26. Bölüm : Geçmişin Pişmanlıkları ve Geleceğin Kaygıları

62 4 0
                                    

Üzerime gelen bir başka adamı gördüğümde iki adım gerilemiştim. Yüzüme yumruk atacağı sırada kolunu tuttum. Bakışları elime kaydı.

"Yuh amına koyayım," dedi yumruğunu tutan elime bakarak. Ardından aynı elini onun yüzüne doğru çevirerek dirseğine sertçe vurduğumda kendine yumruk atmıştı. Dışarıdan bir adam daha geldiğinde bakışları yerdeki adamlara kaydı ge gerisi geri dışarıya kaçtığında hızlı adımlarla peşinden çıkarken kapıda yakalamıştım onu. Ensesinden tutup yüzüne dizimi geçirdiğimde burnundan gelen sesi duymuştum. Burnu kırılmıştı ve acı içinde inlemişti.

"Kül Kedisi." Bakışlarım duyduğum sesle beraber hızla çevrildiğinde Şahin'in adamları ve Kaya'nın adamları birbirine girmişti.

"Çok erken geldin ya," dedim üzerime gelen bir başka adama tekme atarak.

"Trafik vardı," dediğinde önündeki adama öyle bir yumruk atmıştı ki yüzümü buruşturdum.

"Psikopatlar sizi," dedi Emir önündeki adamın kafasına silahının kabzasını geçirerek. "Mine!" dedi bir anda ve öyle hızlı koşarak yanıma gelmişti ki ben henüz arkamı bile dönememiştim. Arkamdaki adamın üzerine çıkıp yüzüne ardı arkası kesilmeyen yumruklar atmaya başladı. Beni korumuştu.

"Emir," dedim önümdeki adamı Kaya'ya doğru ittirirken. "Hatırlat da sana şuradan çıktıktan sonra sarılayım."

"Bana?!" demişti Evren bir tane adamın üzerine çıkmış oturuyordu. Onu görünce kahkaha attım.

"Ya manyak mısın sen?" dedi altındaki adam. Adamın kollarına basıyor, elindeki kahveyi yudumluyordu. "Kalksana psikopat!!"

"Evren ne yapıyorsun?" dedim şaşkınca bir başka adamı indirirken.

"Hiç biricik, kahve içiyorum. Sen?"

"İyi ben de, stres atıyorum. O kahveyi nereden buldun sen?"

"Elinde buldum. Dedim sen bana sordun mu bu kahveyi içerken. Al abim senin olsun dedi hemen verdi. Sonra da oturacak yer yok gel üzerime otur kurban olduğum dedi."

"Hiç de öyle demedim!" dedi altındaki adam.

"Bahadır sen susar mısın?" dedi Evren adamın yüzüne bakmadan.

"Benim ismim Bahadır değil!"

"Biliyorum canım, ismin Nihat. Ama Nihat benim hoşuma gitmedi. Aklıma Nihat Hatipoğlu'nu getiriyorsun. Ramazan'a daha 2 ay var. O yüzden senin ismin artık Bahadır."

"Manyak herif! Kalk üzerimden."

"Bahadır rahat dur kahve içiyorum."

"Evren, Tuğçe yukarıda," dediğimde birden hızla kalkmıştı Bahadır'ın üzerinden. Koşar adımlarla yukarı çıktığında bu Kaya'nın gözünden kaçmamıştı. "Bahadır.. Ay Nihat, kusura bakma. Bu deliyle de biz uğraşıyoruz işte ne..." Yaparsın diyecektim ki Kaya gitti ve Bahadır'ın yüzüne bir yumruk çakarak onu bayılttı. "Kaya ya, konuşuyordur Bahadır'la niye vurdun? Yazık zaten kim bilir ne zamandan beridir Evren üzerinde oturuyor çocuğun." Kaya bir anda Halit'e doğru yaklaştığında hızla konuştum.

"Sevgilim," dediğimde Halit'in bakışları korkuyla bana döndü.

"Elini ayağını öpeyim," dedi yalvararak. Kaya'nın kaşları çatıldı.

"Halit'i tadını çıkara çıkara döv. Fazlasıyla hak etti."

"Kadınlar önden," dedi Halit'i işaret ederek. Topallaya topallaya yanına gittim. "Ne oldu ayağına?"

"Hiç," dedi Halit benim yerime konuşarak.

"Bu it beni merdivenlerden çıkarırken düşmemek için ayağımı burktum. Üzerine yüklenince de, böyle oldu." Kaya bir anda adamın üzerine çıkmıştı. Öyle çok vuruyordu ki sanki benim değil de onun canı yanmış gibiydi.

Kül KedisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin