3. BÖLÜM

80 11 0
                                    

"Kader oyununu başlatmıştı,ama Kaderin istediği şekilde mi oynanacaktı bu oyun?"

-

"Ne efsanesi? Ne diyorsun!" Ne saçmalıyordu bu kaçık? "Efsaneye göre yüzyıllar önce Gölge soyu bütün türlerden daha güçlüymüş. Tanrı bir gün Altın kan ile Gölge kanını birleştirip tek bir vücut halinde birey ortaya çıkarmış. İki soyun kanıyla oluşan bu soya Altın Gölge denilmiş. Altın Gölge tanrıdan eş istemiş ki soyu ilerleyebilsin. Tanrı ise isteğini yerine getirip bir eş yaratmış. Yaratılan eşin damarlarında gezen kanın içinde Tanrının nefesi de varmış. Altın Gölge ve adamın birlikteliğinden bir çocuk doğmuş. Küçük bir kız çocuğu. Kız doğmadan önce bile çok güçlü bir enerjiye sahip olduğu fark ediliyormuş. Bebek doğduğunda Altın Gölge bebeğin üstüne çok düşmüş. Adam ise karısı ve kızına düşkünmüş. Bebek giderek güçlenip büyümüş. 10 yaşlarında olduğu söyleniyor o zamanlarda. Bir gün kız bir mağaraya gitmiş. Canı her sıkıldığında Siyra çiçeklerinin çokça bulunduğu mağaraya gidermiş. Siyra çiçeklerinin arasında otururken gölge soyunun başındaki adam  onu izliyormuş. Kız Siyra çiçeklerinden birisini koparıp burnuna götürüp koklamış. Gölge öfkelenip kızı yok etmeye karar vermiş. Öfkesinin nedeni kehanetmiş. Siyra çiçekleri ne zaman kendilerinin koparılmasına izin verirse,Gölge soyunun vakti dolmuş demekmiş. Bu lanet asırlar öncesinde gölgelerin taşkınlık çıkarıp tanrıyı kızdırmalarındanmış. Gölge küstahça kızı kolundan tutup boynuna kılıç dayamış. Kız ne olduğunu bilmezken Altın gölge  olanları görmüştü,kızının gözleri önünde ölmesine izin vermeyecekti. Gölge'yi kızdan uzaklaştırdığında kızı yıllar sonrasına gönderip koruma altına almış. Kendisini,eşini ve O gölge ordusunu bir yüzüğe hapsetmiş. Yüzük kayıplara karışmıştı ama zamanı geldiğinde kız yüzüğü bulacak ve yüzleşecekti. Bu efsane muhtemelen bu olaydan 36 yıl sonra ortaya çıktı. O kız sensin Diana. Son kalan Altın gölge sensin. Efsane gerçekmiş! Gördüm başından sonuna kadar gördüm!" Şok içinde olduğum yerde duruyordum. Aniden gözlerim karardı ve kendimi yine o karanlıkta buldum. 

"İşte şimdi her şeyi öğrendin." Ses yankı halinde nereden geldiği belirsizdi. "Her kimsen çık ortaya." Ürkütücü bir sakinlikte kurduğu cümleyle etraf titredi. Etraf aydınlanıp bir adam ortaya çıktı. Daha doğrusu bir erkek silüeti. Şeffafımsı siyahlıkta duman yapıda olan bu silüet kızın dibinde belirmişti. "Yüzüğü sonunda buldun çocuk." Kızın kafasına elini koyduğunda,kız bu asıra kadar olan her şeyi görüp hatırlamıştı. El kızdan uzaklaştığında Gölge sinsice konuşmuştu. "Yüzleşme vakti yakın  Siyra çiçeği." 

Gözlerimi aniden açtığımda öfkeden kendimi parçalayacaktım. Ares ve Michael yanımda bana merak dolu bakışlar atıyorlardı. Ayağa kalkıp ikiliye bakmadan salonun çıkışına ilerledim. "Kafamı toparlayacağım. Peşimden gelen olursa ikiye ayırırım." Tehtditimi de yapıp evden çıktım. Nerede olduğumu bilmeden nereye gittiğimi umursamadan yürümeye başladım. Kafamda ki düşünceler kendini serbest bırakmış zihnimi zorluyorlardı. Ana caddeye çıktığımda bir kadını durdurup konuştum. "Kusura bakmayın hanımefendi. Şuan da olduğumuz yer neresi?" Kadın tuhaf bakışlarla bakarken cevap verdi. "Haight-Ashbury semtindeyiz hanımefendi." Tebessüm edip "Teşekkür ederim ve iyi günler dilerim." dedikten sonra yoluma devam ettim. Şirkete yakındı. Telefonum aklıma gelince ellerimle ceplerimi yokladım. Sol pantolon cebimde bulduğum telefonumu çıkarıp John'u aradım. 10 dakika sonra beni alıp evime bırakmıştı. Bahçeye geçip köpeklerimi eve aldım. Odama çıkarken hepsi peşin sıra arkamdan takip ediyorlardı. Yatağıma geçip uzandığımda teker teker hepsi yanıma üstüme yatmışlardı. Fısıltı halinde konuştum. "Arada pürüz var ve törpülemem gerek. Ah! Yüzük ve aynayı unuttum." Hatırladığım şeyle yataktan fırladım. Aşağı kata inip yüzüğü ve aynayı alıp tekrar yukarı çıktım. Yatağa geçtiğimde yine bebeklerim etrafımı sarmıştı. Yüzüğü elimde incelerken kenarlarında eski rünlerin kazındığını fark ettim. Acaba ne anlama geliyorlardı? Yüzüğü bırakıp aynayı elime aldım. Gümüş ayna elime aldığım gibi tekrar parlamaya başlamıştı. Gümüş aynayı çevirip arkasına baktım. Gördüğüm şeyle kaşlarım çatılmıştı. Bir yüzüğe bir aynaya bakıyordum şuan. Vance burnuyla yüzüğü ittirdiğinde onu onaylayarak yüzüğü diğer elime aldım. Aynanın arkasındaki oyuğa yüzüğü yerleştirdim. Parıltı gitmişti. Tuhaf diye düşünecekken ayna titremeye başlamıştı. Ayna elimden kayıp havalanırken şaşkın bakışlarla aynayı izliyordum. Ayna havada titreyip parlamaya devam ederken aniden düştü. Aynayı hemen elime tekrar alıp inceledim. Aynanın içinde yüzlerce insan duruyordu. Ağzım bir karış açık bakarken gözlerim aynanın içinde en öndeki ikiliye takıldı. Hararetli bir şekilde bir şeyler konuşuyorlardı. Etrafları bir koruma kalkanıyla çevrelenmişti. Sanki onlara baktığımı hissetmişler gibi buraya baktıklarında aynayı yatağa fırlattım. Annem ve babam oradaydı. Koruma kalkanları zayıflamıştı. "Michael.. Michael'i bulmam gerek.." Fısıltılarla kendi kendime konuşup anahtarımı alıp evden fırladım. Motora binip Haight-Ashbury semtine tekrar gittim. Michael'in olduğunu düşündüğüm evin kapısını çalmaya başladım. Bir süre sonra yumrukluyordum. En sonunda kapı açıldığında ikili bana şaşkın bakışlarla bakıyorlardı. "Önemli.. Bulmamız gerek! Çekilin,size anlatacağım!" Heyecan ve stresle kendimden geçmişken çekilip bana yol açtılar. Bakışlarını umursamadan salona geçtim. Onlarda gelince her şeyi anlattım. Michael heyecanıma eşdeğer şekilde dinliyor ve tepki veriyordu. Ares ise olayı uzaktan izlemeyi tercih ediyordu. "Al ayna ve yüzük burada. Lütfen Michael! Yardım et." Yalvaran gözlerle ona bakarken aynayı elimden aldı. "Çok eski rünler bunlar Diana. Ama bir büyüyle halledebilirim." Elinden çıkan enerji ile ayna parlamaya başladı. Bir anda parlama kesilip bana baktı. "Dikkatli oku." Aynayı elinden alıp rünlerin yerine geçmiş kelimelere baktım. "Yüzüğü ve aynayı birleştir,göreceksin içerideki gerçeği. Ayna ve yüzüğün sahibidir Altın Gölge. Fısılda Altın Gölge, 'Serbest kalsın gerçekler,açığa çıksın yalanlar.' fısılda ve dört kez tekrar et." Sözcükleri okuduktan sonra Michael'e döndüm. Michael aydınlanmış gibi bana bakıyordu. "Demek o yüzden rünlerin değiştiğini ben göremedim! Sahibinden başkasına okutturmuyor!" Zihnimde bir ses yankılandı. 'Hazır olduğunda fısılda küçüğüm. Biz dayanabiliriz' Burukça gülümsedim. Babam gördüğümü anlamıştı. Kalkanları zayıftı ve en fazla bir hafta dayanabilirlerdi. Her şeyi hatırladığıma göre bir plan yapmalıydım. Aynadan dışarı hepsini çıkarırsam kötü şeyler olacaktı. Her şeyi yakıp yıkarlardı. Gölgeler acımasızdı ve sinsilerdi. Ama ben onların soyundandım,Altın kan ile Gölge kanından geliyordum ve Tanrının nefesi de bendeydi. Gücümün sınırı yoktu farkındaydım. Ama onların gözü dönmüştü bir kere. Bana da oyunlarına eşlik etmek düşer. Sinsice sırıtmaya başladığımda Ares bana yönelik konuşmuştu. "Planın var mı?" Aynadan sadece annem ile babamı çıkaramazdım,ayna izin vermezdi. Ya ben girsem? Düşünceler birbirini kovalarken yine zihnimde bir ses yankılandı. 'İçeri girersen çıkamazsın. Buradan bizi çıkarırsan gücümüzü toparlamak zaman alacak. Onlarda aynı şekilde. Hepimizi çıkar bebeğim,sana güveniyoruz. Sana sonsuz desteğimizi vereceğimizden şüphen olmasın.' Annemin konuşması beni hırslandırırken kafama yatmıştı bu fikir. "Hepsini çıkaracağım. Çıktıklarında güçten fazlasıyla düşmüş olacaklar. Annem ve Babamın gücünü hızla yenileyebilirim. O yüzden avantajlıyız." Şuan ki krallıklar hakkında hiçbir bilgim yoktu. Krallıkları kendi tarafıma çekebilirsem daha güçlü olurdum. Michael aklımdakileri duymuş gibi anlatmaya başladı. "Aenye Krallığı,Gynvael Krallığı,Caed Krallığı ve en güçlü krallık Dhudeith Krallığı. Ateş,Buz,Orman,Siyah alev krallıkları olarak dört ana krallık var. Aeyne Krallığının başında Kral Darian ve Kraliçe Isla var. Varisleri Ares,yani oğulları. Tek çocuğa sahipler o da Ares. Gynvael Krallığının  başında Kral Seth ve Kraliçe Ava var. Varisleri Jessia. Üç kız çocuğuna sahipler ve anlayacağın en büyük kızları Jessia. Caed Krallığının başında Kral Wayne ve Kraliçe Charlotte var. Henüz çocukları yok o yüzden varisleri yeğenleri olan Roger. Gelgelelim Dhudeith Krallığına. Başında Kral Valtor var. Bekar,çocuğu yok. Adam aynı anda sekiz evreni yok etmiş birisi,gücü fazlasıyla tehlikeli." Büyük oynayıp büyük adım atmam gerekecek. Gölge olanı gölgelerle boğacaktım.. Ama bilmiyordum ki o gölgenin aslında bir hatası olmadığını.

İnstagram;altingolgeoffical 

Ares ve Michael  hakkında düşünceleriniz ne canlar? 

Nassınızz bakalımm? Oylar ve fikirlerinizi belirtmeyi unutmayın! 

ALTIN GÖLGE - ARAF SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin