CENNET BAHÇELERİ

297 94 278
                                    

🌾🌾🌾

"Nasıl yani? Kraliçe, İsimsiz Meleğin eski soyu olarak mı dirilmiş?"

Küçük kız yaşlı kadının dizine oturmuş, onu can kulağıyla dinliyordu. Dik tepedeki küçük evin bahçesinde güneş yavaş yavaş batmaya başlamış ve etrafı huzurlu bir turuncu kaplamıştı.

"Evet," dedi yaşlı kadın. "Kraliçe insan olarak dirilmiş ve bir daha asla büyü yapamamış."

"Peki Kral? Ona ne olmuş?" diye sordu küçük kız heyecanla.

"Sıradan bir büyücü olmaya geri dönmüş, uzun bir seyahate çıkıp keşfedilmeyen toprakları keşfetmiş."

Yaşlı kadın ağır ağır soluyor, bir eliyle oturduğu tahta sandalyeyi tutarken diğer eliyle de kızın sapsarı saçlarını okşuyordu.

"Peki, peki, o komutana ne olmuş?"

Kadın gözlerini uzaktaki bir buluta dikip bir süre bekledi. Kızın saçlarını okşayan eli titremeye başlamıştı. Bir süre konuşmadan gökyüzünde dolaşan bulutları izledi.

"Büyükanne, ne olmuş komutana? Söylemeyecek misin?"

Yaşlı kadın şefkatli gözlerini küçük kıza çevirdi. "Komutan, kraliçesine verdiği sözü tutmak için uzun seneler beklemiş."

Küçük kız dudaklarını büzüp bir süre düşündükten sonra "Ölmüş yani?" dedi.

"Evet." 

"Kraliçenin gerçekten çocuğu olmuş mu peki?"

Kadın gülümsedi. Kızı kucaklayıp yanağını sevgiyle öptü. "Evet. Hem de güzeller güzeli bir kızı olmuş. Kraliçe uzun yıllar yaşamış, yaşlanmış. Hatta torunlarının torunlarını bile görmüş. Sonra, çok çok uzun yıllar sonra, bir gün öylece ölmüş."

Küçük kız ondan uzaklaşıp kaşlarını çattı. "Bu hikâyeyi hiç sevmedim, büyükanne."

Yaşlı kadın tok bir kahkaha attı. "Öyle mi? Nedenmiş o bakalım?"

Kucağından inmeden önce, küçük kız omuz silkti. "Çünkü çok saçma ve üzücü ve ben üzücü hikayeleri hiç sevmem."

Kadın kırışık yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirdi. "Öyle olsun bakalım. Hadi koş. Annen seni çağırıyor."

Küçük kız eve doğru koşmaya başladı. Yaşlı kadın başını iki yana salladı ve batan güneşin turuncu yansımasına uzun uzun baktı.

Sonra derin bir soluk verip gözlerini yumdu.

🌾🌾🌾

Nympha uyandığında güneş tepeye yaklaşmıştı. Hemen kalıp üzerine en sevdiği beyaz dantelli elbisesini geçirdi. Kabarık eteğini kendi etrafında döndürüp neşeyle ellerini çırptı. Başak tarlasına varmak için koşarken, rüzgarda özgürce salınan saçlarının keyfini çıkardı. Upuzun başakların arasında dalmadan hemen önce gördü onu. 

Bir kolunu kıvırıp başının altına koymuş, başakların içine uzanmıştı. Üzerindeki gömleğin açık yakasından görünen güzel derisi, güneş ışığıyla kusursuz bir şekilde parıldıyordu. Yüzündeki kıvırcık saç tutamları, kapattığı yeşil gözlerinin üzerine düşmüştü. Nympha nefesini tuttu ve durup bir süre onu izledi. Biraz sonra, genç çocuk yavaşça gözlerini açtı.

İçinden taşan bir heyecanla "Nympha!" diye haykırdı ve ayağa kalkıp kızı kucağına aldı.

Kızın kahkahaları eşliğinde onu havada döndürdü. Beyaz dantel elbisenin etekleri, uçuşan buğday sarısı saçlara karıştı.

Çocuk kızı yere indirdiğinde "Seni öyle çok bekledim ki..." dedi. "Baksana neredeyse öğlen olmuş."

"Uyuyakalmışım." dedi Nympha masum bir gülümsemeyle.

Ventus yüzüne kendini beğenmiş gülümsemesini yerleştirip ellerini kızın güzel beline doladı. "Nympha..." diye fısıldadı. "Seni öyle çok özledim ki."

Kız utanarak gözlerini kaçırdı. "Ben de!" 

Sonra çınlayan birkaç kahkaha yükseldi etraftan. Nympha kahkahanın geldiği yöne baktı. Ona tanıdık gelen ama bir türlü kim olduğunu hatırlayamadığı bir adam, mavi saçlı küçük bir kızı kovalıyordu. Biraz uzakta mavi saçlı güzel bir kadın onları izliyordu. Ventus'a onları gösterdi.

"Bunlar kim?" dedi.

Ventus, Nympha'nın gösterdiği yöne baktı. "Güzel bir aile..." dedi. "Bak..."

Çocuk parmağıyla başka bir yönü işaret etti. Nympha oraya bakınca, saçları aynı onun gibi sapsarı bir kadın gördü. Kalabalık bir ailenin içinde kahkaha atıp gülüyordu. Yanındaki kısa saçlı, sakallı adamsa onun biraz uzağında, kucağındaki bebeği sallıyordu.

Ventus kıza döndü. Güzel yüzünü okşadı. "Bizim de böyle bir ailemiz olabilir."

Kız yavaşça dudağını ısırdı. Yanaklarına utangaç pembelikler yayıldı. Ventus kızın çenesini hafifçe yukarı kaldırıp gözlerinin içine baktı.

Kız gülümsedi. "Burası orası, değil mi?"

Çocuk başını yavaşça, evet manasında salladı ve kızın utangaç dudaklarına masum bir öpücük kondurdu.

- S O N -

- S O N -

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Flamingolar

🦩 

Cansu

Temmuz, 2023

NYMPHA - ARBOR KRALLIĞI《TAMAMLANDI》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin