Ruth B. - Dandelions
Yıllar önce.
Sabahın yedisinden beri kısa molalar eşliğinde devam ettiği antrenmanının son dakikalarındaydı Gökalp. Yaklaşık on dakika sonra antrenmanı bitecek, duşa girip kendini temizledikten sonra adeta kış uykusuna yatmak üzere kendisini çift kişilik odasındaki yatağa atacaktı. Bir sonraki sabaha kadar uyanmayı düşünmüyordu çünkü çok yorulmuştu.
Neredeyse bir hafta olmuştu hayalleri için İstanbul'a geleli. Melih Yılmaz onun için büyük bir şanstı ve bunu seneler sonra daha iyi anlayacaktı.
On dört yaşındaydı. Hayalleri için gittiği yolun daha çok başındaydı ve daha şimdiden çevresinden durmadan övgü alıyordu. Hocası Melih onu pek övmezdi rehavete kapılmaması için ama gözlerindeki onaylar bakışlara geldiğinden beri her gün şahit oluyor ve gururlanıyordu. Çevresindeki herkesin övgüsü koçunun bir bakışı kadar etkili olamıyordu üstünde.
Elindeki topu sektirerek filenin önüne yaklaştığında filenin karşısında kalan arkadaşına topu gönderdi. Antrenman bitmeye yakın olduğu ve Melih hocasına bir telefon gelip sahadan ayrıldığı için kendi hâllerinde paslaşmalar yapıyorlardı. Kimisi de duvarla tek başına oynuyordu.
Gelen topu manşetle karşılarken sahanın içine yayılan tiz sesi duyduğunda bakışlarını girişe doğru çevirmişti. "Babacığım babacığım," diyerek koşuyordu sapsarı saçlı bir kız, Melih hocasının peşinden. "Sana bahsettiğim ingilizce kitaplarını almaya bugün gider miyiz?"
Hatırlıyordu bu kızı. Buraya geldiği ilk gün Melih Yılmaz'ın evinde kalmıştı. Çok odasından çıkmadığı için kısa süreli de olsa görmüştü bu kızı. İsmi Alara'ydı yanlış hatırlamıyorsa.
Bu kadar güzel miydi bu kız, diye geçirdi içinden istemsizce. Sarı beline kadar uzanan saçları, ufak yüz hatlarıyla kendisinden birkaç yaş küçük olduğunu tahmin ediyordu. Evlerinde kaldığı gece yabancı bir ortamda olduğundan çekinmiş ve çok ilgilenmemişti çevresiyle. Alara'nın da adı dışında hiçbir şey bilmiyordu.
"Biraz sonra antrenman bitecek kızım, o zaman gideriz."
"Ne kadar sonra?" Elinde kırmızı kapaklı bir okuma kitabı vardı.
"Biraz."
"Ama bana tam vakit vermen gerek babacığım. Biraz deyince ban anlamıyorum." diyen Alara'nın kafa karışıklığı sesine yansımıştı ve bu Gökalp'i gülümsetmişti. Derken kafasına değen topu hissettiğinde sızlanarak bakışlarını önüne çevirdi. Karşı sahadaki arkadaşının attığı topu kaçırmıştı dalgınlığına geldiğinden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VOLEYBOLCU | Texting
Teen FictionAlara Yılmaz babasının başantrenörlüğünü yaptığı milli erkek voleybol takımının kaptanına aşık olur... '300423