15. BÖLÜM

22 3 0
                                    

"Işığımda boğulup,karanlığımda yok olacaklar."

-

Medya;Valtor'un mührü.

Bilincim ertesi gün yerine gelmişti. Saf salak gibiydim şuan. Aşırı uykum vardı ve Valtor'u  istiyordum. Ama beyefendi bir anda gitmiş ve gelmemiş,ayaklarımı yataktan sarkıtıp cama doğru baktım. Artık kendi evimiz olmalıydı,daha nereye kadar burada kalacaktık? Babamla bu konuyu konuşmalıydım. Olası bir saldırı durumunda buraya saldırılmamalıydı. Ayağa kalkıp kapıya ilerledim. Nasıl Nedra'yı yanlarına çekmişlerdi? Tamam küçüktük ama farkındaydık çoğu şeyin. Nedra ise zeki bir kızdı,neden böyle oldu bilmiyordum. Kahretsin ki,bizimle oynuyorlardı. Kapıyı açıp odadan çıktım. Bok yoluna gitmezsek iyidir. Saçmalıklar kafamı kurcalıyordu. Bizim bir an önce kendi evrenimize gitmemiz gerekiyordu. Yapacağım çok şey vardı. Kahinle bir konuşma yapmamın vakti de yaklaşıyordu. Merdivenleri inerken düşüncelerim beni esir almış,dalgındım. Birisine çarptığımda kafamı yukarı kaldırdım. "Nerelerdesin sen? Hem.." Tuhaf bir enerji seziyordum. "Diana hayır bebeğim. Yapma." Kaşlarımı çatıp elimi yüzüne doğrulttum. Yavaşça vücudunu turlarken elim omzunda takılı kaldı. Hızlıca omzunu açtığımda garip ve hoş bir mühür buldum. "Bu da ne böyle Valtor?" Omzunu kapattığında kaşlarım çatılı ona bakıyordum. Enerjisi sanki güçlenmiş gibiydi. "Sonra anlatacağım,şimdi zamanı değil." Belimden tutup kendine çekti. Bir anda kendimizi tekrar odamda buldum. "Sana bir şey olacak diye endişelendim,yaşayacağını iyileşeceğini bilmeme rağmen." Kulağıma eğilip fısıltılarla konuşuyordu. Bir eli belimde,bir eli boynumu okşuyordu. Destek alırcasına omuzlarına tutunuyordum. "Bir şeyler oluyor Valtor.. Anlayamıyorum,birisi veya birileri bizimle oynuyor." Size zarar gelmesinden korkuyorum,ailemi tekrar görememekten,seninle böyle küçük kaçamaklar yapamamaktan,sizden uzak kalmaktan korkuyorum diyemedim. Ama o beni anladı. Bu sefer iki elide belimdeyken bana sarılıyordu. Boynuna sıkıca sarıldım. Doğrulduğunda ayaklarım yere değmiyordu. Bacaklarımı beline doladım,boyun girintisine kafamı koydum. "Ben yanındayım,daima yanında olacağım Siyra Çiçeğim. Bize zarar verdikleri her an için onları yok edeceğim." Kafamı kaldırıp gözlerine baktım. Kendinden emin,güven verici bakışlarında kayboluyordum. "Gizlenmeliyiz,gizlice onların içine girmeliyiz Valtor. Nedra ile ne işleri var anlayamıyorum. Herşeyi hatıladım sanıyordum ama hâlâ bulanık anılar var hafızamda." Aklimdan geçenleri sakince ona anlatıyordum,o'da beni dikkatle dinliyordu. "Gücüm.. Tam kapasitesine ulaşamıyor,engelleniyor. Biliyorlar Valtor. Gücüm tam kapasitesine ulaşırsa neler olacağını biliyorlar. Kehanetleri bana anlatmalısın,neler olduğunu az çok anlayabilmem için." Sakin adımlarla yatağa oturdu,ben ise hâlâ kucağındaydım. Sözümü bitirdiğimde dudağımın kenarına küçük bir öpücük kondurdu. O kadar masum öpmüştü ki,içim titredi. "Bak bebeğim,beş kehanet var. Birinci kehanet siyra çiçeğiydi. İkinci kehanet kanlı aydı. Bu kehanette Alev ve Gölge güçlerine bir adım daha yaklaşacaklardı,kanatlarımız o yüzden geçen seferkinden daha büyük ve güçlüydü." Yavaş yavaş anlıyordum. "Üçüncü kehanet mühürlerin ortaya çıkışı,şuan da üç tane mühür ortaya çıktı." Elini kulağımın arkasındaki mühüre götürdü. "Birincisi bu," Elini sağ tarafa kaydırıp boynumdaki mührü okşadı. "ikincisi bu," Sonra kendi omzuna götürdü elini. "üçüncüsü ise bu." Gözlerimin içine bakarken ben elini takip ediyordum. "Son iki kehanet bilinmiyor. Ama yakında öğreniriz." Hâlâ bir şeyleri anlayamamıştım. "Beş kehanet tamamlanırsa,ne olacak?" Hafifçe tebessüm etti. Gözlerinde ki tehlike parıltılarını gördüğümde meraklanmıştım. "Senin ve benim gücümüz tamamlanacak. Temsilci yerine onlar olacağız. Araf ve Karanlık. Kaosun çocukları artık kaos'un yerini alacak bir tanem. Karanlık ve Araf birleştiğinde işler çok tuhaflaşacak ve ortalığa kaos hakim olacak." Şimdi bir şeyler kafama dank ediyordu. Ağlarcasına sesler çıkardım. "Bu ne sorumluluk ya? Ben yatıp uyumak istiyorum! Ha birde," Kafamı omzuna sertçe yaslayıp sinirle homurdandım. "Dünya'ya dönmem gerek,orada yapılacak işlerim var." Elini sırtıma koyup sıvazlar gibi yaptı. "Bende geleceğim,yardımcı olurum sana." Kafamı kaldırıp tek kaşımı kaldırdım sorgularcasına. "Ne yaptığımı biliyor musun? Hem sen Dünya'ya uyum sağlayabilecek misin?"  Sırıtıp kafasını yana yatırdı. "Dünya'ya ben çok kez indim bebeğim. Her şeyi biliyorum. Ha,senin mafya,Dişi ejder diye anıldığını,John'u ve," Öfkelenir gibi olup sözüne devam etti. "O ejder denen yakın arkadaşından daha fazlasını biliyorum." Kıskandı mı o? Şuan sıkıntı bu değildi ama. Bunları nereden biliyordu? "Valtor.. Bu kadar şeyi nereden biliyorsun?" Şaşkınca ve şüpheyle sormuştum. "Sadece ruh eşim olduğunu öğrendiğim de bir kaç araştırma yaptım." Kafa salladığım da vay be dedim içimden. Beklediğimden fazlasıydı cidden. "Annemin yanına gidelim. Gerçek annem ile gerçek bir samimiyet kurmalıyız artık." İroni ve sinirle karışık söylediğim şeyle ayağa kalktı. Kucağından inmeden evvel aşağı ışınlandık. Ayaklarım yere bastığında elimden tutup koluna girmemi sağladı. Dik duruşumuz ile salona adımlamaya başladık. Salonun kapısı kendiliğinden açıldığında dikkatler bize dönmüştü. "Ah,kızım! Benim küçük bebeğim!" Annem hızlı adımlarla bana gelip sıkıca sarıldı. Bende ona sarıldım. Dolan gözlerimi umursamadan annemin kokusunu derince içime çektim. "Annem,çok özledim seni. Neler oldu anlat bana." Kulağına doğru fısıldarken sesim titriyordu. Ayrıldığımızda kafa sallayıp yanımda ki adama baktı. "Valtor.. Değil mi?" Valtor saygıyla konuşmaya başladı. "Evet efendim,sizi sağlam görebilmek bizi çok mutlu etti." Ne kadar da centilmen bir eş. Tam benlik diyeceğim ama zaten benim. "Kızıma destek çıktığın için sağol Siyah Alev." Annem öyle bir tınıyla söylemişti ki Siyah Alev olmasına gururlanıyormuş gibiydi. "Ayakta kaldınız hadi oturun artık!" Babam sert ve nazik tutmaya çalıştığı sesiyle bizi çağırdı. Yanına yürüyüp yine ortalarına geçtim. Gerçek ailem şuan yanımdaydı. Valtor tam karşıma oturmuştu. Babam kolunu omzumdan atıp annemin omzunu tuttu. Bizi kendine yapıştırdığında güldüm. "Baba boğmak istiyorsan söyle de kolaylık sağlayalım sana." Bana tip bir bakış atıp karısına hayran hayran bakmaya devam etti. "Nasılsın anne? Bir yerin ağrıyor mu?" Anneme bakarak sorduğum da naif bir gülümseme aldım. Annem asil ve zarif bir kadındı. Annemi gerçekten özlemiştim,nasıl olurda o yaratığa anne diyebilmiştim? "İyiyim canım,ağrımıyor." "Neler oldu anne? Neler oluyor?" Neler olmuştu ve olacak anne? Biliyorsun... Çoğunu biliyorsun ama neden söyleyemiyor gibisin? "Kızım.. Beni kışkırttıkları sırada o yaratık benim yerime geçti ve Yakerganlar beni esir aldı. Plan belliydi,benim yerime geçip ailemi yıkmak ve seni tek başına bırakmaktı. Sen gölgeleri çıkardığında o yaratık yüzyıllarca orada aynadaydı. Siz onu çıkarınca beni oraya yolladılar,senin anlamayacağını düşündüler. Abimin anlayamayacağını düşündüler. Akıllarınca beni yanlızlığa mahkûm edip,seni ve ailemizi içten yok etmekti. Güç bebeğim,senin,benim,babanın,dayının,eşinin gücü ortaklık kurarsa bir şey yapamayacaklarını biliyorlardı. Ama sen ve eşinin gücü bile bizimkinin toplamından daha büyük." Amaçları güçtü. Hükmetmekti,bizi yok edip başa geçeceklerdi. Birden kahkaha atmaya başladım. Kahkahalar atarken üstümdeki garip bakışları hissediyordum. Sonra aniden kahkahalarım kesildi. Yüzüm ifadesizdi. "Bir işi doğru düzgün becerememişler,aptallar.." Gloria'nın kalbinin sıkıştığını hayal ettim. Görüntü zihnime aktarıldığında hafifçe sırıttım. Eliyle duvardan destek almaya çalışıp kalbini tutuyordu. Enerjim böylesine güçlüyken karşımda şansın olduğunu mu sanıyorsun küçük fare? Kibrim kendini gösterdiğinde bakışlarımı Boris'e çevirdim. Aynı ifadeyle bana bakıyordu. "Küçük yeğenim büyümüş..." Sırıtarak kurduğu cümleye tek kaşımı kaldırdım. "Karşında kimsenin şansı olamayacağını düşünüyorsun Diana. Doğruda düşünüyorsun." Kafamı babamın omzuna koydum. "Bugün günlerden ne?" Babam saçımı okşarken cevapladı. "Cumartesi." Esneyip aklımdakileri söyledim. "Dünya'ya bugün gidelim,kaldıkça kalıyor." Hepsi beni onayladığında hazırlanmak için odalara dağılmıştık. Hazırlandıktan sonra benim eve gitmiştik. Köpeklerimi de götürmüştüm,özlemiş olmalılar ki bahçede koşuşturmaya başlamışlardı. Salona geçtiğimizde annem ve babam evi geziyordu. Valtor ise tekli koltukta bacaklarını açmış,kafasını yukarı kaldırıp koltuğa yaslamıştı. Arkasına geçip yüzüne eğildim. "Naber yakışıklı?" Sırıtıp elleriyle yanaklarımı tuttu. "Beni öpersen çok iyi olacağım." Yavaşça eğilip dudağına milimler kala babam seslendi. "Diana! Biz varken yapmayın yoksa birileri canlı çıkamayabilir!" Kıkırdayıp diğer tekli koltuğa da ben yayıldım. "Baba! Bakmanız bittiyse inin aşağı." Valtor ile bir an önce şirkete,oradan da bataklığa gitmek istiyordum. Annemler aşağı inip üçlü koltuğa oturdular. Annem neşeyle konuştu. "Evin şahane kızım. Babanla gezmeyi düşünüyorduk aslında.." Sırıtıp babama baktım. "Gezin tabii,bizde Valtor ile bir kaç işimiz vardı onları halledeceğiz." Babam homurdandığında keyiflendim. "Hadi o zaman hepimiz çıkalım. Baba araba kullanmayı biliyor musun?" Babam kafa salladı. "Nereden bildiğini sorgulamayacağım. İkinci arabam sana emanet sakın zarar verme!" Onu uyarıp arabanın anahtarını verdim. Garaja geçip babam ve annem spor arabaya binip gittiler. Jeep'e ilerlediğimizde Valor'a baktım. Anahtarı ona fırlattığımda mükemmel bir refleksle tuttu. "Bugün şoför sensin canım." Jeep'in arka kapısını açtım. Garajın kapısı açıktı ve bir ıslık çaldım. Hemen bebeklerim toplandı ve arabaya yerleştiler. Valtor çoktan şoför koltuğuna geçmiş siyah gözlükleriyle bizi bekliyordu. Üstünde siyah gömlekli,gömleğin bir iki düğmesi açık,siyah takım elbise vardı. ALtın rolex bir saat takmıştı. Siyah parlak ayakkabısıyla etraf alev almıştı ama beyefendinin haberi yoktu. Bende siyah bir takım giymiştim. Saçlarım sıkı at kuyruğu halinde dudaklarımda koyu kırmızı rujum vardı. Gözlerimdeki maskara ile gözlerimin buz mavisi rengi iyice ortaya çıkmıştı. Bir kolye,siyah stiletto ve cüzdanla kombinim tamamdı.

ALTIN GÖLGE - ARAF SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin