özel bölüm⁸ <3

4.8K 379 144
                                    

oy ve yorum yapmayı unutmayın, iyi okumalar <3

Rüzgar ve Çınar üç yaşındayken...

İçinde hissettiği kalp kırıklığı, sarıldığı kırmızı hırka ve arka fonda çalan mutsuz bir şarkı Feza'ya sadece ergenliğini hatırlatıyordu. O zamanlarda da Delta ile ne zaman kavga etseler içinde hissettiği kırgınlık ve hissettiği kırgınlık yüzünden oluşan sinir ile yatağında yatıp saatlerce duvarı seyrederdi.

Derin bir nefes verdi, iki gün önce Savaş ile büyük bir tartışma yaşamışlardı ve Feza iki çocuğunu da alıp ailesinin evine gelmişti. O zamandan beri Savaş'ı görmemişti, göremediği her anda siniri daha çok artıyordu. "Geri zekalı."

Kendi kendine mırıldanırken odanın kapısının açılmasıyla kafasını çevirdi. Üç yaşındaki Delta oğlu elindeki tabakla gülümseyerek yanına geliyordu. Onların hiçbir şeyden haberi yoktu. "Baba, pasta!" diye bağırdığında Feza yattığı yerden kalktı. "Deltam bana pasta mı getirmiş?" diyerek elindeki tabağı aldı. "Hm hm."

Oğlunun tombul yanaklarını sıkıştırıp sıkı sıkı öptü. Koltuk altlarından tutup yanına oturttu. Onu düşünen ve seven tek Delta şu an yanındaydı. Diğeri kim bilir nerede iş görüşmesi ayağına Omegalarla gülüşüyordu. "Baba, ye pasta."

Kucağındaki pastadan bir çatal alıp dudaklarına götürürken kendisine hevesle bakan oğluyla kıkırdadı. Çatalı onun dudaklarına götürdüğünde minik Delta anında ağzını açtı. Hızlı hızlı çiğnedi. "Baba getirdi." dediğinde Feza'nın kaşları çatıldı. "Baba buraya mı geldi?"

Oğlu kafasını salladı. "Baba bizi öptü, pasta verdi. Feza yesin dedi. Babaanneyle konuştular. Sonra gitti."

Feza geldiğini duymamıştı, demek ki o uyurken hemen gelip gitmişti. İçten içe daha çok kırıldı, demek ki kendisini görmek istemiyordu. "Seni öpmedi, üzüldün mü?" Oğlunun sorusuyla çatalı pastaya batırıp ağzına büyük bir lokma sığdırdı. Omzunu silkti. "O boşkolorono opmok ostoyo."

"Ağzın doluyken konuşulmaz baba."

Feza, dokuz aydan fazla bir süre içinde taşıdığı Deltasına baktı. Büyümüşte babasına bir şeyler öğretmeye çalışıyordu. "Çok mu biliyorsun sen?"

Miniğinin çatılan kaşlarıyla pasta tabağını yere bıraktı. Oğlunu tuttuğu gibi yatağa yatırırken karnını açıp ısırmaya başladı. "Yaaa!" Kahkahalar atarak gülen oğluyla daha fazla oynarken odanın kapısının tıklatılmasıyla içeri giren Omegasına ve annesine baktı.

"Baba yaa." diyerek sitem eden Omegasını da yatağa yatırırken onu da sıkı sıkı öptü. Mis gibi kokuyordu. "Oğlum, nasılsın? Uyuyorsun kaç saattir."

Annesine kafasını çevirip bakmadı, kadın iki gündür kendisinden bin kat daha çok stres içindeydi ve Feza'yı sürekli darlıyordu. "İyiyim anne iyiyim." dedi, çıkarabildiği en sakin ses tonuyla.  "O niye gelmiş?"

"Özledi ailesini tabii gelecek." Feza kafasını salladı, sanırım Savaş artık ondan bıkmıştı. "Babanla beraber çocukları alıp dışarı çıkalım diyoruz, sen de evde dinlenirsin."

"Yok, çocuklar gitmez bensiz bir yere." dediğinde Omegası anında yattığı yerden kafasını kaldırdı. "Gideriz, lunaparka gidicez." Feza dehşet içinde oğluna baktı. Ne demeke gideriz? "Babayı bırakıp gidicek misin?"

"Ama gelicez geri, sen burada uyu."

Artık morali daha da bozuktu. Omegası bile onu bırakıp gidebiliyordu, demek ki pislik Delta babasına çekmişti.

"Tamam anne, gidin siz. Ama fazla abur cubur yemesinler." dedi, onlarda iki gündür evin içinde sıkılmışlardı. "Tamam oğlum, sen merak etme." diyen annesine dik dik baktı. Böyle söylemesine inanmıyordu, ne zaman bu eve gelseler annesi çocukların isteklerine kıyamayıp hep zararlı şeyler yediriyordu.

soulmate | boyxboyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin