2. Bölüm : Kuzen Günü

186 10 8
                                    

Holdingten içeri girdiğimde adımlarım direkt olarak asansöre ilerlemişti. On beşinci kata çıktığımda bu katta yalnızca üst düzey yöneticiler ve toplantı odası vardı. Evren'in asistanı Seçil Hanım gülümseyerek yanıma geldi.

"Mine Hanım, hoş geldiniz. Nasılsınız?" Gülümsedim.

"İyiyim, teşekkür ederim. Siz?"

"İş güç," dedi içtenlikle. Samimi bir kadındı. "Evren Bey'in şu anda bir toplantısı var. İsterseniz odasına geçebilirsiniz. Bitmek üzeredir."

"Tamam, geçeyim ben. Teşekkür ederim, kolay gelsin." Seçil Hanım gülümsediğinde ben Evren'in odasına geçmiştim. Oldukça yüksekteydi odası. Burayı seviyordum çünkü bana özgürlüğü anımsatıyordu. Gökyüzü yani. Fazlasıyla özgürdü.

Yaklaşık beş dakika sonra kapı açılmıştı.

"Buyrun geçin lütfen." Evren'nin sesiyle ona doğru döndüğümde yanındaki adam beni şaşırtmıştı.
Kaya Han Kirezli.

Yanlarındaki diğer adam ise Kirezli'nin en yakın arkadaşıydı.
Emir Aslan.

"Biriciğim, hoş geldin." Evren bana doğru gelip bana sarıldı. Abimden sonra bana böyle seslenmeye başlamıştı en yakın arkadaşlarım. Gülümsedim.

"Hoş buldum."

"Bu kadar erken geleceğini bilmiyordum."

"Dedim ya çok kalamayacağım diye." Kolumdaki saate baktım. "Neyse ki daha var."

"Seni Kaya Han Bey ile tanıştırayım." Bana elini uzatmıştı. Bakışlarım eline kaydığında sinir kat sayım artıyordu. Bir Kirezli'yle mi el sıkışacaktım? Kimsenin bir şey anlamaması gerekiyordu. Elini tuttum.

"Kaya Bey, yeni ortağım. Mine, en yakın arkadaşım."

"Memnun oldum Mine Hanım," demişti.

"Ben de," dedim hızla elimi çekerken.

"Ve Emir Bey," dedi Evren tanıtarak. Emir yalnızca gülümsemekle yetindi. Oysa Evren onları tanıdığımı biliyordu. En iyi o biliyordu. "Ne içersiniz?" demişti herkes oturduğunda. "Kahve?"

"Sade," demişti Kirezli ve hemen arkasından arkadaşı da aynısından söylemişti. Evren bana baktığında bir şey isteyip istemediğimi soruyordu. Başımı iki yana salladığımda sıkıntılı bir nefes verdi.

"Seçil Hanım, bize üç sade kahve, bir tane de yeşil çay." Telefonu kapatıp yanıma oturduğunda ona çatık kaşlarla bakıyordum.

"Bir şey istememiştim."

"Yorgun gözüküyorsun."

"Yeşil çay mı alacakmış yorgunluğumu," dedim yapay bir gülümsemeyle.

"Hafife alma."

"Of Evren. Sen ve şu başına buyruk kararların.."

"Beni sevdiğini bu kadar belli etme." Başımı iki yana salladım. Ardından onlar iş konuşmaya başlamıştı. Ben ise Kirezli'nin yüzüne bakmamaya çalışıyordum çünkü bakarsam anlardı. Bakarsam ondan nefret ettiğimi de, onu öldürmek istediğimi de anlardı.

"Mine Hanım, siz nasılsınız?" Emir Aslan'ın sorusuyla başımı onlara doğru çevirdim.

"Teşekkür ederim. Siz?'

"İş güç, koşturmaca." O işi de gücü de biliyorum ben ama neyse. Telefonum çalmaya başladığında ayağa kalktım.

"Afedersiniz." Yanlarından uzaklaşıp camın önünde durdum.
"Efendim Ceyda?"

Kül KedisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin