kendisini çekmeye çalıştığında Noah kolunu daha çok sardı. "Neyin üzerinde tepindiğine dikkat et çiçeğim."
Genç kız burnundan soluyup duraksadı "Beni bırak Noah Ferguson!"
"Sende adım ve soyadımı yan yana dillendirmeyi bırak" Noah kadını kendisine bastırıp aynadan gözlerine baktı "Karen Ferguson..."
Karen dudaklarını dişleyip ardında hissettiği şeyden kaçmak istedi "Çek o şeyi üzerimden yataktan da çık."
"Kahvaltıya çağırıyorlar çiçeğim..." Genç adam elini aşağıya atıp biraz yokladı. "Ama hala bir parça vakit var gibi"
"Hah" Karen hayret dolu bir gülüş koy vermesi ardından hızla ardına döndü. Genç kız delirecekti. Bu nasıl bir zorbalıktı bilemiyordu. Dün duyduğu onca şeyden sonra ne yapacaktı güle oynaya aşağı mi inecekti. Bu kadar mı aşağılık görüyordu onu... "Sen beni ne sanıyorsun!"
Noah bu kez kadını kalçasından tutup kendine bastırdı. Beyni pek işlemiyor, vücuduna başka bir yerleri komuta veriyordu. Noah beynindeki "İleri" sesini pek net duyar olmuştu. "Sen benim güzel karımsın" diye mırıldandı.
"Sen ne yapı?" Karen şaşkınlıkla adamın dudaklarına yapışıp pantolonuna yeltendiğini fark ettiğinde hiç de kibar olmayan bir şekilde adamın dudağını ısırdıktan sonra elini aşağı atıp adamın kendisine doğrultmaya cesaret ettiği maşayı tutup tırnaklarını geçirdi.
"Siktir!" Noah bağırarak geri çekilmeye çalıştı elini aralarına atıp kadının normalde küçük lakin önemli bir uzvu için ziyadesiyle büyük ve can yakıcı bir kuvvet kullanmasını engellemek için çabaladı. "O öyle olmaz çiçeğim!" Noah yeniden bağırdı.
Karen adamın canını yaktığını fark ettiğinde açmaya çalıştığı elini sıkarak tuttuğunu kendine doğru çekti. "Böyle mi olur!"
"Karen, tanrım!" Genç adam canını kurtarabilmek için çekilmeye çalıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİMON ÇİÇEĞİM
Ficción históricaÇILGINLAR GİBİ SEVİP DE GÖZÜNÜN UCUNA YANSITMAYAN BİR ADAM, TERTEMİZ DUYGULARININ KURBANI OLAN, HAYAL KIRIKLIĞININ BÜYÜĞÜNÜ YAŞAYAN DÜNYA TATLISI BİR KIZ... DÜNYAYI ALTINA ÜSTÜNE GETİRİP DE İKİ GENCE BİR TÜRLÜ YARDIM EDEMEYEN BİR KALE DOLUSU MANYA...