14. BÖLÜM

22 3 0
                                    

"Kendi kanından da olsa,hain haindir."

-

Arkamı döndüğümde beklenmedik bir şekilde duvara yapışmıştım. Pek etkilenmemiştim ama sırtım acımıştı. Yavaşça doğruldum ve Nedra'ya baktım. Kaşlarımı davetkâr bir şekilde kaldırdığımda sırıttı. Valtor'a bakıp onu buradan geri saraya yolladım. Kız kavgasında onun ne işi vardı değil mi? 'Diana! Eğer ki zarar almış şekilde gelirsen onları yakarım!' Zihnimde öfkeli sesi yankılandığında güldüm. 'Üzgünüm canım,şuan konuşamam dönünce öpersin beni.' Zihnimden onu yollayıp zihnimi kilitledim. Kimse ulaşamayacaktı ve daha dikkatli olmuş olacaktım. "Ee kuzen,anlat dinliyorum seni." Altımda bir koltuk belirdiğinde rahat tavırlarla oturdum. Gloria ise çoktan tahtın önüne geçmiş sinsi gülüşüyle bana bakıyordu. "Onlar ve o senden daha üstün Diana. Kabullen bunu!" Kahkaha atıp elimde ki hançeri döndürdüm. Gloria parmağını yeniden çıkarmıştı. "Tanrı sizi yaratırken beyin vermedi mi acaba? Bu salaklığın başka açıklaması olamaz çünkü." Yakergan denen tür çok oyunculdur. Kin tuttukları kişilerle bir kedinin fareyle oynadığı gibi oynamaya bayılırlardı. İnsan formunda değilken iğrenç yaratıklara dönüyorlardı. Boynuzlu,kuyruklu,yapış yapış soluk yeşil cilt,zehirli tükürükleri,perdeli üç parmaklı el ve ayaklara falan sahiplerdi. Detaya girmeye gerek yok,her türlü iğrençler. Zihinleri sağlamdır,enerjileri de haylice yüksektir. Şuan resmen çocuk kavgasında gibi hissediyordum. Ama içimden bir ses yaralanacağımı söylüyordu. Ölmem sonuçta sıkıntı değil. "Kraliçeyle düzgün konuş." Tek kaşımı kaldırım Nedra'ya baktım. "Kraliçe mi? Hani nerede?" Alayla söylediğim şeyle sonunda Gloria ayaklanmıştı. Alaydan çıksam mı diye düşünürken bir anda dibimde belirdi. "Bana o yüzüğü ver.." Fısıltıyla kulağıma söylediğinde parmağıma baktım. Aynadan geri çıkarmıştım yüzüğü çünkü birileri aynayı alırsa yüzükle akılların alamayacağı pislikler yapabilirlerdi. Ve ben onu parmağımda tutuyordum. "Neden veriyormuşum kertenkele?" Eli saçıma gittiğinde elini tutup büktüm. Ayağına sert bir tekme atıp yere düşürürken saçından tuttum. "Yanlış hamle." Sırıtarak kurduğu cümle sinirlenmemi sağlamıştı. Beni duvara fırlattığında,sertçe duvara çaptım. Ağzımdan kan tadı gelirken yanlışlıkla dilimi ısırdığımı fark ettim. Kanı yere tükürdüğümde sırıttım. Kırmızı gözlerim ve kanayan ağzımla sırıtırken nasıl görünüyordum bilmiyordum ama sabrım taşıyordu. "Yüzüğü alıp ne yapacaksın kıçımın kraliçesi?" Eliyle yolladığı büyüyü engelleyip anında ona geri yolladım. Yere düştüğünde böceğe bakıyormuşçasına yüzümü buruşturdum. Yakergan formuna geçmişti pislik. Takırtı gibi çıkardığı tuhaf sesin ardından tıslarcasına konuştu. "Yüzüğün ne işe yaradığını biliyorsun kaos'un çocuğu.. Kehanet... tamamlanmamalı!" Öfkeyle üstüme atladığında hançerle karnında koca bir yarık açtım. Pençesini sırtıma geçirdiğinde hançeri içinde döndürdüm. Zorlukla konuştu. "Ama gerçekleşirse çok acı çekeceksin!" İğrenç bir kahkaha attı. Eli sırtımdan gittiğinde kanat çırpıp yukarı havalandım. Kanatlarımın rüzgarıyla geriye doğru savrulduğunda elimi ona doğru uzattım. Onu da enerjimle havaya kaldırdığımda çırpınmaya başladı. Asla geçmeyecek bir yara açtım onda. Kaşından göğsüne kadar bir yarık. Enerjimle yavaş yavaş cildi yırtılırken acıyla çığlık atıyordu. Nedra'nın bana saldıracağını anladığımda diğer elimle de onu da yukarı havalandırdım. Odağımı tekrar Gloria'ya çevirdiğimde çırpınmayı bırakmış öfkeden titriyordu. Enerji alanımdan kurtulup aşağı indi. Duvardan duvara sıçrayıp en sonunda karnıma pençelerini geçirdi. Acıyı bu sefer daha derinde hissettiğimde yere düştüm. Benimle birlikte Nedra'da düştü. Tıslama sesini kulağımda hissettiğimde hançeri bacağına sapladım. Hançeri çıkarmayıp çevik bir hareketle üstüne çıktım. Yılan gibi dili vardı,ikiye ayrılmış bir dil. Tükürükleri yarama değerse iyileşmem uzun sürerdi. Boğazından tutup kafasını zemine çarptım. "Kime çalışıyorsun?" Cevap olarak tısladığında kuyruğuna bastım. Kafasını tekrar zemine vurdum. "Hangi piçe çalışıyorsun? Sende bu oyunda bir piyondan ibaretsin biliyorum!" Pençesini yüzüme geçirip yüzüme tükürdüğünde öfkem çok fazla artmıştı. Enerjimi kontrol etmeyi bırakıp onu boğmasına izin verdim. Kahkahalar atarak boğuluyordu. Yüzümdeki tükürüğü silip karnımı tuttum,kanlar durmadan akıyordu. Etrafını sarı ve siyahın karışık olduğu bir duman kaplamıştı. Benim enerjimdi bu ve onu boğuyordu. "Sevdiklerin yok olacak Diana!" Zorlukla konuşmaya devam etti. "Seni alaşağı edecek ve sen hiçbir şey yapamayacaksın!" Enerjimi üzerinden çektim. Derin nefesler alırken kahkaha atıyordu. Kuklasınız hepiniz aptallar.. "Orospu çocuğu teşkilatı kurmuşsunuz resmen." Son sözümüde söyleyip sarayın göletine ışınlandım. Kanlar içinde gölete yaklaştım. Yorgundum,fiziki ve ruhsal olarak. Zehri bana geçmiş olmasaydı çoktan iyileştirmiştim kendimi. Ağacın altına yavaşça destek alarak çöktüm ve ağaca yorgunca yaslandım. Göldeki suyun sesi,kurbağalar,kuşlar... Sakinleşmeye başlamıştım. Enerjim bir yerlerime kaçmış olmalı ki hareket bile edemiyordum. Gözlerim acıyla dolarken eski anılar aklıma doluştu.

ALTIN GÖLGE - ARAF SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin