25. BÖLÜM

15 3 0
                                    

-

Bir aydır kendi sarayımızda hüküm sürüyorduk. Bir ay boyunca dünyaya hiç uğramamıştım. Bugün gidecektim ama yalnız değil. Ejderha Krallığına gelmiştim. Sakin adımlarla güneşin altında ilerliyordum. Etrafta ejderha kükremeleri duyuluyordu,bir anda bana gelen güneş kesilince yukarı baktım. Ağzım hafifçe aralanmış,bembeyaz bir ejderhanın üstünden bana sırıtarak bakan Draken'e bakıyordum. "Şaşkın şaşkın bakma Diana! Bir dakika," Ejderha kükreyerek aşağı indi. Kafasını sağa sola sallayıp eğildi,Draken ise elini bana uzatmış kahkaha atıyordu. "Gel hadi! Ufak bir gezinti yapalım abi kardeş gibi!" Neşesine karşı gülüp elini tuttum. Anında beni önüne aldığında ejderha havaya yükseldi. Sıkıca ejderhaya sarılmış bir haldeyken Draken bana gülüyordu. "Gülme! Seni gebertirim sümüklü!" Anında kahkahası kesildi. Bir anda yerimden oynatılıp aşağıya sarkıtıldığımda ufak bir çığlık attım. "Draken seni harbiden öldürürüm!" Bir dakika,benim kanatlarım vardı be! Sırtımda ki devasa ikiliyi özgür bıraktığımda havada asılı kaldım. Sırıtarak bakan şimdi bendim. "Düşersem diye korktuğumu düşünmedin umarım." Sinirle omuz silkti. "Haksızlık,oyun bozancılık yapıyorsun!" Yan yana uçuyorduk şuan. Yavaşça süzülüp tekrar ejderhaya bindim. Kanatlarımı içeri gönderip Draken'in sırtını mıncıkladım. "Diana rahat dur!" Omuz silkip omzunu hafifçe ısırdım. "Bugün gıcık edesim geldi seni. Ağlama hemen." Homurdanmalar eşliğinde saraylarının arkasına indirdi ejderha'yı. "Annemler seninle tanışmak istiyorlar,sakıncası var mı?" Kafamı olumsuz anlamda salladığımda saçımı çekti. "Olamaz zaten. Centilmenlik yapayım diye sordum." Omzuna bir fiske attım. "Sevimsiz! Yürü yolu göster köle." Alayla konuşup omzunu itekledim. Kahkaha atarak eğildi. "Buyurun majesteleri,size yol göstermeme izin verin lütfen." Burnumu havaya kaldırıp hıh'ladım. "Göster bakalım,sümüklü." Atışarak saraya ilerledik. Arka kapıyı askerler açtı ve girdik. Saray'ın dışı kuru gül rengindeydi. Hoştu,içeriside ihtişamla ejderha figürleri ile tasarlanmış işlemelerle doluydu. Kapılar,duvarlar,tablolar ve daha bir çok şey. Sanırım biraz ejderhaları seviyorlardı. "Sağa döneceksin şapşal." Kolumu çekiştirip beni sağa yönlendirdi. "Sen kardeşlerine böyle mi davranıyorsun Draken?" Sorduğum soruya sırıttı. "Hayır,daha beterini yapıyorum." Vay haline onların. Draken en büyükleri olarak iki kardeşi daha vardı. İkizlerdi,biri oğlan biri kızdı. "İsimleri neydi Draken?" Kolumu çoktan bırakmış adam hızlı adımlarla ilerliyordu. "Theodor ve Theodora." Değişik seçimlerdi. Yüzüm nasıl bir şekil aldıysa artık bana bakarak kahkaha attı. "Evet bu saçma,ama bil bakalım kim seçti?" Şaka mısın der gibi bakarak gözlerimi belerttim. "Yaptım deme bana." Yalvarır gibi çıkan sesimde tekrar güldü. "Evet,evet. Ben yaptım!" Gururla göğsünü kabarttı ve etrafında döndü. Ruh hastası. "Manyak. Gerçekten manyaksın." Gülerek söylediğim şey ile yola devam ettik. Büyük bir kapıya geldiğimizde kapı kendiliğinden açıldı. Yüzümüze ılık hava çarptı ve sakin adımlarla içeriye geçtik. "Hoş geldiniz abi!" Neşeli bir kız sesi duyduğumda kafamı sola çevirdim. Hızlı adımlarla abisine yaklaştı ve sarıldı. Draken kızı kucaklayıp etrafında döndürdü. "Nasılmış bakalım benim prensesim?" Aynı oyunculukla karşılık verdiğinde tebessüm ettim. Bu küçük hasretten sonra kim bilir neler olacaktı. Kızı bıraktığında kız bana yaklaştı. Yaklaşık 17 yaşlarında olduğunu düşündüğüm kız tebessüm ederek elini uzattı. "Selam." Elini aynı samimiyetle sıktım ve gülümsedim. Kızıl kıvırcık saçları çok parlaktı,gözleri aynı Draken'inki gibi griydi. Fındık burunlu olmasıyla tatlıydı ama güçlü bir duruşu vardı. Kendinden emin duruyordu ve çok hoşuma gitmişti. "Adın Diana'ydı değil mi? Abim senden hep bahseder. Haberleri de alınca iyice merak ettik seni!" Kafamı olumlu anlamda sallayıp güldüm. Elimden tutarak ailesinin yanına götürdü.  Tahtta oturan Annesi gülerek bizi izliyordu. Babası ise sert mizacından ödün vermiyordu. İkizi ise abisinin yanında şakalaşıyordu. "Şuradaki kızıl ikizim. Sanki bilmiyormuşsun gibi açıkladım kusura bakma. Her neyse,şurada ki kızıl saçlı kadın benim annem. Adı Victoria. Onun yanında oturan yakışıklı benim babam. Adı Ferguson." Kulağıma fısıldayarak söylediği şeyler ile ikiliyi inceledim. İkizler kesinlikle saçlarını ve burunlarını annelerinden almıştı. Gözler ise kesinlikle babadandı. Anneleri kızıl kıvırcık,yeşil gözlü,fındık burunlu alımlı bir kadındı. Babaları ise siyah düz saçlı,gri gözlü,hokka burunlu sert mizaçlı birisiydi. Bu çifti bir araya getirenin ne olduğunu merak etmiştim. Saygıyla eğilip selamladım. "Ah,tatlım eğilme lütfen!" Kızıl kadın nazikçe bana seslendiğinde yavaşça doğruldum. "Anne bu Diana,biliyorsunuz zaten. Diana,annem,babam ve kardeşlerim." Yanıma gelip elini omzuma attı. "Abi çek şu elini,omzum çöktü." Sinirle dişlerimin arasından konuşurken bir yandan da sırıtıyordum. Yükünü biraz daha verdiğinde elimi beline koydum ve mıncırdım. Anında çekildiğinde hafifçe öksürdüm. "Tanıştığıma memnun oldum efendim." Kadın gülerek karşılık verirken adam sadece kafa salladı. "Annenler nasıllar tatlım? Olanlar kulağımıza geliyor,duyunca çok üzüldük." Samimiyetini hissediyordum. "Gayet iyiler efendim. Sizler nasılsınız?" Kadın gülerek eşine baktı ve omzunu sıktı. Küçük bir uyarı olduğunu anladığımda gülmemek için kendimi zor tuttum. Ama Theodora kıkırdamaya başlamıştı bile. "Bizde çok iyiyiz,eşimin kusuruna bakma. Huyu böyledir."  Adam hafifçe güldü. "Kusura bakma kızım. Gerçekten de huyum böyle." Samimi sesine tebessüm ederek sorun olmadığını belirttim. Theodor yavaşça bana yaklaştı ve zarifçe elini uzattı. "Biz tanışmadık,ben Theodor." Mesafeli ama ılımlı tavrına tebessüm edip elini sıktım. "Bende Diana,tanıştığıma memnun oldum Theodor." Theodora'nın aksine kıvırcık değildi saçları. Draken çocuğu kolunun altına alıp saçlarını karıştırdı. "Hayırdır,ne bu naziklik havuç?" Alayla söylediği şeye çocuk homurdandı. "Abi,bir kere ya,bir kere bozma beni!" Kıkırdadığımda odağını kendi üzerime çekmiş bulundum. Geri geri adım atarak kaşlarımı çattım. Üstüme üstüme geliyordu hayvan herif. "Sen niye gülüyorsun abicim? Gel buraya!" Arkamı döndüm ve koşarak Theodora'nın arkasına geçtim. "Al şu izbandut abini! Bir burada çektirmediği kalmıştı onu da yaptı!" Theodora ve diğerleri gülerken ben isyan ediyordum. "Draken kızı rahat bırak. Ne bu kardeşlerinin senden çektikleri?" Adamın gülerek söylediği şey ile minnettar bir şekilde baktım. "Aman be,seviyorum diye yapıyorum. Beğenmiyorlar." Theodor abisinin omzunu dürtüp sırıttı. "Bizde seni seviyoruz abiciğim." Sinsi sinsi konuştuğunda abisine çelme taktı ve o da Theodora'nın,yani benim yanıma gelip saklandı. Draken yere yapıştığında kahkaha attık. "Sizi var ya..." Yavaşça ayağa kalktığında ikizler anne ve babasının yanına kaçtı. Bir ben kaldığımda masum masum sırıtmaya başladım. "Ben çelme takmadım sana,benim üstüme gelme!" Omuz silkip yanıma geldi. Omzuma kolunu atıp kendine çekti. "Sana bir şey yapmayacağım zaten. Bu havucu sonra döveceğim." Sırıtarak kurduğu cümleyle etrafta yutkunma sesi yankılandı. "Abiciğim,şakaydı. Alınma bu kadar ya. Abi özür dilerim,tamam bir daha yapmam!" Yalvarışları Draken'e melodi gibi geliyor olsa gerek ki sırıtarak gözlerini kapamıştı. 

ALTIN GÖLGE - ARAF SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin