Gardiyan beni ters kelepçe yapmak üzereyken bir daha ileriye fırladım ve kafam Deren'in göğsüne denk geldiğinde, onu omuzlarından sertçe arkaya ittim. Yumruklarımı göğsüne doğru vurup tekmelerken saçlarım sürekli yüzüme düşüp duruyordu. Deren hâlâ a...
Bölümü okurken OY ile YORUMLARINIZI eksik etmezseniz çok sevinirim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bu fotoğraf bana Ece'yi yazmam için ilham veren fotoğraftır.
8. ❝BİR KURŞUN MESAFESİ.❞
Ağlamayı kesene kadar parlayacaksın. Çünkü artık tek ışıltın, gözyaşlarının parıltısı.
Deren'in bana sarılması, kızıyla konuşmasından daha uzun sürdü. Kulağında hâlâ kızının sesinin çınladığına emindim, benim bile kulağımda Nil'in sesi uğulduyordu. Donmuş gözyaşlarım, tek ışıltım olarak parlıyordu. Kalp atışları, şaşkın sarılmasının arkasından gürlüyordu. Elleri sırtımı sertçe tutuyordu, ancak bir şeyler kaybetmiş birisinin anlayabileceği kadar sıkı ve sertçe... Kızımdan böyle bir arama almış olsaydım duvarların arasından çıkan bir canavara bile sarılırdım. Bu yüzden bana sarılan vücudunu itmedim.
Ama saniyelerden sonra o da bana sarıldığını fark edebildi, bunu kolları hafifleyince ve elleri, artık kaybetme korkusu kalmamış gibi gevşeyince anladım. Birbiri üstünde duran kollarım, o benden uzaklaşmaya başlayınca aşağıya doğru düştüler. Deminden beri göğsüne bakıyordum, o benden uzaklaştığında da farklı şey yapmadım. Beni tamamen bırakıp geriledi ve genzini sert şekilde temizleyip, "Amma garip davranıyorum," dedi, sesi az önceki gibi heyecanlıydı. "Ne yaptığımı bilmiyorum. Ben... Şaşkınlıkla sarıldım."
"Biliyorum, kim olsa sarılırdın zaten."
Buna bir şey demeden başını eğdi, elindeki telefona bir daha bakıp parmaklarını ekranda gezdirdi. Onu son arayan numarayı aramaya çalıştı ama hat gizliydi, bunu zaten aramayı açmadan önce de fark etmişti. Konuşma süresine bakıp, "On saniye," diye fısıldadı kendi kendisine. "Günler sonra ilk kez Nil'in sesini, baba deyişini duydum. Kızım yaşıyor Karmen, gelen o kâğıtta yazıldığı gibi değil, Nil hayatta..."
Başını kaldırıp bana baktı. Sanki bunu başkasından duymaya da ihtiyacı vardı. "Kızın hayatta, yaşıyor," dedim istediği gibi. Kızım hayatta, yaşıyor diyebilmeyi de çok isterdim.
Ama öldü, onunla biz öldük.
Gözleri bana bakarken farklılaştı ve ardından tekrar telefonuna dönerek, "Emniyete gidip bunu bildirmem iyi olur," dedi. "Numarayı bulup adresi izleyebilirler belki."