-28.Bölüm-

37.2K 2K 85
                                    

Yorumlarınız için gerçekten çok teşekkür ederim.Kitabı bitirmeyeceğim.Bunu siz sağladınız ve ben sizden destek aldığım için gerçekten sağolun.Aynı zamanda arkadaşlar bu yıl gudubet teog sınavına gireceğimden çok çalışıcağım ve okulum erken açılacak şimdiden söylemek istedim.
------------------
Kuzey çıkar çıkmaz odaya bizim grup girdi.Onlar beni incelerken ben de onları inceliyordum.Ağlamaktan gözleri kızarmış Mira,mutluluktan göz yaşları akan Melis ve yine soğuk kanlılığını bozmayana ama rahatlamışlığı gözlerimden okunan Yağmur.Grubun arkasına baktığımda ise Görkem ve Çağla'yı gördüm.İkiside bana bakıyordu.Benim onları gördüğümü fark ettiklerimde ikisinin de yüzünde küçük bir gülümseme belirmişti.

"Nasılsın?"Kerem'in bu sorusunu ondan önce bir çok kez duyduğum için bıkkınlıkla nefesimi dışarı verdim ve "İyiyim.Sorduğunuz için teşekkürler"dedim.Onlarda iyi olduğuma inandıklarında nefeslerini dışarıya verdiler.Uzun bir sessizlikten sonra "Eee kim yaptı sana bunu karşimmm"diye şaka ile karışık sordu Rüzgar.Tuğçe'nin yaptığını söyleyemezdim."Ayağım kaydı düştüm"Verdiğim cevaba hiç biri tatmin olamıştı."Kanka sen kafaya fazla mı darbe aldın"Aras'ın söylediği şeye bıkkın bakışlarla cevap verdim.'Tamam' dercesine ellerini havaya kaldırdı ve salladı.Bu hareketine sırıtırken Mira'nın "O yaptı dimi" diye gösterdiği yere baktım.Eliyle Çağla'yı gösteriyordu."Hayır"diye itiraz etsemde Mira ayaklanmıştı bile.Kerem onu durdurmaya çalışıyor,Görkem'de Çağla'yı korumaya çalışıyordu.Kerem'in Mira'yı tutamadığını görünce işe Aras ve Rüzgar'da girdi.Melis kenarda dehşetle kavgayı izliyordu."Yeter!"Yağmur'un bağırmasıyla tüm kafalar ona döndü."Bakın Gece iyi.Şu anda önemli olan bu.Şimdi hep birlikte eve gidiyoruz.Dimi KANKA"son sözlerini Aras'a bakarak söylemişti.Aras kafasıyla onaylayınca hep beraber dışarı çıktılar.Sadece Görkem ve Çağla kalmıştı.Çağla sessizce hıçkırıyordu.Görkem'in ona baktıkça içi acıdığı gözlerinden okunuyordu."Umarım daha iyi olursun"Görkem'in söyledikleri benim dikkatimi Çağla'dan almamı sağlamıştı."B-ben gerçekten üzgünüm.U-U-umarım daha iyi olursun"dedi ve odadan ağlayarak çıktı.Görkem'de hemen arkasından.Yine tek başıma kalmıştım.Tavanla bakışmaya geri dönmüştüm.Ne güzel beyaz tavan.Resmen manyaklaşmıştım.Kendi kendime konuşurken kapı nazikçe (!) açıldı.Elinde küçük bir bavul ile içeri girdi.Bavulu koltuğa atarken aynı zamanda televizyonu açıyordu."Senin burada ne işin var KÜÇÜK BEY"Koca kahverengi gözlerini açarak Allah'tan Sabır diledi.Ve sonra seslice Amin diyip bana bön bön bakmaya başladı."Kızım kafana fazla darbe aldın herhalde.Kaç kere diyeceğim bana Küçük Bey deme diye"azarlamaya başladı.Onun azarlarını dinlemekten bıkıp "Tamam!Senin burada ne işin var Kuzey"diye soruyu düzelttim.
"Sana temiz eşya getirdim ve refakatçin olmaya geldim.Merek etme çokta istekli değildim."
"Seni kimse zorlamadı"
"Ama benim yüzümden oldu"
"Senin yüzünden?"
"Tuğçe kaltağının yaptığını biliyorum"
"Ona bir şey yapmadın dimi"
"Şimdilik Hayır ama sen iyi olunca görecek"
"Lütfen bir şey yapma yanlışlıkla oldu"
"Buna inancağımı sanma"
"Beni seviyorsan bir şey yapma"Gözlerini televizyondan çekti ve mavi gözlerime bakmaya başladı.Gözlerini tekrar televizyona çevirip "Tamam ona zarar vermeyeceğim.Ama senden özür dileyecek"diye tek nefeste cevap verdi.Onun söylediği şeylerin rahatlığıyla yatakta iyice yayıldım.Hiç uykum olmamasına rağmen gözlerimi kapattım ve sadece etrafı dinlemeye başladım.Açık olan camdan kuş sesleri geliyordu.Onun dışında Kuzey'in açtığı televizyondan maç sesleri geliyordu.Kuzey'in telefonu çalmaya başladığında kim olduğunu merak etsemde gözümü aralamadım.
"Uyuyor galiba"
"Hayır onu sevmiyorum"
"Mira delirtme beni"
"Kapatıyorum"dedi ve koltuğa kendini attığına dair sesler çıktı.Resmi olarak bugün de okuldan yırtmıştık.Bunları düşünürken aklıma çok önemli bir şey geldi.Gözlerimi fal taşı gibi açtım ve direk üstüme baktım.Kafam dışında hiç bir yerim kan olmamıştı.Eğer beyaz elbisem batmış olsaydı ölürdüm.Annemden bana kalan kıyafetlerdendi.Yaptığım bu hareketlere Kuzey masum köylü gibi bakıyordu."Bu elbise benim için önemlidir"diye bir açıklama yaptım ve yataktan dışarıyı izlemeye başladım.Güneş çoktan batmaya başlamıştı.Yanımda duran telefonumu alıp oyun oynamaya başladım.Oyun bittiğinde saate baktım.Saat sekize geliyordu ve ben hala kahvaltı ile duruyordum.Canımda çok sıkılmıştı.Kuzey tek laf etmeyip televizyon ve telefon takılmıştı.Tam intihar etme durumuna gelmiştim ki kapı çalındı ve içeri genç esmer bir hemşire girdi.Elinde ki yemek tepsisinde sebze bile olsa yerdim.Hemşire tepsiyi kenara koydu ve ilk olarak beni kontrol etti.Kulağıma yaklaşıp "Çok şanslısın böyle bir sevgilin olduğu için.Senin için çok korktu"diye fısıldadı.Gözlerimi ona çevirdiğimde çoktan odadan çıkmıştı.Kuzey tepsiyi önüme getirdi ve masanın üstüne koydu.Ben ayaklarımı toplayınca o'da ayak ucuma oturdu.Kapağı kaldırınca çok güzel (!) hastahane yemekleri çıktı.Brokoli,komposto ve mercimek çorbası.Ne güzel (!) üçlü.Refakatçi yemeği ise köfte,ekmek,pilav ve künefe.Bu şans bende olucaktı.Oflaya oflaya elimi çorbaya uzattım ve bir kaşık aldım.Kaşığı aldığım gibi midemin bulanması bir oldu.Öğürmeye başlamıştım.Kuzey anlamadığını belli eden bakışlar atarken gözlerimle yemekleri gösterdim.Yemeklere bakınca küçük bir kahkaha attı ve yemeğini yemeğe devam etti."Ben hiç acıkmadım"Bunu niye söylediğimi bilmediğim halde söylemiştim.Bana 'Ben bunu yer miyim' bakışı attıktan sonra 'Ben de bunları yemem' bakışı attım.Ellerimi küçük çocuklar gibi önümde birleştirdim ve ciddiyetle televizyon izlemeye başladım.Bu çocukça tavrıma sıkılmış olan Kuzey köftelerinin yarısını ekmeğe koydu ve bana uzattı.Bir an belki gözlerim parlamıştı ve yüzümde ki kaslar benden habersiz gülümsüyordu.Elinden ekmeği kaptım ve ortalam 5 dakika da hepsini bitirmiştim.Ağzımda ki lokmada bitince "Çooooooooook sağol.Beni aç bırakmadığın için"Benim tepkilerime gülümseyerek bakıyordu.Ben onu incelerken o beni inceliyordu.Zaman o kadar hızlı geçmişti ki o yemeğini bitirmiş hatta hemşire gelip artıkları almıştı.Saat erken olmasına rağmen uykum gelmişti.Kuzey koltukta yayılmış televizyon izlerken benim gözlerim yavaşça kapandı.

'Minik kız mavi gözleri yaşlı şekilde korkuyla annesine ve onu döven adama bakıyordu.Adam kadına vurdukça küçük kız daha çok ağlıyordu.Kızın bu ağlamasına dayanamayan adam kahverengi bukleleri olan kıza sertçe tokat attı.Minik kız artık sessizce ağlamaya başlamıştı.Annesi belli etmese de ağlıyordu.Adam rakısından son yudumu aldı ve evden çıkıp gitti.Adam gittiği gibi anne kızına sıkıca sarıldı ve birlikte ağlamaya başladılar.Her yer karanlık oldu.Etraf yine aydınlandığında mavi gözlü minik kız biraz daha büyümüştü.Onu döven adam önünde tutuklanıyordu.İçeriden annesinin cesedinin çıkmasıyla gözleri dolmuştu ama ağlamayacak ve her zaman güçlü olacaktı.Ortalık yine karardı.Bir daha aydınlandığında bu sefer karanlık,büyük bir odada tek başınaydım.Gördüğüm küçük kız bendim.Anılarım yine canlanmıştı.Peki şimdi bu neydi?Beyaz bir ışık gelmeye başladı.Işığın içinden melek olan beyazlar içinde annem geldi."Kızım seni çok özledim.Ne kadar da güzelleşmişsin.Ben her gün yaptıklarını izliyorum.Geçen mezarıma geldin.Beni çok mutlu ettin.Ama benim gitmem lazım.Kendine iyi bak."Bana sıkıca sarılmıştı.O anne kokusu gitmemiş hala ilk gün ki gibiydi.Benden ayrılınca ışığa yine gitti.Işığın önünde dolu gözlerle bana baktı.Hıçkırarak ama bir o kadar da sessizce ağlıyordum."Orada tek kalıcaksın benimle kal"diye sesimin çıktığı kadar bağırdım."Kızım merak etme Zeynep'im benimle"diye erkek sesi geldi.Daha dikkatli bakınca fotoğraflardan babam olarak tanıdığım mavi gözleri gördüm.Şimdi anlamıştım güzelliğim anneme ama gözlerim babama çekmişti."Bak Ali'm burada"dedi annem babama aşkla bakarken."Kızım tek şunu bil sizi isteyerek bırakmadım.Zorundaydım"dedi ve annemle birlikte gittiler.Karanlık odada yine yalnız kalmıştım.Beni bırakmayın diye bağırıyordum.'
"Beni bırakmayın" diye bağırarak ter içinde yataktan fırladım.Korkudan ağlamaya başlamıştım.Benim bağırmam ve ağlamam üzerine Kuzey'de ayaklanmıştı.Yattığı koltuktan kalkıp yanıma oturdu ve elimi tuttu:
"İyi misin?"
"Sadece rüyaydı gördüm"
"Ne gördün?"
"Annem ile babamı"Dediklerimi hala hazmedememiştim.Kuzey durumumu anlamış olacak ki bana su uzattı.Ellerim titreye titreye suyu içtim ve kenara koydum.Kuzey hala bana bakıyordu.Gece uyuyamayacağımı biliyordum.Masumca Kuzey'e bakmaya başladım:
"Böyle bakınca masum birinden çok maymuna benziyorsun"
"Sen kendine bak yüzün çirkin bir şeye benziyor"
"Hah.Tamam ne istiyorsun"
"Bir şey isteyeceğimi nerden anladın"
"Evde üç baş belası var.Ama yine de onları seviyorum"
"Peki şey benimle yatar mısın"Bir çırpıda söylediğim şeye Kuzey'in gözleri açılarak cevap vermişti."Yatmak derken?"beni yanlış anladığını şu anda anlamıştım.Her yerim kıpkırmızı kesilmişti.Bu halime kahkaha atarak bakan Kuzey'in omuzuna sertçe vurdum.Bir eliyle omuzunu ovalarken hala kahkaha atıyordu.Kahkahasını durdurduğunda gözlerini gözlerime kenetledi ve "Yanlış anlamadım merak etme sen diğer sürtüklerden daha masumsun.Ama yatmam için biraz yer açman lazım"Yayılmış olduğum yatakta kenara kaydım.Onun yatmasını bekledim ve yattığı gibi aramıza küçük yastıklardan biri koydum.Biraz söylensede benim arkamı sönüp yattığımı gördüğünde sustu.Gözlerim iyice kapanmıştı.Bir kaç saniyeye uyuyacağım kesindi.Arkamda ki yastık yavaşça arkamdan kalktı ve yastığın yerini beni sıkıca saran güçlü kollar sardı.Gözlerimi açamasamda kokusundan kim olduğunu anlamıştım.Gözlerim son saniyelerini yaşarken beni saran kolların sahibi etkileyici ve yumuşak bir ses tonuyla "Seni seviyorum prenses..."dedi

Küçük Bey Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin