Sinemadan sonra bir alışveriş merkezinin mağazasına girmiştik. Ben çocuklara bir şey bakarken Kaya ortalarda gözükmüyordu? Nereye gitmişti ki bu adam?
"Helin, Demir, siz bunları deneyin. Abin kayboldu ben ona bakayım."
"Tamam abla," demişti Helin. Çocuklar kabinlere girdiklerinde büyük mağazanın içerisinde dolaşmaya başladım.
Kaya'yı bebek kıyafetlerine bakarken bulmayı kesinlikle beklemiyordum. Bir süre kenardan izledim onu. Uzun uzun baktığı zıbını eline alarak gülümsedi. Ardından yerine bıraktı. Bakışları küçük patiklere döndüğünde gözünden bir yaş süzüldüğünü görmüştüm. Hayır, başka bir bebeğimizin olduğunu düşlemiyordu. Düşlediği şey Derin'di. Hızlı adımlarla yanına giderek ona sıkıca sarıldım. Kolları sıkıca bedenime dolandı.
"Çok özür dilerim," dedi. "Çok özür dilerim."
"Kaya," dedim başımı kaldırıp yüzüne bakarak. Gözyaşlarını sildim. "Bir bebeğimiz olsun."
"Sahiden mi?"
"Sahiden." Kolları bedenimi sıkı sıkıya sarmaladı.
"Mine'm."
"Olsun, ama biz her şeyi hâllettikten sonra. Her şey yoluna girdikten sonra." Başını salladı hızla.
"En kısa zamanda hâlledeceğim. Söz." Gülümsedim.
"Hadi, çocukların yanına gidelim şimdi."
"Tamam." El ele kabinlerin yanına gittik.
Yaklaşık yarım saat sonra oradan çıkmış ve çocukları bırakmıştık. Eve doğru giderken dikiz aynasından dikkatimi çeken arabaya sağ yan aynadan daha dikkatli bir şekilde baktım. Kaya âni bir manevra ile dönerken araba da bizimle beraber dönmüştü. Kaya arabanın hızını arttırdı.
"Sen de fark ettin değil mi?" dediğimde bakışları bir yola bir dikiz aynasına kayıyordu
"Bu lavuk kimse peşimizi bırakmayacak gibi gözüküyor."
"Silah? Yok mu? Nasıl başaçıkacağız?"
"Çocuklar yanımızda diye bugün almayasım tuttu lanet olsun."
"Sorun yok sevgilim."
"Kim bu herif?! Bir görebilsem!" Başımı çevirip arkaya baktım.
"Kaya, sana bir şey söyleyeceğim. Arkadaki arabanın arkasındaki arabalar da mı bizi takip ediyor yoksa bana mı öyle geliyor?"
"Hay, sikeyim!"
"Bence dövüşmek yerine direkt teslim olalım. Yer bunlar bizi çatır çatır."
"Ben onları katır kutur yiyeceğim karıcığım, merak etme sen."
"Sek erkek," dedim gülerek.
"Şu an bile beni güldürebilecek şeyler buluyorsun ya, hastayım sana." Cebimden hızla telefonumu çıkardım.
"Sikeyim, şarjım bitmiş. Emir'i ara da söyle. İki mezar kazsın bize."
"Tövbe tövbe."
"Bence tövbe çekme. Olacak şey."
"Sence ben senin ölmeye izin verir miyim?"
"Tamam kocacığım, ama sen yine de Emir'i ara." Kaya, Emir'i arayıp hoparlöre almıştı. Telefonu bana uzattı.
"Efendim kardeşim gece gece?"
"Bize birer mezar kaz Emirciğim."
"Mine? Ne oldu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kül Kedisi
Teen Fiction"Ayakkabını düşürdün, Kül Kedisi." Koşmayı bırakıp arkamı döndüm ve elindeki topuklu ayakkabıya baktım. Bu benimdi. Balo gecesi işlediğim cinayetten kaçarken düşürmüştüm. Ben Mine Sever. İlk defa falso vermiştim ve bunu hiç yapmamam gereken birine y...