33. Bölüm : Can Kırıkları

62 3 0
                                    

Gözlerimi araladığımda Güneş henüz yeni doğuyordu. Hızlı adımlarla duşa girdim. Bugün şirkete gidecektim. Üç yıldır uzaktan idare ettiğim, kendi emeklerimle kurduğum şirketin başına geçecektim. Herkes görecekti kadın gücünü.

Üzerimdeki bornozla beraber çıktığında bir anda kapı hızla açılmıştı. Şaşkınca arkama döndüm.

"Ulan sen ne yaptın?!" Sera'nın sesini duymamla rahat bir nefes vererek ona doğru döndüm.

"Ne yapmışım Çilli?"

"Aç telefonu da bak! Türkiye gündemini sallıyorsunuz!"

"Sallıyorsunuz derken? Tek başıma değil miyim?"

"Hayır tabii ki de canım. Dün gece şovunu kendi kendine yapmadın herhâlde. Sen ve Kaya. Sizi yakıştıranlar çıktı! İsminize fan hesapları açılmaya başlandı kızım! MinKa. Evet, shipiniz bu. MinKa."

"Sanırım kusacağım."

"Yapılan editleri görmen gerekiyor kızım. Olay!"

"Ya tamam Çilli. Uzatma. Yedik bir halt, ceremesini çekiyoruz."

"Cereme mi? Sen böyle ceremeyi öp başına koy."

"Gel, öpeyim." Yanağına bir öpücük bıraktım. "Şimdi çıkarsan hazırlanmam gerekiyor."

"İyi tamam, kaçtım ben." Odamdan çıktığında saçlarımı kuruttum. Ardından biraz makyajla yüzümü renklendirdim. Üzerimi giyindiğimde topuklu ayakkabılarımı da giyerek çantamı ve telefonumu alarak aşağıya indim.

"Günaydın herkese."

"Günaydın kızım," demişti babam mutfaktan.

"Günaydın biriciğim," diyerek saçlarımın üzerini öptü abim.

"Günaydın," dedi Kaya uzandığı koltuktan el sallayarak. Evren yanıma geldi ve beni kendisine çekerek sıkıca sarıldı.

"İki hafta önce görüşmüş olsak da, mezarını düşündükçe ağlayasım geliyor."

"Benim de kendi mezarımı düşündükçe gülesim geliyor."

"Ne yapacaksın bugün?"

"Şirkete gideceğim. Çalışacağım. Bu kadar."

"Yalnızca bu kadar mı?"

"Evet, başka ne olabilir ki?"

"Tüm Türkiye sizi konuşuyor."

"Evren, sen de mi? Yapma lütfen."

"Yalan mı? Hayır."

"Günaydın!" dedi Helin sırtındaki çantasıyla koşarak aşağıya inerken.

"Günaydın prensesim," dedim gülümseyerek.

"Abla, saçlarımı örer misin?"

"Nasıl istiyorsun meleğim?"

"Hani iki tane örüyorsun ya. Ondan."

"Tamam, gel; otur şöyle." Saçlarını iki yandan balıksırtı örmeye başladım. Önce bir tarafını bitirmiştim. Ardından diğer tarafı. "Ben de mi örseydim acaba?" Helin gülümsedi.

"Hadi! Ör lütfen."

"İyi peki, ben yukarı çıkayım ama. Toka falan yok yanımda." Başını salladı. Hızlı adımlarla odama geri döndüm. Yaklaşık on dakika sonra ben de iki taraftan balıksırtı örmüşüm. Güzel olmuştu. Aşağıya indiğimde babam masayı kurmuştu bile.

"Hadi herkes kahvaltıya." Hep beraber masaya oturduğumuzda keyifli bir sohbete başlamıştık. Kahvaltıdan sonra Helin'i okula bırakmak için yola çıktık. Hava bayağı soğuktu.

Kül KedisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin