38. BÖLÜM

11 2 0
                                    

"Elimde olan kozların mükemmelliği karşısında benim tek yapmam gereken şey,merhametimi ve vicdanımı kenara koyarak oyunun kurallarını yıkmaktı."

-

Piyon olarak geçirdiğim zamanları düşündükçe kendimi öldürmek istiyordum. Ben kontrol edilmek için değil,kontrol etmek için yaratılmıştım. Benim ruhum yönetmek için yanıp tutuşurken ben hep birileri tarafından kontrol edilmiştim,farkında olmasam dahi. Ama artık devir değişmişti. Artık çoğu şeyi biliyordum ve bunları kullanmaktan katiyen çekinmeyecektim.

Öncelikle hakkım olan o tacı alacak,annemin şanını koruyacaktım. Artık kim olduğumu saklamayacaktım,bütün varlıklar benim kim olduğumu bilip ona göre davranacaktı. Ben yeterince ezilmiştim. Sıra bendeydi,ezen taraf ben olacaktım. Merhametinin son demine kadar zorlanmış ruhum,merhametini kaybetmişti. 

İlahi bakış açısı;

Herkes dumura uğramış bir biçimde alevlerin arasından kendi siyah alevleriyle çıkan kadına bakıyorlardı. Onu gören ejderhalar,kuzgun ve kargalar,yılanlar saklandıkları yerden çıkarak ona doğru hızla ilerliyordu. Arkasında devasa bir ordu varmış gibi duran kadın iki kolunu iki yana açarak bir kaç kuzgun ve karganın onun kollarına tünemesine izin verdi. Bacaklarına dolanan zehirli yılanlarla yürürken,arkasında büyüklüğü karşısında korkudan öldürecek D'yaebl kanatlarını iki yana açmış dehşet saçarak bağlı olduğu kadının arkasından ilerliyordu.

Plomienia kadının sol tarafında ki yerini almış onunla birlikte ilerliyordu. Onların arkasında diğer ejderhalar dururken hepsi kutlarcasına kükrüyordu. Kadının enerjisi sanki özgürlüğüne ulaşmış gibi yayılmıştı. Bazı saray mensupları bu enerji çokluğu karşısında nefes dahi alamazken bazıları hayran kalmışçasına baka kalmışlardı. 

Kadın kollarını indirdiğinde kuzgun ve kargalar uçtu,sağ omzunda bir kuzgun kaldı. Sol omuzuna kadar dolanmış simsiyah büyük bir yılan vardı. Siyah alevlerden oluşan kanatlarını çırpıp avlunun tam ortasında durduğunda ifadesizce insanlara baktı. "Öldüğümü düşünmeniz biraz kırıcıydı açıkçası," Demesiyle babası ve abisi ona doğru koşup sarıldılar. 

Babası kızının yüzünü avuçları arasına alıp hasret kaldığı yüze baktı. "Kızım,güzelim,canım.." Duygu dolu sesi yürekleri burkarken kızının yüzünde hafif bir gülümseme oluştu. Onun merhameti bitmişti fakat onlara karşı bitmemişti. Ailesine karşı hiç bitmemesini umuyordu.

Babasının dolan gözlerini gördüğünde her şeyini kenara bıraktı. Alevleri söndü,kanatları yok oldu. Vücudu eski halini alırken babasına olan merhameti ve sevgisi onu düzeltmeye başlamıştı. Abisine baktı kadın. Abisinin gözlerinde ki o ifadeden anlamıştı ki,o da her şeyi hatırlamıştı. "Diana,küçüğüm..

Deja vu olmuş gibi hisseden bedenler birbirine kitlendi. Küçük bir kız çocuğu saflığında abisine seslendi. "Pars... Abi..." Kardeşler birbirine bakarken ikisinin de gözleri doldu. Sessiz bir fark edişti bu,asırlarca kandırılmışlığın,acılara boğuluşun fark edilişiydi. Kadın tekrar babasına döndüğünde babasının gözlerinde ki o keder'i gördüğünde öleceğini sandı. "Babam..."

Şu anda olduğu kadın halinden eser yoktu. O tekrar 5 yaşına dönmüş küçük Diana Gold'du. Babasına o saflıkla bakarken kollarını uzattı. Bu sessiz serzeniş'i duydu babası,aynı eskiden olduğu gibi kızına kollarını,yüreğini açtı. Kadın,içinde ki o kırgın çocuğu babasının kollarına attı.

Valtor kenarda ağaca yaslanmış bir halde eşini izliyordu. Özlemi iliklerine kadar hissederken ona adım atamıyordu. Ne tepki verirdi bilemiyordu. O yüzden şimdilik sadece köşeye çekilip onu izlemeyi kendine görev edinmişti.

ALTIN GÖLGE - ARAF SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin