1. BÖLÜM

269 16 9
                                    

Karanlıktı etraf hiçbir şey göremiyordum. Karşımda minik bir ışık belirdi ardından bir ses geldi. Her yerden geliyordu resmen, geldiği yönü kavrayamıyordum. "Güç senin damarlarında gezen kanda küçüğüm.." Sustu. Dakikalarca konuşmadı yine. Ve fısıltı halinde dibimde konuştu. "Kimse seni engelleyemeyecek,hüküm sürdüğün vakit herkes önünde diz çökecek."

 Nefes nefese uyanmıştım her zaman olduğu gibi. Sehpadaki suyu alıp içtim,sakinleşmek için biraz bekledim. Saate baktım, saat daha yediydi. Acele etmeden duş almaya yöneldim. Ter içinde kaldığım için kötü kokuyordum. Rüyadaki her kimse her hafta perşembe gününde rüyalarıma giriyordu, bir o kadar tanıdık bir o kadar da yabancıydı sesin sahibi. Suyu açıp yıkanmaya başladım. İşim bittiğindeyse duştan çıktım. Üstümde bornozla mutfağa indim. California'daki evimde kalıyordum. Burada iki şirketim vardı. Diğer ülkelerde de adım çok geçen ve saygı duyulan birisiyim.  Adım Diana Soyadım Gold. 10 yaşında yetimhaneye bırakılmıştım, yani yetimhanede büyümüş birisiydim. 25 yaşındayım,siyah,dalgalı ve uzun saçlarım, saçlarımın iç kısmında küçük bir bölümde giderek çoğalan beyaz saçlarım vardı. Beyaz ten rengim,sol gözüm parlak buz mavisi renginde,sağdaki ise yeşildi,sol gözümde siyah bir çizgi vardı,sert belirgin yüz hatlarına sahiptim,hafif çillere sahiptim, kalkık bir burnum vardı ve boyum 1.80. Genel fiziksel özelliklerim bunlar. Evet,normal şartlara göre uzunum ve bundan memnundum. Buzdolabını açıp ne yiyebilirim diye baktım. Yemek hazırlamak istemiyordum o yüzden mısır gevreği pakedini alıp kaseye boşalttım. Süt ekleyip bir yandan ise içimdeki huzursuzluğu kovmaya çalışıyordum. Masaya geçtim ve sandalyeyi çekip oturdum. Kahvaltımı yapıp üzerimi giyinmek için yukarı çıktım. Beyaz sade bir tişört altına siyah kumaş pantolon  giydim. Üstüme kumaş siyah ceket aldım. Bir gümüş saat taktım ve zümrüt taşı olan yüzüğü işaret parmağıma taktım. Saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yaptım.

Motorumun anahtarını,cüzdanımı,telefonumu ve ev anahtarını aldım. Bahçeye çıkıp köpeklerimi sevdim. 6 Tane köpeğim vardı. İki dişi ve dört erkek köpek. Hepsinin cinsi Doberman. İsimleri Drake,Luna,Queen,Vance,Carlos,Oscar. Hepsi iri yarı ve büyüklerdi. Luna albinoydu,küçük kızım çok özeldi. Onları bırakıp garaja yöneldim. Korumalar selam verirken selamlarını aldım. Son model motoruma bir bakış attım. Aşıktım şu makinalara. Kaskımı takıp motora bindim. Garajdan çıktım ve şirkete doğru gitmeye başladım. Yolda ilerlerken sol tarafımda sapsarı parlak bir ışık yükseldi. Şok içinde motoru daha da hızlandırıp o yöne doğru yol aldım. İstemsiz şekilde hareket ediyor ne olduğunu anlamadan o ışığa doğru ilerliyordum. Oraya yaklaştıkça öfkem nedensizce artıyordu. Yaklaştıkça öfkem ve ışık eşit şekilde artıyor ve içimde kıpırdanan hislere anlam veremiyordum. Görmek zorlaşmaya başlamıştı. Acı bir çığlık sesi yükseldi. İçimdeki korku kendisini yavaş yavaş ortaya çıkarıyordu. Vardığımda motoru durdurup koşmaya başladım. Kendimden bağımsız hareket ediyordum ve içgüdülerim oraya ne olursa olsun varmam gerektiğini bağırıyordu. Devasa bir çukur vardı karşımda. Aşırı sıcaktı beynim bile bu sıcaktan etkilenmeye başlamıştı. Dumandan bir şey göremediğim için her şeyi boş verip çukurdan aşağı kaydım. Hızlı adımlarla etrafı kolaçan ediyordum. İleride bir ayna ile yüzük parlıyor beni oraya çağırıyorlardı. Aynaya ve yüzüğe uzanıp elime aldığımda ikisi daha da parlamaya başlamıştı. Nasıl çıkacağımı düşünürken gözüme büyük bir kaya parçası çarptı. Kayaya doğru yöneldim. Kayaya tırmanıp zorlukla çukurdan kendimi attım. Bu normal bir şey değildi kimse görmeden onları buradan götürmeliydim. Mantıklı değildi ama içimde bir şey sanki beni kontrol ediyordu. Polis araçlarını gördüğümde vücudumu gerginlik kapladı ve heyecanlanmıştım. "Kahretsin! Buraya geliyorlar!". Motorum ormanın başındaydı kahretsin! Ormana doğru yöneldim. Ormana varınca motoruma bindim. Kaskı taktım ve acelece ilerlemeye başladım. Yoldayken bir yandan da arkamı kontrol ediyordum. Eve vardığımda korumalar evin sürgülü kapısını açıtılar ve garaja ilerleyip garaja girdim. Motoru kapatıp evin içine girdiğimde neyse ki garaj kapısı ile ev birleşikti diye düşündüm. Ayna ve yüzüğü koltuğa bıraktım. Kendimi de koltuğa atıp telefondan kişilere girdim. Asistan John ismine basıp kulağıma götürdüm. İkinci çalışta açıldı. Karşı taraftan "Alo?" sesi geldi. "John bugün şirkete gelemeyeceğim. Sorgulama istemiyorum sana emanet." "Peki efendim dikkat edin iyi günler." cevap vermeden kapattım. Telefondan haberleri açtım ve evet tahmin ettiğim gibi. Her yerde bu olaydan bahsediliyordu. Telefonu kapatıp gözlerimi tavana diktim. Gözlerim kendiliğinden kapanmaya başlamıştı. Çukura gireceğim çıkacağım derken geberiyordum. 

ALTIN GÖLGE - ARAF SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin