Bölüm 19 - Kırmızı Mağara

439 149 613
                                    

🌾🌾🌾

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🌾🌾🌾

Nympha büyük salondan daha yeni çıkmıştı ki bedeni o bilindik sarsıntıların altında ezilmeye başladı. Ruhu çok çok uzaklara bir yerlere çekiliyordu. Babasının ölümden sonra, başka sesleri susturup odaklandığı çok çok yakın mesafeler dışında, neredeyse hiç ruhuyla seyahat etmemişti. Dizlerinin üzerine çöküp kendisini giderek artan çekilme hissine teslim etti ve gözlerini açtığında kendini karanlık bir mağarada buldu.

Gözleri karanlığa alışınca etrafına bakındı. Mağaranın duvarlarından kırmızı renkli yoğun bir sıvı akıyordu. Burnu, boğazı ve ciğerleri alev almış gibi yanıyordu. Az ileride, kırmızı sıvının mağaranın zeminiyle buluştuğu sığ bir birikintinin ardında loş bir ışık yükseliyordu. Nympha sanki vücudundaki her bir hücre ağırlaşmış gibi hissediyordu. Sanki bedenine hükmetme yeteneğini yitirmişti. Gözlerini loş ışığın geldiği noktaya odaklamaya çalıştı ama orada ne olduğunu seçemiyordu. Birden ışığın önünde siyah bir karaltı belirince Nympha ağzını araladı ve o ana dek farkında olmadan ciğerlerinde sıkı sıkıya hapsettiği nefesini koy verdi. İşte tam da o anda karaltı sanki onun varlığını hissetmiş gibi ona doğru döndü. Nympha korkuyla çarpan kalbinin ritmine odaklanıp onu yukarı çeken görünmez ele tutundu ve gözlerini açtı. Sarayın loş koridoru bomboştu. Kimse onu bulmadığına göre yolculuğu çok kısa sürmüş olmalıydı. Nympha güçlükle ayağa kalktı. Korkudan ve yaptığı yolculuğun ağırlığından tir tir titriyordu.

Odasına varması bir asır sürmüş gibi hissetti. Gördüğü şeyi tam olarak anlamlandıramıyordu. Gördüğü şey, şu anı mı, geçmişi mi yoksa geleceğimi temsil ediyordu? Daha önce hiç böyle bir karmaşaya kapılmamıştı görülerinde. Kendini yatağın üzerine bıraktı ve gözlerini kapadı ama bir türlü uykuya dalamadı. Zaten saldırıdan sonra kendine geldiğinden beri Kahin Greterminus'un verdiği şifalı ot karışımları olmadan kabusuz bir uykuya uyuyamıyordu. Başucundaki bütün şişelerin boş olduğunu fark edince yüzünü buruşturdu ve gözlerini yatağın cibinliğine dikti.

Gördüğü yer neresiydi? Bu dünya üzerinde gerçekten var olan bir yer miydi yoksa zamansız ve mekansız bir gerçekliğin kafasının içindeki yansıması mı? Karaltı onun davetsiz varlığını hissetmişti. Şu an, o da burada gözlerini ona dikmiş bekliyor olabilir miydi? Kapının tıkırtısını duyunca düşünceleri bölündü. Caelum usulca içeri girip elindeki küçük içi sıvı dolu şişeyi kızın baş ucuna bıraktı. Sonra çizmelerini çıkarıp Nympha'nın yanına uzandı. Nympha onun uzandığı tarafa döndü ve ellerini birleştirip yastıkla yüzünün arasına yerleştirdi.

"Neden bana söylemeden Ventus'u konseye çağırdın?"

Caelum yüzünü kıza çevirmeden "Ona güveniyorsun" dedi.

"Evet ama sen güvenmiyorsun."

"Hayır." O da yan tarafına döndü ve hüzünlü siyah gözlerini kızınkilerle buluşturdu. "Ama seni canı pahasına koruyacağını biliyorum. Önemli olan da bu."

NYMPHA - ARBOR KRALLIĞI《TAMAMLANDI》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin