4 Hafta Sonra:
"Nasıl hâlâ bulamazsınız?!! Aptallar!! Yıkılın karşımdan!!" Sesim bahçede yankılanmıştı. Karşımdaki adamlar saniyeler içerisinde dağıldıklarında Emir yanıma gelerek bana sarılmıştı.
"Bulacağız kardeşim."
"Ne zaman Emir? Ne zaman? Dört hafta geçti. Tam dört hafta. Yer yarıldı yerin dibine girdi sanki."
"Ben bu zamana kadar Kaya'ya verdiğim tüm sözleri tuttum. Sana da söz veriyorum kardeşim. O kadını bulacağım, ve cezasını keseceğiz."
"Beni Kaya'nın yanına götürür müsün?"
"Bu saatte mi? Biraz dinlen bence Mine. Bir aydır eve girmedin. Hastane köşelerinde sabahlıyorsun. Dinlenmeye ihtiyacın var."
"Tek ihtiyacım Kaya. Beni ona götür." Sıkıntılı bir nefes vererek başını salladı. Beraber arabaya bindiğimizde yaklaşık olarak on dakika sonra sonunda hastaneye gelmiştik. Kaya'yı camdan gördüm. Aynıydı. Hayır, aynı değildi. Her gün gözlerimin önünde biraz daha eriyordu ve ben buna engel olamıyordum. Emir gittikten sonra Kaya'yı izledim biraz daha. Kıpırdamadan yatıyordu. Sandalyeye oturup başımı arkaya yaslandım. Gözlerim kapandı.
...
Artık alışmıştım sandalye tepesinde uyanmaya. Başımı çevirdiğimde yaşlı bir adamın değneklere tutunarak yürüdüğünü gördüm. Adam fazlasıyla yaşlıydı. Birden yere düştüğünde titremeye başlamıştı. Koşarak yanına gittiğimde ağzından ve burnundan kanlar geliyordu.
"Hemşire! Hemşire yok mu?! Adam ölüyor!!" Hemşireler ve doktorlar hastaya müdahale ederken midemin daha fazla bu görüntüyü kaldıramayacağını biliyordum. Koridorun sonundaki tuvalete koşarak girdiğimde boş bir kabine girerek boş olan midemi kusmaya çalıştım. Kan midemi çok bulandırıyordu. Hele de Kaya'yı kanlar içerisinde hastaneye getirdiğim günden beridir. Kabinden çıkıp elimi ve yüzümü güzelce yıkadım. Ağzımın içini duruladım. Köşedeki peçetelikten peçete koparıp elimi ve yüzümü sildikten sonra Kaya'nın yanına geri döndüm. Onu görmek biraz olsun bana iyi gelmişti.
"Mine?" duyduğum sesle başımı çevirdiğimde karşımda Doğan Şahin'i görmeyi beklemiyordum. Üç yılda iyice yaşlanan adam ağır adımlarla yanıma geldi. Hızla geri çekilmiştim. Bu hareketim onu histerik bir şekilde güldürmüştü. İki eliyle ceketinin iki yanını kaldırıp silahı olmadığını gösterdi. Bakışları Kaya'nın üzerindeydi.
"Neden buradasınız?"
"Geçmiş olsun demek için geldim." Hemen yanında durarak camın arkasındaki Kaya'ya baktım.
"Neden?"
"Mine, ben kötü bir adamım." Bakışlarım Doğan Şahin'e kaydı. "Öyleyim. Kaya'ya kötülük ettim. Ama onun cezasını kızımla ödedim. Bir aydır mı komada Kaya? Benim kızım dört yıldır komada. Uyanmıyor. Umudu kesti herkes. Ben kesmedim. Ben kızımla sınanıyorum. Sen de yaptıklarınız bedelini kaybettiğin bebeğin ve sevdiğin adamla ödüyorsun. Yaşattığını yaşamadan ölmezmiş insan Mine. Ben bunu çok iyi anladım. Şu an sen de anlıyorsun. Yaşattığını yaşıyorsun Mine. İkimiz de çekiyoruz. Ben buraya barış için geldim. Dost olalım demiyorum, ama artık ikimiz de acı çekmeyelim. Özür dilerim Mine. Yaptıklarım için özür dilerim. Ne kadar hakkım var bunu söylemeye bilmiyorum ama, hakkını helâl et Mine."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kül Kedisi
Teen Fiction"Ayakkabını düşürdün, Kül Kedisi." Koşmayı bırakıp arkamı döndüm ve elindeki topuklu ayakkabıya baktım. Bu benimdi. Balo gecesi işlediğim cinayetten kaçarken düşürmüştüm. Ben Mine Sever. İlk defa falso vermiştim ve bunu hiç yapmamam gereken birine y...