Tuğçe Erdem.
"Bu klişeyi yaşadığıma inanamıyorum şu an."
Valizin yanına çökmüş giymek için düzgün bir pijama takımı ararken kendi kendime söylenmekten geri durmuyordum. "Bu klişe de ancak beni bulurdu çünkü." Bir haftalığına geleceğimiz için sadece iki çift pijama takımı getirmiştim. Her ikisi de askılı bluz ve şorttan ibaret olan fazlasıyla açık takımlardı. Onları giyemezdim çünkü bu gece Tayfunla aynı odayı paylaşmak zorundaydım.
Buraya gelirken üç oda ayırtmıştım. İki tanesi ikili bir tanesi ise tekli odaydı. Gökalp'in rahat durmayacağını, mutlaka bir yolunu bulup geleceğini tahmin ettiğimden Alara ile kalmaları içindi ikili odalardan birisi. Olur da peşine abim de takılırsa ya ben ve abim ikili odada kalacaktık ya da abim tekli odaya gidecekti. Tayfun'u hiçbir şekilde hesaba katmamıştım çünkü doğrusunu söylemek gerekirse ben varım diye geleceğini düşünmemiştim. Onu son anda ektiğim için kendince bana kızgındı.
Şimdiyse biz akşam yemeğinde restaurantta oyalandığımız için Esin bizden önce tek kişilik odaya çıkmış, çoktan uyuyakalmıştı. Gökalp ve Alara yemekten sonra sahilde yürümeye gittiklerinden ortada yoklardı. Gelseler bile ikisinin farklı odada kalmayı kabul etmeyeceklerinden emindim.
"Çok söylendin Tuğçe," dediğini duydum Tayfun'un. En son duşa girdiği için rahat bir şekilde takılıyordum odanın içinde. Belli ki çıkmış ve beni duymuştu. "Ben sanki meraklısıymışım gibi davranmayı tahminen ne zaman kesersin?"
Onu duymamazlıktan gelerek seçtiğim pijama takımından birini elime alıp çöktüğüm valizin yanından kalktım. Kapağını kapatıp fermuarını çekmiş ve arkamı dönmüştüm ki Tayfun'u birkaç adım uzağımda ıslak siyah saçlarını beyaz bir havluyla kurularken bulmuştum.
Göz göze gelmemiz çok uzun sürmemişti bakışları doğrudan yüzümde olduğu için. Koyu renk gözleri bayık bakışlarla yüzümü incelerken suratımda mimik oynamaması için kendimi kasmaktan yüz felci geçirecektim birazdan.
"Yerde yatacaksın." dedim yanından geçerken. Banyoya girip kapıyı hızlı bir şekilde örttüğümde odadan gelen sesini duymuştum. "Pardon?" diye bağırmıştı. "Buraya yerde yatmaya mı geldim ben?"
"Beraber mi yatalım Tayfun? Onu mu istersin?"
Yemeğe inmeden hemen önce duş aldığım için tekrar duşa girmeye gerek duymadan üstümdeki kıyafetleri çıkarmaya başladım. "Yerde yatmayı istemediğim kesin." Kapının önüne geldiği daha net ve yakından gelen sesinden belli oluyordu.
"İyi," dedim tişörtümü çıkarırken. "Ben yerde yatarım."
"Belin tutulur."
"O zaman sen yat."
"O zaman da benim belim tutulur."
"Ay Tayfun!" dedim en sonunda. "Bir karar ver sen de."
"Ben sporcu adamım, belimin tutulması kariyerimi bitirebilir." dediğinde abartısına karşı gözlerimi devirmiştim. Abartı yaptığının kendisi de farkındaydı ama geri adım atmamıştı.
"Sen yatakta yat, ben yerde yatarım."
"Olmaz," dedi. "Ben centilmen bir adamım. Ben yatakta yatarken senin yerde yatmana göz yumamam." Üstümden çıkardığım kıyafetleri katlayıp banyonun kapısını açtım ve bir hışımla çıkacakken Tayfun hemen kapının önünde olduğu için bedenim onunkine çarpmıştı. Yüzüm göğsüne gömülecekken son anda boştaki elimi göğsüne yaslayarak buna engel olmuştum.
Tayfun'un eli belime temas etmişti bu esnada. Afallayışım kısa süreli olurken elimi göğsünden çekip hemen Tayfun'dan uzaklaştırdım bedenimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VOLEYBOLCU | Texting
Teen FictionAlara Yılmaz babasının başantrenörlüğünü yaptığı milli erkek voleybol takımının kaptanına aşık olur... '300423