40.BÖLÜM

3.7K 214 134
                                    


 

Canlar, dostlar, sevgili okuyucular beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum. Bölüm biraz kısa gelmiş olabilir ama haftanın yoğunluğunda ancak yetiştirebildiğim kadarını sizlerle buluşturacağım.

Kitabımı düzenlemeye aldığımda elbette bu bölümler uzayacak olay örgüsü detaylanacak ama şu anda elimden ancak bu kadarı geliyor. Anlayışınız için çok teşekkür ederim.

Bir de diğer yazarlarda şunu gördüm yorum alt sınırı ve beğeni alt sınırı koyuyorlar. Örneğin 100 begeni 200 yorum gelirse yeni bölüm gelir gibi. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Hayalet okuyucuları harekete geçirmek için etkili bir yöntem gibi duruyor. :)


Armani Valerio:

Anna' nın gözlerimin önünde o adama doğru adımlaması bedenimde uyuşmaya neden olurken öfkeden nefesim kesilmeye başlamıştı. Ona çektireceğim eziyetler gözlerimin önüne gelirken o emin bir şekilde eceline doğru yürüyordu. 

Çevremdeki sesler zihnimde anlamını yitirirken birer birer uğultuya dönüşmüştü. Görüş alanımda Anna dan başka hiç kimse kalmamıştı. Zaman durmuş ve sanki her şey ağır çekimde ilerliyordu. 

''Cesaretine hayran kaldım fahişe!!.'' Fısıltı şeklinde çıkan sesimle çevremdeki insanların olanlardan habersiz bakışlarını üzerimde hissetmişti. Bir haberlerdi olacaklardan. Salvatore nin özenle yerleştirdiği adamlara işaret vermek için elimi kaldırdığım sırada beklemediğim bir şey gözlerimin önünde gerçekleşmişti. Anna onu kaçıracak adamı ve hatta Cihangir in diğer adamlarını birer birer  teğet geçip kapıya yöneldi.

''Armani bu kadın nereye gidiyor kafayı mı yedi.?'' Nefes nefese gelen konsey üyesinden David in sözleri ile bir anlık bakışlarım ona kaydı. İşler kontrolüm dışında gelişiyordu ve öngörememek nelere sebep olacaktı. Benim telaşımın bir tezahürü de David in yüzünden okunuyordu.

''Git şu kaltağı geri çevir başımıza iş çıkaracak Armani. Canlı yayın ekipleri var bunu gizleyemeyiz.'' David in ağzından köpükler saçarak konuşmasını tamamlarken öfkeden kaskatı kesilen bedenimi hareket ettirmem gerektiğini anlamıştım. David e cevap vermeden önümde duran şişman cüssesini elimin tersi ile itekleyip Anna ya doğru ilerlemeye başladım. 

Geç kaldığım aşikardı ama içten içe dua ediyordum. 'Beni kurtarın bu adam beni kaçırdı.' Dememesi için zira ister Cihangir e kaçmış ister kendini ifşa etmiş benim için aynı kefedeydi...

 Ona yakınlaşmam devam ederken kulaklarımı dolduran cümleleri ile yüzümde oluşan gülümsemeye engel olamadım. Çok şey biliyormuş gibi kendinden emin kurduğu cümlelere eşlik eden dik duruşu hoşuma gitmişti. Beni saniyeler içinde duygudan duyguya sürükleyen bu kadına çok şey yapmak geliyordu içimden. 

Kendinden emin bir şekilde konuşmasına devam ederken alttan alttan eteğindeki taşları döküyor bir iki taş da bize fırlatıyordu. 

Meraklı gazetecilerin karşısında güçlü durup cılız bedenini olabildiğince heybetli göstermeye çalışıyordu. İçten içe korkuyordu belki de dokunsan yıkılacaktı ama o öyle bir maske takmıştı ki yüzüne sanki bu işin uzmanı gibiydi. 

O sözlerini tamamlarken daha fazla dayanamadım ve kolumu beline doladım. Bu hareketim ile irkilirken bakışları bakışlarım ile buluştuğunda derin bir nefes aldı ve gülümsedi. Yüzündeki acı tebessümün içinde korku, heyecan, merak vardı. 

Onu bu şekilde görmek bana istemsiz çekici gelmişti. Anna gerçekten akıllı bir kadındı ve onun burada yaptığı açıklamalardan sonra istesem de hayır diyemeyeceğimi biliyordu. Ayrıca benden kaçmak gibi bir aptallığa da düşmemişti. Gücümün farkındaydı ama kendi de güçlü olmak istiyordu. Tabi bu uğurda sarf ettiği sözlerin bir bedeli de olacaktı.

Son Bir Umut (İtalyan)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin