Çaresizlik

103 14 0
                                    

"Çoğumuz bu bina gibiydik,Ayaktaydık ama sadece ayakta

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Çoğumuz bu bina gibiydik,
Ayaktaydık ama sadece ayakta..."

~~~

İçimiz paramparçaydı, yıkılmıştı, ama ayaktaydık. Güçlü durmaya çalışıyorduk.

O eve tekrar tekrar baktım. Perdedeki oynamayı bir görüyor, bir görmüyordum. En sonunda ise rüzgardan olduğuna kanaat getirdim. Çünkü bir grup insan "Kimse var mı?" diye bağırdığında hiçbir cevap gelmemişti. Bu seslenmeden sonra içimden büyük bir yük kalkmıştı. Çünkü eğer orada biri olsaydı onu kurtaramazdık. Binanın en üst katıydı ve ev çok ağır hasarlıydı. O insanı kurtarmak için belkide bir itfaiye merdiveni gerekebilirdi. Fakat itfaiye aracını bırak, bir aletimiz dahi yoktu... Anlaşılan korkulu bir düşünceye kapılmıştım.

Hasarlı olan evimizin ilerisinde bir market vardı. Hasarlıydı ama yıkılmamıştı. İnsanlar, açlıktan ve susuzluktan marketteki yiyecek ve içecekleri alıyorlardı. Böylece beslenme ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyorlardı.

Bizim de yiyeceğimiz ve içeceğimiz tükenmişti. Aradan bir gün geçmişti ve biz yarım litre su ile çubuk krakerle susuzluğumuzu, açlığımızı gidermeye çalışmıştık. Onlar da bitmişti. Annem babama çaresizlikle, "Bizde en azından bir su mu alsak? Çok susadık. Dilimiz, damağımız kurudu." dedi.

Babam ise bunun haram olduğunu ileri sürdü. Fakat başka çaremiz yoktu. Çok acıkmış ve susamıştık... Ben ve kardeşlerim boğazımızın kuruluğundan yutkunamaz hâle gelmiştik. Yutkunduğumuzda boğazımız ağrıyordu. Annem ile babam bizi arabada bırakıp markete gitmeye karar verdiler. Ardından markete gittiler.

Geldiklerinde ellerinde bir litre su ve bisküvi paketi vardı. Hepimiz sudan azar azar içtik. Bisküviden birer tane yedik. Hâlâ açtık. Bir insan, bir bisküvi ile doyabilir miydi? Ama başka çaremiz yoktu. Annem ile babam suyu zar zor bulduklarını, suyu idareli kullanmamız gerektiğini söylemişlerdi. Çünkü insanlar bizden önce markete gidip her şeyi almışlardı...

Bazı düşünceli insanlar aldıkları fazla yiyecek ve içecekleri başkalarına veriyordu. Hatta biri bize çubuk kraker vermişti. Kimisi de kendi derdine düşmüş, kimseyi umursamıyordu. Kimisi de bol bol yiyecek ve içecek alıp gelecek günleri garantiliyordu. Kimi insan sadece kendini değil başkalarını da düşünürken, kimi insan da kendinden başka hiç kimseyi düşünmüyordu.

O durumda sağlıklı düşünmek oldukça zordu, yaşananlar hiç kolay değildi. Tek düşünce: "Nasıl hayata tutunabilirim?" di. Herkes ayrı bir yaşam mücadelesi içerisindeydi.

Sadece yardım gelmesini bekliyorduk. Olduğumuz yerde öylece kalmıştık. Babam sürekli: "Merak etmeyin. Yardım bir an önce gelecektir." diyerek bizi umutlandırmaya çalışıyordu. Aradan geçen onca saatten sonra hiçbir yardım yoktu.

Ellerimizi yıkamamız gerekiyordu. Lavabo ihtiyacımız vardı. Hiçbir ihtiyacımızı karşılayamıyoruk. En temel olan barınma ihtiyacımızı bile. Küçük bir arabada beş kişi kalıyorduk. Her yerimiz tutuluyordu. Uyuma saati geldiğinde arabaya sığamıyorduk. Oturduğumuz yerde bir deprem ile irkiliyor, kalkıyorduk. Arada sırada okulun bahçesindeki banklarda ateş yakıp oturuyorduk. Zaman hiç ilerlemiyor, hayat boş boş geçiyordu. Artçılarla birlikte sürekli beşikteymiş gibi sallanıyorduk. Sallanmasak bile sallanıyor gibi hissediyorduk.

ASRIN FELAKETİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin