3# Şaka!

409 73 12
                                    

8 Mayıs 1354

Noah, Sinclair yolundan sapmamak için büyük bir çaba sarf etmekteydi. Araba içinde duramıyor atı üzerinde ileri geri gidip duruyordu. Tek bir cümle ve genç adam buradaydı işte. Döneli  on gün olmuştu. Ailesi ile bir hafta özlem gidermiş şimdi Yanında Maeve ile Callie ve Ian a sürpriz yapmak üzere Sinclaire gidecekti. Maeve'in bu fikri ortaya atmış olması elbet işine gelmişti Noah'ın Annesi de yüzünün gözünün halinden vücudundaki berelerden korkmuştu da Callie i çağırmak yerine Noah'ın gidip biraz hava almasını istemişti. Genç adam bir yolunu bulup Karenin uzaktan da olsa bir şekilde görebilme niyetindeydi. Öyle özlemişti ki onu Noah bu derece bir hasretin var olabileceğine öldürseler inanmazdı.

Az kalmıştı. Genç adam okulu bitirip ilk iş karşısına dikilecekti. Alacaktı onu. Lakin öncesinde nişanlanıp kendisine ait olan bir kadını geride bırakamazdı ki Noah ölümün orta yerindeydi. Kendini gösterip kim olduğunu bile bile ölüp kalırsa yaşatacağı acı çok daha derin olurdu. Derin bir heyecan içinde atın üzerinde zıplayarak yoluna devam etti genç adam.

Sinclair kalesine vardıklarında doğu kanadının dış görüntüsü iyiden iyiye toparlanmış vaziyetteydi. Sanıyordu ki içi de yapılıyordu ve bitmesine pek az kalmıştı. İhtişamlı devasa bir kale olacaktı. Gerçi Callie yazdığı Mektuplar da kalenin bitmesi için pek hevesli görünmüyordu. Fazladan iş demekti ki kız kardeşi ev işlerini idare etmekten nefret ediyordu.

Attan inip seyise teslim ettikten sonra gidip Maeve için kapıyı açtı ve ablasını arabadan indirip kendilerine doğru gelen Douglasa doğru yürüdü.

"Hoşgeldiniz Lord Ferguson" Douglas keyifle adamı selamladı.

"Hoşgördük. Lord Sinclaire haber et Douglas."

"Beyim ve Hanımım sabah Mcdonald  liman kalesine gittiler lordum lakin hemen haber edeyim"

"Gerek yok oraya gideriz değil mi?" Maeve şakıdı. "Hem sen Roberti döndükten sonra hiç görmedin."

"E-evet iyi olur!" Noah derin bir nefes çekti.

"Hadi geç kalmayalım" Maeve keyifle arabaya döndü. Hep beraber çok daha iyi olacaktı.

---

Karen keyifle mutfakta tatlıları hazırlamaktaydı. Jennada onun tabibi gibi tatlıyı çok seviyordu. Karen yapmayı pek seviyor olsa bile yemek konusunda iyi değildi lakin geçen bir buçuk senede çokça yapıp kendini özellikle geceleri yemeğe zorladığından bir parça kilo almayı da başarmıştı. Kilonun kalçalarına getirisi su götürmezdi lakin üst kısma ne yapacağını bilemez haldeydi. Genç kız boğazına kadar düğmeli elbisesinin önüne bakıp yüzünü buruşturduktan sonra elinin tersi ile alnını silip tartı yoğurmaya devam etti.

"Bırak biraz da ben yoğurayım Karen" Jenna iç çekti. "Epeyce kuvvet gerektiriyor gibi Robert ten hırsımı ondan çıkarayım"

"Yine mi kavga ettiniz?" Callie dilini şaklattı.

"Bokdonalda bir oda daha yapıyor. Sonra bir tane daha yapacakmış ve sonra bir tane daha... İçmedikçe etrafa sarıyor... Sanki ona içme diyen var! Bana da engel oluyor..." Jenna hamurun başına geçip alıp sertçe tezgaha vurdu. "Neymiş Noah çocuğun olmaz demiş..."

"Haklı... Alkol bebek için iyi değil." Callie gidip pişen yemeklere baktı. "Bunları da sen mi yaptın Karen?"

"Hayır o kadar vaktim olmadı. Ağabeyim sabah apar topar getirdi buraya..."

"Beni deli ediyor Callie! Bütün gün ayağımda kat kat yün çoraplar oturuyorum birde her gece..." Jenna Karene bakıp sustu.

Caledonia kahkaha attı. "Çomak mı oynuyor sununuz?“

LİMON ÇİÇEĞİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin