"Çok önemli bir atak geçirmişsiniz. Biraz daha geç kalınsaydı bebek düşebilirdi. Çok şanslısınız ki eşiniz sizi tam zamanında hastaneye yetiştirdi. Bebeğiniz de, siz de çok sağlıklısınız."
Kaya bir anda gülmeye başladığından olayı idrak edebildiğime emin değildim.
"Neyiz?" dedim bir anda.
"Bilmiyor muydunuz?" dedi doktor. "Beş haftalık hamilesiniz. Tebrik ederim. Yalnız, Mine Hanım bazı değerleriniz çok düşük. En kısa sürede bir kadın doğum uzmanıyla konuşmalısınız. Vereceği ek vitamin takviyeleriyle bu eksikleri toparlayabilirsiniz. Unutmayın, bu süreçte yapacağınız her şey sadece size değil, bebeğinize de dönecektir. Yeniden geçmiş olsun. Serumunuz bittiğinde çıkabilirsiniz."
"Teşekkür ederiz," dedi Kaya. Doktor çıktığında Kaya bana sıkıca sarılmıştı. "Teşekkür ederim," dedi kollarını daha da sıkarak. "Bana verdiğin bu aile için çok teşekkür ederim Mine. Ve sana söz veriyorum, bebeğimizi koruyacağım. Tüm dünyadan."
"Hamileymişim ben. Bebek, bizim bebeğimiz.. Kaya.." Gözlerimden akan yaşlara engel olamamıştım. Gözyaşlarımı sildi. Yenileri aktı ve bıkmadan onları da sildi.
"Bizim bebeğimiz bi' tanem. Bizim bebeğimiz."
"Ben, inanamıyorum.. Biz.. Bizim.. Bu mükemmel bir şey. Kaya.. İnanabiliyor musun? Allah, bize bir şans daha verdi. İkinci bir şans.. Mükemmel bir şey bu." Dudaklarımdan gülümseme hiç eksik olmuyordu.
"Evet güzelim benim. İkinci bir şans. Bu bebek, bize bir lütuf." Burnumun ucuna bir öpücük bıraktı. Başımı çevirip serumu kontrol ettim. Bitmek üzereydi.
"Bu gece toplayalım herkesi. Öyle söyleyelim. Ay çok heyecanlı! Harika olacak."
"Sen nasıl istersen bebeğim."
"Ama önce hastaneden çıkalım. Evimize gidelim." Gülümsedi.
"Sana bir süprizim var."
"Ne süprizi?"
"Süpriz söylenmez fıstığım."
"Ne kadar saçma, süpriz olduğu söyleniyor ama süprizin içeriği söylenmiyor." Dudakları kıvrıldı. Elleri yüzümü tuttu.
"İzin verir misin bana?" dedi dudakladıma yaklaşarak. Başımı salladım hızla.
"Çok özledim seni," dediğimde dudaklarımızı birleştirmişti. Saniyeler sonra birbirimizden ayrıldığımızda alnını alnıma yasladı.
"Ben de seni çok özledim karıcığım."
"Ne özlemesi be? Beş günün özlemi mi olur bir ayın yanında?"
"Çok seviyorsak, olur."
"Ya," dediğimde bu adama dayanamamamı anlayamıyordum. Resmen beni benden alıyordu her hareketi, her sözcüğü. Yanımdan kalktı.
"Ben hemşireyi çağırayım. Sonra da. Çıkış işlemlerini hâlledeceğim." Başımı salladım. Odadan çıktığında bebeğimle baş başa kalmıştık. Ellerimi karnımın üzerine koydum yavaşça.
"Merhaba küçük mucizem. Anne-bebek yalnız kaldığımız sürece bol bol konuşacağım artık. Babanın bana deli demesini istemiyorum. Ama, bakarsın sohbetimize o da katılır ve biz ona deli deriz. Her şeyden önce, seni çok seviyorum. Sekiz ay sonra görüşeceğiz bebeğim." Kapı açıldığına hızla sustum. İçeri giren hemşire gülümseyerek geçmiş oldun demişti ve hemen ardından serumumu çıkartarak yeniden geçmiş oldun diyerek çıkmıştı. Yataktan kalkarak soldaki montumu geçirdim üzerime. Başım döndüğünde düşmemek için duvara tutunmuştum ve tam o sırada Kaya girmişti içeriye.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kül Kedisi
Teen Fiction"Ayakkabını düşürdün, Kül Kedisi." Koşmayı bırakıp arkamı döndüm ve elindeki topuklu ayakkabıya baktım. Bu benimdi. Balo gecesi işlediğim cinayetten kaçarken düşürmüştüm. Ben Mine Sever. İlk defa falso vermiştim ve bunu hiç yapmamam gereken birine y...