"Gözyaşı sadece bir su damlasından ibaret değildir. Aslında her bir gözyaşında bir acı saklanır..."
~~~
07.08.2019
Hava güneşliydi. Yağmur yağmıyordu veya fırtına kopmuyordu. Her şey normaldi bugün. Kuşların cıvıltıları içime adeta huzur dolduruyordu. Pencereyi açıp odamı bile sahil kenarı sıcaklığına çeviren güneşe gülümsedim. Sabahları çok seviyordum, sabahın aydınlığı benim de aydınlığımdı. Ama gecenin karanlığı benim de karanlığımdı.
Güneş odamdaki aynaya vuruyordu. Ayağa kalkıp aynaya ilerledim. "Merhaba ben. Bugün hava çok güzel değil mi?" dedim ve elimle evet işareti yaptıktan sonra beni çağıran annemin yanına gittim. "Efendim annecim?"
Henüz sekiz yaşındaydım. Annemin bana sarılması kadar mutlu olacağım bir şey yoktu bu hayatta. "Bugün psikiyatriste gideceğiz. Kendini nasıl hissediyorsun? "
Yüzümdeki gülümseme soldu. Annemin bana sarılan kollarından ayrıldım. Geceleri uyuyamıyordum. Sevdiklerimin başına bir şey gelmesinden korkuyordum ve hayali varlıklar görüyordum. Bu yüzden annem beni psikiyatriste götürmek istemişti. Hatta bir keresinde kurt görmüştüm.
"Bilmiyorum anne. Az önce çok mutluydum aslında ama..." Ona baktım, cümlemin devamını bekliyordu, "Ama şimdi bir garip hissediyorum. Ben deli değilim ki." dedim.
Her çocuk gibi benimde yanlış düşüncelerim vardı. Sadece delilerin psikiyatriste gittiğini düşünüyordum. Bu durum beni üzüyordu. Ama artık geceleri uyumak istiyordum. "Psikiyatriste sadece deliler gitmez ki. İnsanların yaşadığı bir takım sorunlar yüzünden de gidilebilir. Bunun için kendini üzme. Sen asla ve asla deli değilsin. Sen çok akıllı bir kızsın Nisa."
Gülümsedim, onun sözlerine her daim inanırdım. Yalan olsun veya olmasın ona inanırdım, çünkü o benim annemdi. "Tamam, sana inanıyorum." dedim önüme gelen saç tutamını elimle iterken, "Ne zaman gideceğiz? " diye sordum.
"Yarım saat sonra evden çıkarız." dedi annem. Saate baktım, saat ondu. Hemen gidip hazırlandım. Ne konuşacaktık ki? Çok merak ediyordum.
Yarım saat sonra annem yanıma geldi, "Hazırlandın mı?" Aynaya son bir kez bakarak "Evet!" dedim, altıma en sevdiğim buz mavisi pantolonumu ve üstüme pembe çilek desenli tişörtümü giymiştim. Bunlar bile beni iyi hissettirmeye yeterdi.
"Çıkabiliriz o zaman." dedi bana elini uzatırken, "Çıkalım." diyerek elini tuttum. Otobüsle hastaneye gittik. Bu benim ilk deneyimim olacaktı. Korkuyordum. İnsanların beni yargılamasından korkuyordum. Psikiyatrist beni anlayacak mıydı ki? Benimle nasıl konuşacaktı?
Hastane kapısından içeri girdiğimizde annem bir görevliye, "Çocuk psikiyatrist ne tarafta?" diye sordu, görevli eliyle işaret ederek, "Şuradan sağa dönün ardından dümdüz ilerleyin karşınıza çıkacaktır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASRIN FELAKETİ
Random"Ölmeyeceksin," diye fısıldadı annesi ama sesinde umut yoktu, sadece umudunu yitirmiş, çaresiz bir kadının sesiydi bu. "Hepimiz yaşayacağız, buradan gideceğiz ama şimdi arabaya geçmemiz gerek, çok ıslandık." Yüzünü annesine çevirdi, yaşla dolup ta...