"İnsan büyüyünce mi artıyor dertleri, yoksa insan büyüdükçe mi anlıyor gerçekleri..."
Dostoyevski
Medya; Karan KANDEMİR
●●●
Saçlarımın uçuşmasına bayılıyordum.
Yine kaykayımla okuldan eve dönüyordum. Bugün cumaydı ve diğer günlere göre serindi. Ama ben zaten soğuk havaları severdim.
Hani rüzgarlı bir günde araba da süratle giderken camı açarsınız, biraz cama yaklaşırsınız ve o camdan gelen hava sizin nefesinizi keser ya işte şu an onu yaşıyordum.
Caddeden yokuş aşağı hızla gittiğim için ve artı olarak hava da serin olduğu için rüzgar nefesimi kesiyordu. Allah'tan son iki dersimiz bedendi de altımda eşofman vardı.
Ama bundan yakınmıyordum aksine hoşuma gidiyordu.
Nefesimizi basit olarak gördüğümüz bir rüzgarın bile kesebileceğini bilmek insanoğlunun acizliğini hatırlatıyordu bana.
Eve yaklaştığımı fark etmemle durup kaykayımın yönünü sahile doğru çevirdim.
İzmir de yaşamanın en güzel yanlarından birisi de buydu. Kafan estiği zaman gidip sahilde denizin sesini dinleyebiliyordun.
Son yaşananlardan sonra eve gitmek istemiyordum.
Ne olduğunu anlatayım.
Benim sorumun ardından Önder doğruluk seçerek yalan söylemişti.
Yani annemle sadece birbirlerini sevdikleri için evleneceklerini söylemişti.
Bunu gözlerimin içine bakarak söylememesi bile yalan söylediğini gösterirdi.
Annem de onu onaylamıştı. Ve oyuna devam etmişlerdi. Şaka değil gerçekten annem de 'evet başka ne gibi bir nedeni olabilir ki' deyip yapmacık bir tebessüm sunmuş ve şişeyi çevirmişti. Böylece oyun kaldığı yerden bensiz devam etmişti.
Ben kalkıp çilekli sütümü de alıp kimseye bir şey söylemeden Yaman ile abimin kurduğu hamağa gitmiş ve yarı oturur vaziyette uzanmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MANOLYA
Teen FictionNe demek 5 üvey abi!? Ben abimle mutluydum ne gerek vardı 5 tane daha abiye. Bir de velet vardı! Ahh tabii bir de asker olan babalığı unutmamak lazım! Klasik abi kurgularından birazcık farklı. Yazım yanlışları veya mantık hataları varsa kusura bakma...