Caelum'cular ön sıralarda yerlerini alsın. 🤩 Bu bölüm size ihtiyacı var. Larynx ne ayak diye düşünenler de bu bölüme...
Her zamanki gibi yorumlarınızı okumak için sabırsızlanıyorum. ☺️🌾🌾🌾
Caelum ellerini arkasında birleştirmiş taht odasında ileri geri volta atıyordu. Tüm gece bir saniye bile gözlerini kırpmadığından siyah gözleri buğulanmış; altlarına koyu renk halkalar yerleşmişti. Tek dileği saatlerdir giderek artan ve onu yiyip bitiren bu belirsizliğin bir an önce son bulmasıydı. Muhtemelen birazdan Nympha kapıdan içeri girecek, ona içten bir gülümsemeyle bakıp kim bilir hangi büyü üzerinde çalışırken kendini kaybettiğini söyleyecek; Caelum da her zamanki gibi onu kollarının arasına alıp alnına küçük bir öpücük konduracaktı.
Kafasının içinde yankılanan tüm seslere karşı, içten içe böyle olmasını diliyordu. Ortadan kaybolmasının infernus denen aşağılıklarla ilgili olduğunu aklından bile geçirmek istemiyordu. Hem bunca önlem aldıktan sonra saraya girmeleri, ona yaklaşmaları imkansızdı. Çiçek motifleriyle donatılmış renkli cama bakınca dışarıda günün çoktan ağardığını fark etti. İçeri süzülürken renk değiştirip duran güneş ışığı onu rahatlatmak yerine içine daha derin bir huzursuzluk saldı.
Caelum'un emriyle sarayı baştan aşağı aramaya başlayan muhafızlar, odaları aradıkça insanları tek tek buraya toplamıştı. Vekiller, komutanlar, aileleri, hizmetliler ve saraydaki askerler, kısacası bu devasa sarayda yaşayan herkes şimdi geniş taht odasını dolduruyordu. Caelum'un gecenin başında görevlendirdiği genç Bellum içeri girip kapıyı ardından kapatınca alçak sesli endişeli fısıltılar bir anda kesildi. Yüzlerce insanın içinde olduğu odada çıt çıkmıyordu. Bütün gözler ürkek adımlarla Caelum'a yaklaşan askere çevrilmişti.
Caelum, ona yaklaşan muhafızı görünce sonsuz voltasını yakut bezeli tahtın önünde sonlandırdı. Muhafız, Krala doğru ilerlerken ayakkabısının topuğunun mermer döşemeye vurmasıyla çıkan tok ses Caelum'un kalp atışlarını hızlandırmıştı. Genç çocuk Kralı saygılı bir şekilde selamladıktan sonra yutkundu.
"Kralım, emrettiğiniz gibi sarayın her köşesini aradık fakat Kraliçeyi ne saray içinde ne de çevresinde bulabildik. Onu göle giderken gören nöbetçiler dışında bu gece onu gören başka kimse olmamış. Bir de..."
Caelum'un yüzü öfke ve endişeyle gerildi. Üzerinde dolaşan gözlerin onun endişesini sezmesini istemediğinden sırtını dikleştirip önünde kıvranan genç çocuğa dikti gözlerini. "Evet?"
Genç çocuk terleyen ellerini üniformasına silip konuşmaya devam etti. "Bir de Komutan Ventus bulunamadı. O da en son sarayın bahçesine çıkarken görülmüş. Onun dışında saraydaki herkesi buraya topladık."
Caelum gözlerini hızlıca odadaki kalabalıkta gezdirdi. Konseyin bütün üyeleri Siren, Cilicis, Nubes, Fraxinus, Armo, Plaga, Fortis, Greterminus, Larynx hepsi kalabalığın ön tarafında, ona en yakın noktada duruyordu. Ventus hariç... Görebildiği noktaya kadar salonu taradı ama onu bulamadı. Aklına gelen düşüncenin ağırlığı altında ezildiğini hissetti. Sanki bütün vücudu aynı anda onu yakan ve buz eden bir büyünün etkisiyle titremeye başlamıştı. Gözbebekleri duyduğu şeyi idrak edememiş gibi hızlı hızlı çocuğun üzerinde gidip geliyordu. Bu durumun tek bir anlamı, tek bir açıklaması olabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NYMPHA - ARBOR KRALLIĞI《TAMAMLANDI》
Fantasi《TAMAMLANDI》 Arbor Krallığının Prensesi Nympha'yı bekleyen iki zorlu savaş vardı. Biri dengeleri alt üst eden karanlık bir güce karşı, diğeri ise kalbini sıkıştırıp onu nefessiz bırakan bir aşka. ⌜ Çocuk kendini beğenmiş gülümsemesiyle, "Prensesim...