"Teyze!" Helin'in sesiyle beraber hızla başımı çevirdim. Ayağa kalktığımda koşarak kucağıma atlamıştı.
"Bebeğim benim. Bi' tanem. Çok özlemişim seni."
"Teyze, sen hasta mı oldun? Annemler konuşurken duydum. Hastanedeymişsin. Çok ağladım ama getirmediler beni."
"Güzelim benim, bilseydim ben gelirdim senin yanına. Önemli bir şey olmadı. Hastalandım biraz. Geçti sonra. Bak, iyiyim şu an."
"Ama annem çok ağladı."
"Okul nasıl gidiyor?" dedim konuyu kapatmak için. Gülümsedi.
"Abla ara tatile girdik."
"Ah, sahi. Aklım karıştı bir an. Hani karne?"
"Hepsi çok iyi!' dedi heyecanla. Gülümsedim.
"Aferin benim güzelime." Helin'in bakışları Kaya'ya kaydı. Ardından dişlerini göstererek gülümsedi.
"Abla, esmer abiyle birlikte mi geldiniz?" Kaya gülümsedi.
"Merhaba Helin. Hatırladın demek beni. Evet, ablanla beraber geldik." Helin bana baktı.
"Siz annem ve babam gibi misiniz?" Ne denirdi ki şimdi bir çocuğa? Bakışlarım Kaya'ya kaydı.
"Annen ve baban gibi olmak için çabalıyoruz diyelim," diyerek göz kırptı ona Kaya. Helin'in hoşuna gitmişti. Gülerek başını omzuna yatırdı. Ardından kucağımdan indi. Yanımıza oturduklarında müzikler de başlamıştı. Sanırım isteme de bu gece olacaktı.
Nişanda kız tarafı takımlarını taktıktan sonra iş istemeye gelmişti. Gülçin yapmış gibi hazırlanmış bir tuzlu kahve geldi Barış'ın önüne. Yüzümü ekşittim.
"Ne oldu?" diye sordu Kaya Han.
"Bana saçma geliyor bunlar. Baksana, bu kadar kalabalıkta isteme yapıyorlar. İsteme dediğin aile arasında olur. Ayrıca kahveyi bile o pişirmedi. Hiç anlamlı değil."
"Böyle şeylerle anlam yükleyeceğine asla inanmazdım."
"Yüklemiyorum zaten. Ama madem âdettendir diye yapılıyorsa düzgün yapılmalı."
"Sana katılıyorum."
Barış kahveyi dudaklarına götürdü. Bakışları bana kaydığında başımı yavaşça iki yana salladım hoşnutsuz bir şekilde. Bir an duraksamıştı. Ardından kahveden bir yudum aldığında bir anda öksürmeye başladı. Hızla ayağa kalktığımda Ahmet amca sırtına vuruyordu. Koşar adımlarla yanına gittim.
"Barış! İyi misin?" Ancak nefes alamıyordu! Barış nefes alamıyordu!! "Ne koydunuz bu kahvenin içine?!" dedim sinirle Gülçin'e bakarak. Gülçin endişeyle geriye çekilmişti.
"K-karabiber," dedi korkuyla.
"Ne?!" demişti bir anda Evren. Ne zaman geldiğini bilmiyordum.
"Barış'ın karabibere alerjisi var aptal!" Rana teyzeler Barış'ı salondan çıkardıklarında ben de onlarla beraber gitmiştim. Ahmet amca Barış'a bol su içirmeye başlamıştı.
"Barış, iyi misin annem?"
"Daha iyiyim," dedi derin bir nefes alarak.
"Alerjinden haber yok muydu abi?" dedi Ceyda.
"Yoktu."
"Hah!" dedi Evren sinir bozukluğuyla gülerek. "İlişkinizin gerçekliğinden şüphe ediyorum cidden. Ne kadar saçma! O kahveyi bir kerede içseydin ölebilirdin Barış, farkında mısın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kül Kedisi
Ficção Adolescente"Ayakkabını düşürdün, Kül Kedisi." Koşmayı bırakıp arkamı döndüm ve elindeki topuklu ayakkabıya baktım. Bu benimdi. Balo gecesi işlediğim cinayetten kaçarken düşürmüştüm. Ben Mine Sever. İlk defa falso vermiştim ve bunu hiç yapmamam gereken birine y...