mor ve ötesi - Güneye Giderken
"Görüyorsun işim var baba," dedim tepsiyi fırına atarken. "Seninle konuşmayacağım."
Mutfakta akşama yaptığı hazırlıklar için anneme yardım ederken babam eve gelmişti misafirlerin gelmesine birkaç saat kala. Dün sabahtan beri onunla konuşmadığımdan şimdi gelmiş benimle konuşmaya çalışıyor, ondan beklemediğim tavırlarla aramızı düzeltmeye çalışıyordu. Ben de inatla babamla konuşmamak için direniyordum.
Bu ara ne çok trip atar olmuştum herkese.
"Tepsiyi fırına attın, başka ne işin kaldı kızım?" demişti hemen arkamda dolaşmakta olan babam. "Beş dakika ayıramaz mısın bana?"
"Anneme yardım ediyorum." Fırının önünden ayrılarak salata malzemelerini çıkarmakta olan annemin yanına ilerledim. "Ben doğrarım anne," dedim onun elindekileri alıp tezgâha bırakırken. Lavabonun önüne geçmiş ve suyu açarak elime aldığım birkaç domatesi yıkamaya başlamıştım.
Annem, babam gibi davranmamıştı. Babam kızarken o daha ılımlı yaklaşmaya çalışmıştı bana. Dün akşam odama gelmiş benimle uzun uzun konuşmuştu. Bana kızan herkesin aslında benim iyiliğimi düşündüğünü, korktuklarını, kimsenin suçlu olarak beni görmediğini bana anlatmıştı. Zaten sorun kızmalarında değildi. Sorun benim o an hissettiklerimi önemsedemen çıkışmış olmalarıydı. İyi olduğumdan emin olduklarında kızsalar sesimi bile çıkarmazdım çünkü biliyordum Arda'nın evine gitmek bir aptallık ve delilik örneğiydi.
"Kızım-"
"Kız seninle konuşmak istemiyor demek ki Melih," diyerek olayı devraldı annem. "Zorlama istersen. İstediğinde gelir seninle konuşur."
İkisine de arkam dönük olduğu için gülümsedim. Çekmeceden aldığım bıçakla domatesleri küçük küçük doğrarken babamın homurdandığını işitmiştim. Kendi kendime omuz silkerek umursamadan devam ettim işime. Ben Gökalple Tuğçe'ye de bozulmuştum ama babamın tepkisi o ikisinden de ağırdı. O yüzden onunla bir süre daha konuşmayacaktım.
Annemin söylenmeleri devam edince babam mecburen mutfaktan ayrılmak zorunda kalmıştı. O gidince ben de salatayı yapıp başka bir iş kalmadığından emin olmuş ve odama çıkmıştım. İlk işim ılık bir duşa girmek olmuştu. Artık her sabah ve akşam duşa girmek alışkanlık olmuştu bu sıcaklarda.
Misafirlerin gelmesine daha vakit olduğu için banyoda biraz oyalanmıştım. Bornozumla beraber odama döndüğümde balkonun önünde kalan tekli koltukta oturan Gökalp'i görmeyi beklemiyordum. Elim ıslak saçlarımın arasında kalakalırken Gökalp tek elinde tuttuğu ve ilgilendiği telefonundan kafasını kaldırıp bakışlarını bana çevirmişti.
Beni görür görmez gözleri kısılırken elimi saçımdan ayırıp üzerimde kısacık duran bornoza indirmiştim. "Ne zaman geldiniz siz?" Daha geç geleceklerini düşünüyordum oysa.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VOLEYBOLCU | Texting
Teen FictionAlara Yılmaz babasının başantrenörlüğünü yaptığı milli erkek voleybol takımının kaptanına aşık olur... '300423