-39.Bölüm-

38.1K 1.7K 183
                                    

mervebkrts Röportaj kitabında KÜÇÜK BEY ile ilgili röportajımız var bakmanızı öneririm ve MART 29 görüşürüz.Bu arada bu bölümü özellikle siz çok istiyorsunuz diye erken bitirmeye çalıştım.Umarım beğenirsiniz

--------------------

Beyaz hastahane yatağında bağdaş yapmış bir şekilde yorganın altında oturuyordum.Aynı zamanda boş bakışlarımı beyaz duvardan ayırmıyordum.

"Öhöm"

Sahte öksürüğüyle ilgimi çekmeye çalışan psikoloğa döndüm.Turuncu kısa saçlarını düzelttikten sonra "Anlatmaya başlasan artık" dedi sabırsızca.Kafamı olumsuz anlamda salladığımda derin bir nefes aldı.

"Haklısın,bu yaşadığın şeyler çok zor.Açıkçası genç bir tanıdığım benim yüzümden intihar etmiş olsaydı çoktan intihar etmiştim.Ama sen ne yapıyorsun,buraya geldiğinden beri ağzını açıp tek kelime etmiyorsun.Tam olarak 1,5 saattir benimle konuşmanı bekliyorum.Dışarı da senin için endişelenenlerin var ve sen bencilce burda oturuyorsun.Ben pes ediyorum sonuçta senin gibi biri için elimden bir şey gelmiyor!"

Gözlerimden akan yaşlarla hıçkırmaya başladım.Elime bağlı olan serumun iğnesini serçe derimden çıkardım.Pars'ın son bakışları gözlerimin önüne geldiğinde ellerimi saçlarıma geçirerek çekmeye başladım.Acaba ölürken canı ne kadar yanmıştı?Acı çektikçe sanki kendimi suçlu hissetmeyecektim.

Turuncu kafanın telaşla kapıyı açıp "Doktor gelebilir mi!?" diye bağırmasıyla içeri saniyesinde Kuzey girdi.Gözleri yatakta sinir krizi geçiren beni bulduğunda hızla yanıma geldi.Temkinli bir şekilde saçlarımda olan ellerimin üstüne ellerini koydu ve ellerimi saçlarımdan indirdi.Yatağa,yanıma otururken sol koluyla beni kendine çekti.Kafam onun kaslı göğüsüne yattığında bacaklarımı kendime çektim ve sessizce göz yaşı döktüm.Turuncu kafa endişeyle bize bakarken içeri doktor ve hemşire girmişti.

"Size ihtiyacımız yok şimdi gider misiniz?"

"Ama Kuzey Be-..."

"Ben hallederim.Şimdi psikoloğunuzu da alıp çıkın"

Doktor,Kuzey'in söylediklerini ikiletmeden turuncu kafayla odadan çıktığında hemşire de son bir bakış atıp kapıyı arkasından kapatarak gitti.Kuzey'e iyice sokuldum ve göz yaşlarımın tişörtünü ıslatmasına izin verdim.

"Ağlama" dedi saçıma sıcak ve ufacık bir buse kondurdu"Sen ağlayınca benim canım acıyor"

Burnumu çekip,gözlerimi gözlerine diktim.Boşta olan eliyle saçımı okşamaya başladığında gözümden son bir damla yaşın düştüğünü hissettim.Saçımı okşamayı bırakıp gözümde ki yaşı sildikten sonra seslice yutkundu.

"Canın acıyor mu"

Hiç cevap vermeden yüzüne baktım.Gözleri merak içerisinde cevabımı beklerken kafamı olumlu anlamda salladım.Kaşları hayretle kalkarken aynı zamanda çatılmıştı da.Neremin acıdığını çözmek istercesine güzelcesine süzdükten sonra gözlerimde takılı kaldı.Kahverengini bana sevdiren,özel ve güzel kılan gözleri meraktan dolayı açılmış şekilde bana bakıyordu.Küçük bir tebessüm edip elimle kalbimi gösterdim.Gerçekten acıyan yer kalbimi...
Konuşmak istiyordum,bağırıp çağırarak ağlamak.Ama yapmıyordum,yapamıyordum.

Kuzey son kez alnıma bir buse bıraktı ve yanımdan kalktı.Boş gözlerle ona bakarken odada da ölüm sessizliği vardı.Dünya'nın en küçük sineği kanat çırpsa onun sesi duyulurdu ama sinekte kanat çarpmıyordu.

Küçük Bey Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin