Karen araba durduğunda Callie e baktı. Gelmiş olmalıydılar normalde iki saatte gidebileceklerini söyledikleri yol kar yüzünden dört saati bulmuştu ve daha yolun yarısına gelmeden Noah arabadan inip Sinclair'inkine geçmişti. Karen ona rahatsızlık verdiğinin bilincindeydi yinede abartmayı bıraktığı an farklı duyguların bedenini sarmalamasından korkuyor daha kötüsü gidip adamın yanına ilişmek için kendisini zor tutuyordu. Noah da zaten durduğu yerde durabilen bir adam değildi. O arabadan diğerine gezmiş olduğunun pekâlâ farkındaydı genç kızın inat etmeye çabalayan sohbeti de ona pek yardımcı olmamıştı. Karen söylediğini çiğneme evresindeydi ve yutmaya ramak kalmıştı oysa ömrünün sonuna dek nefret edecekti Noah Fergusondan... Nasıl etsindi? O günden sonra öylesine bir öfke ile karşılaşmamıştı. Her ne olduysa yaşananların bedelini ödemiş görünüyordu adam. Karen ise bu süreçten çok önemli bir ders çıkartmıştı ki öfkeyide mutluluğunda hüznüde yaşarken tatmak yazarken olduğundan bambaşkaydı. Karen adama hala tam olarak güvenemiyordu. En ufak bir hatasında aynı şeyler ile karşılaşıp karşılaşmayacağını da kestiremiyordu lakin onu en baştan tanımaya çalışmak ikisinin hala bir şansı olduğunun işaretiydi.
"Geldik Karen" Callie camdan dışarı baktı. Balolardan oldum olası zevk almamıştı lakin artık pek çok refakatçisi varmış gibiydi. Elini karnına götürüp okşarken kapılarının açılıp karşısında Noah ve Ian'ı gördüğünde muzip bir ifadeyle sırıttı. Bu adamın elini uzattığı heryere sorgusuz sualsiz gidecek ve mutlu olacaktı.
Noah karısına elini uzatıp kaş çatarak baktı. Hiç rahat vermemişti ona yanında oturtmamıştı. Tüm gün aynı harekete mağruz kalarak nasıl oturacaktı ki? Maeve'i bir güzel azarlamıştıda. Hayır adamlardan biri yapsa Noah dönüp bir yumruk atacaktı lakin karısına gülmekten başka bir seçeneği yoktu. O kadar da gülemezdi genç adam. Sinirleri bozuluyordu. Bu işe bir çözüm getirmek zorundaydı.
Karen kendisine uzanan eli iç çekerek tutması ardından arabadan indi ve eteklerini düzeltmeye koyuldu. "Burada yapacak değilim" diye mırıldandı kaş çatmaya devam eden adama.
"Beni gülmekten soğuttun Karen..." Noah karısına kolunu uzatırken somurtmaya devam etti.
"Öyleyse bir teşvik olmadan daha çok gülümsemelisin." Karen adamın kolunu sıktı.
"Pekala..." Noah kendisine bakan kadına hafifçe tebessüm etmeyi denedi.
"Olmadı." Karen kıkırdadı lakin üstelemedi.
"Noah?" Ian adama seslendi. "Callie'e eşlik et lütfen. Ben kız kardeşime eşlik etme niyetindeyim."
"ve sanırım bende güzel kardeşimi ziyadesiyle özledim" Robert Karenin yanına geldi
Noah adamlara ardından karısına baktıktan sonra Kareni bırakıp Caledoniaya doğru ilerledi. "Size eşlik edebilir miyim Sanırım Sinclair iki bayanı kaldıramayacak?"
"Bayan?" Callie gülümsedi. "Kızım mı olacak?"
"Bunu gözlerinden anlayamam Callie lakin neden olmasın?" Noah göz kırptı.
"Kızları çok seviyorsan bol bol yap Noah" Callie de kıkırdadı.
"Neden olmasın?" Noah iç çekerek karısına baktı.
"Her yerim ağrıdı" Robert sıkkın bir ifade ile Ian'a baktı.
"Sakın fazla tepinme Rorot. Bugün tepinme işini bize bırakıp Callie ve simon ile otur"
"Ben neden oturacakmışım?" Simon kaş çattı. "Ben bu bacakla hala dümen tutuyorum Sinclair"
"İyi Simon Tepin oturursan ötekini de ben keserim" Ian omuz silkti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİMON ÇİÇEĞİM
Tarihi KurguÇILGINLAR GİBİ SEVİP DE GÖZÜNÜN UCUNA YANSITMAYAN BİR ADAM, TERTEMİZ DUYGULARININ KURBANI OLAN, HAYAL KIRIKLIĞININ BÜYÜĞÜNÜ YAŞAYAN DÜNYA TATLISI BİR KIZ... DÜNYAYI ALTINA ÜSTÜNE GETİRİP DE İKİ GENCE BİR TÜRLÜ YARDIM EDEMEYEN BİR KALE DOLUSU MANYA...