Hemşire komtrolleri yaptıktan sonra gitmişti. Kaya Han camın önünde durmuş öylece dışarıya bakıyordu. Ben de öylece yatıyordum.
"Kaya Han."
"Efendim?"
"Şarkı açar mısın?" Cebinden telefonu çıkardı.
"Ne açayım?"
"Ben, Hata'yı severim aslında. Sezen Aksu'nun söylediğini. Ama, artık hatalardan dönme vakti. Sen seç." Tek kaşı havalandı söylediğimle beraber. Birkaç saniye sonra bir şarkı açtı ve telefonu komodinin üzerine bırakarak sağ taraftaki tekli koltuğa oturdu. Bakışları yüzümdeydi. Şarkı başladı.
Toprak yağmura, ben sana,
Âşık olduk yeniden.
İmkânsız gibi görülen,
Bu mesele.Girdi aklıma her gece,
Tanıdık bi' melodi.
Sen miydin sebebi?
Söylesene.Bir kadın gelir, değiştirir seni.
Alıştığın o sert, kararlı şeklini.
Yüz binlerce yıldır, böyledir gider.
Suyun kumsala vurması gibi.Belki de tüm mesele bir şarkıda gizliydi. Ancak, hayır. Bu şarkıda Barış yoktu. Barış artık hiçbir şeyde yoktu.
Kaya Han odadan bir hışımla çıkmıştı. Birkaç dakika sonra ise elindeki tekerlekli sandalyeyle gelmişti.
"Ne yapacağız onu?"
"Kar yağıyor. Çatıya çıkacağız." Gülümsedim. Yanıma geldi. "İzin verir misin?" Başımı olumlu anlamda salladığımda bir eli dizlerimin altından, bir eli de boynumun hemen altını tutmuştu. Yaram sırtımda olduğu için canımı yakmamaya çalışıyordu. Beni yavaşça sandalyeye bıraktıktan sonra serumumu aldı. Ardından odadan çıktık. Asansöre bindik ve en üst katı tuşladı. Saniyeler sonra çıktığımızda yer terastı. Kar yağıyordu ancak rüzgârdan dolayı buraya değil, şehire düşüyordu taneler.
"Otuz beş saniye sonra tam on iki olacak saat," dedi kolundaki saate bakarak.Gözlerimi kapattım.
Bu gece bir dönüm noktası olsun o hâlde. Barış, benim ilk aşkım. Her şeyim. Ben seni yine çok seveceğim. Her zaman çok seveceğim. Ama artık kalbimin tahtından inme zamanın geldi. Başkasını koymak istiyorum oraya. Canımı yakmayacak birini. Sen artık, benim sadece arkadaşım olarak kalacaksın.
"On saniye."
Yeni günden, yeni aydan dileğim, bir başkasını acı çekmeden sevmek.
Bir anda havai fişekler patlamaya başladı şehrin dört bir yanında. Buradan görebildiğim Kız Kulesi İstanbul'a döndüğümüzü bağırıyordu.
"Tuttun mu dilek?" dedim başımı ona doğru çevirerek. Başını salladı.
"Sen?"
"Tuttum. Kaya, sence kabul olur mu dileklerimiz?"
"Bilmem. Olması için elimden geleni yapacağım."
"Zor bir dilek mi diledin?"
"Kısmen. Sen?"
"Bir ay önce söyleseler yapamayacağım bir dilek. Ama şu an, inanıyorum."
"İnanmak başarmanın yarısıdır." Gülümsedim.
"Öyleyse sen de inan. Çünkü ben başaracağıma daha fazla inanmaya başladım." Başını çevirip gözlerime baktı uzun uzun.
"O gece dediklerini hatırlıyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kül Kedisi
Teen Fiction"Ayakkabını düşürdün, Kül Kedisi." Koşmayı bırakıp arkamı döndüm ve elindeki topuklu ayakkabıya baktım. Bu benimdi. Balo gecesi işlediğim cinayetten kaçarken düşürmüştüm. Ben Mine Sever. İlk defa falso vermiştim ve bunu hiç yapmamam gereken birine y...