~ 28. BÖLÜM ~

5.3K 416 161
                                    

"Cesaretle ilgili istediğinizi söyleyin, benim için en cesur insan aptalların lafına sabırla katlanabilendir."

Goethe


Buraya Berk'i bırakıyorum:

Buraya Berk'i bırakıyorum:

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Keyifli okumalarr 🍀

●●●

"Neler oluyor burada?" Diyerek çatık kaşları ile ortama dahil olan Süleyman Albaya döndüm. Kendisi bir müddet görmek istemiyordum. Daha 5-10 dakika önce bu ve benzeri olaylar yaşanmayacak, artık güvendesiniz diyen kendisiydi. Bu kadar kısa sürede sözü yalanlanan bir insanı ilk defa görüyordum.

Cahit bende ki bakışlarını çekip Süleyman Albaya döndü ve sahte olduğu fazlasıyla belli olan bir tebessüm sundu. "Davet varmış komutanım." Diyerek gözlerini babama çevirdi. "Hiç haber vermiyorsun Önder." Derken yüzünde ki sahte alıngan ifadeyle elinin birini babamın omzuna atıp bir kaç kere vurmuştu. Dostça gibi duruyordu ama alakası yoktu. Babam, CahİT'in omzunda ki elini büyük bir sakinlik ile alıp aşağıya indirdi fakat Cahit'in elini öyle bir sıkıyordu ki ikisinin de eli beyazlamıştı.

Cahit umursamadan bakışlarını Süleyman Albaya çevirdi. "Bende doğru zamanda.." Gözlerini bana çevirdi ve beni inceleyerek yine şefkatli bir tebessüm etti. "Yanlış yerde duran kızımı almaya geldim."

Yerimden yavaşça kalktım ve ona iğrentiyle baktım. Bir insan ancak bu kadar iğrenç olabilirdi. Bu ne cüretti! Önce ailesini bırakıp gidiyor sonra yıllar sonra ortaya çıkarak kızımı almaya geldim diyordu. Bu kendini ne sanıyordu! Hiçbir şey olmamış gibi onunla gideceğimi falan düşünüyordu? Ayrıca o benim hiçbir şeyim değildi. Kızım demesinin de mantıklı bir açıklaması yoktu zaten. Bunca sene onun yüzünden hayat burnumuzdan gelmişti! Gökçe neler çekmişti! Abimin çalışmadığı kalmamıştı!

MANOLYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin