Savaştan önceki son saatlerde herkesi bir telaş sarmış. Sarayda durumlar kötü. Ah... unutmadan, bölüm sonunda Nympha bir itirafta bulanacakmış. Behlül'le bir ilgisi yok. Siz sormadan söyleyeyim.😅
Yorumlarınızı okumak için sabırsızlanıyorum. Keyifli okumalar.
🌾🌾🌾
Nympha, Nubes'in söylediği sözcükleri tekrar edip büyüyü yapmaya başladığında bahar gecesinin tatlı esintisinin yerini, derisinin altına işleyen soğuk bir rüzgar aldı. Her kelimede, sırtına bulut kümeleri gibi dökülen buğday rengi saçları, yarattığı rüzgarla sağa sola savruluyordu. Nubes'in boncuklu kaftanın tıkırtıları olmasa onu çevreleyen bu dondurucu rüzgarın içinde yönünü kaybetmiş olurdu. Derisi soğuktan yanmaya başladığında Meridiem'in dediği gibi Astron'u düşündü.
Kadının menekşe gözleri aklında belirdiğinde burnunda kırmızı mağaranın ciğerlerini yakan kokusunu duymaya başladı. Koku görülerindeki gibi rahatsız etmek yerine, onu davetkar bir şekilde karanlığın içine çekti. Benliğini karanlığa teslim ederken Nympha gülümsedi. Tam bir haftadır bu hisse tekrar kavuşmanın arzusuyla kavrulan ruhu, şimdi tamamlanmış hissediyordu. Karanlık içine ılık ılık akarken Nympha dudaklarını kıpırdattı.
"Astron."
Onu göremese de varlığını hissedebiliyordu. Sanki ellerini uzatsa, bedenini yakan o soğuk rüzgarın içinden ona ulaşacaktı.
"Astron," dedi tekrar. "Teslim oluyorum. Bana gel. Armo'yu sana vereceğim. Kendimi de."
Nympha korkmuyordu. Aksine yenilmez hissediyordu. Kendini en çok bu zifiri karanlığın içinde kendi gibi hissediyordu. Vücudunun artık büyüyü kaldıramayacak olması umurunda değildi. Şu an, burada, böylece kalmalıydı Nympha. Bedeninin sarsıldığını hissediyordu. Ona bu kötülüğü yapan kimdi? Onu özlemini çektiği karanlıktan ayırmaya kim cüret etmişti?
Adını söyleyen sesi duyduğunda yine karanlığın içinde o ufacık iğne deliği belirdi. Sarı başakların arasından ona bakan yeşil gözleriyle Ventus... Burun deliklerinden içeri yavaşça süzülen yağmur sonrası toprağın ıslak, tanıdık kokusunu duyduğunda derin bir nefes aldı. Karanlık geldiği yere geri dönerken gözlerini kırpıştırdı. Derin bir rüyadan uyanır gibi etrafına bakındı. Ventus onu omuzlarından sıkıca kavramış pür dikkat gözlerinin içine bakıyordu. Kızın gözlerinin koyu kırmızıdan tekrar maviye döndüğünü gördüğünde etrafındakilere aldırmadan ona sarıldı.
"Seni hiç böyle görmemiştim. Çok korktum. İyi misin?"
Nympha ona karşılık vermedi. Arkalarında rengi öfkeden mora dönmeye başlayan Caelum'a bakıyordu. Birkaç adım gerileyip kendini Ventus'un kollarından ayırdı. Demek karşıt güç böyle işliyordu. Karanlığa en çok gömüldüğü, en teslim olduğu anda Ventus'un kokusu, varlığı, dokunuşu hatta yalnızca düşüncesi onu oradan çekip çıkarıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NYMPHA - ARBOR KRALLIĞI《TAMAMLANDI》
Fantasia《TAMAMLANDI》 Arbor Krallığının Prensesi Nympha'yı bekleyen iki zorlu savaş vardı. Biri dengeleri alt üst eden karanlık bir güce karşı, diğeri ise kalbini sıkıştırıp onu nefessiz bırakan bir aşka. ⌜ Çocuk kendini beğenmiş gülümsemesiyle, "Prensesim...