11. BÖLÜM

33 3 0
                                    

"Mühür artık saklı değildi."

-

Aşağı inerken bütün hizmetçiler bizi şaşkın gözler ile süzüyordu. Hepsinin zihnine yönelip uyarıda bulundum. 'Bakmayı bırakında işinize odaklanın.' Küçük uyarıma karşı gözlerini hemen çekmişler ve işlerine koyulmuşlardı. Salona doğru ilerlerken büyük kapının açılmasıyla durduk. İçeri girenlere baktığımda misafirlerimizin geldiğini anladım. Salonun kapısı da açıldığında içeriden Ares çıktı. Dik duruşuyla yanımıza geldi. "Diana! Bak şu ortadaki sarışın kız benim nişanlım!" Duruşunun aksine heyecanlı sesine içten içe güldüm. Tarif ettiği kıza baktığımda kız ve ailesi bize doğru geliyordu. Sarı dalgalı saçları,fındık burunlu,kahverengi gözlü,uzun kirpikli,pürüzsüz cildi ile gerçekten güzel ve tatlı bir kızdı. Yaydığı enerji baskın değildi ama tatlı bir enerji yayıyordu. Yanında ki  anne ve babası olarak tahmin ettiğim kişilerde göz gezdirdim. Burnunu annesinden,gözlerini ikisinden almış olmalı,saçlarının rengi annesinden gelirken dalgalı olması babasındandı. Babası kahverengi saçlıydı. Kızın yanında ki adama baktığımda onunda bana baktığını gördüm. Sarışın,yeni çıkmış sakalları ile kızların gönlünü çalacak çapkın birine benziyordu. "Hoş geldiniz Lord Leon." Adama doğru konuşan Ares'e baktığımda rahattı. Acaba hangi krallıktandılar? "Hoş bulduk Varis Aenye." Mesafeli konuşmaları umarım içeri geçince son bulurdu. Adam bize döndüğünde gözü mühürlerimizde gezindi. Sonra saygıyla eğilip selam verdi. "Lord Dhudeith. Sizi görmek ne güzel!" Kafasını kaldırıp bana bakmaya çalıştığında bakamamıştı. Valtor'un baskınlaştırdığı enerjisi adamı tehdit edercesine boğuyordu. "Sakın,cüret bile etme Leon." Tiksinircesine konuştuğunda bir sıkıntı olduğunu fark etmiştim. Kolunu uyarıcı bir şekilde sıktığımda adamı serbest bıraktı. Kadına dönüp konuştum. "Hoş geldiniz bayan..?" Kadın tebessüm edip ismini söyledi. "Mia,leydim." "Hoş geldiniz Mia. Ayakta kaldınız içeri geçelim sohbete orada devam ederiz." Elimi salona doğru tutup önden gitmelerini belirttim. Onlar ilerlerken Hayley Ares'in koluna girip ilerlemeye başlamıştı. Sona kalan adama bir bakış atıp tek kaşımı kaldırdım. "İlerle Fred." Valtor'un komutuyla ilerlemek yerine bana yaklaştı. Önümde eğilip selam verdi. "Merhaba Leydim,ben Gleanna krallığının varisi Fred." Elimi tutup öpmeye çalışınca enerjimi serbest bıraktım. Adam kitlenip kalırken Valtor'un kolunu sıkıca tutup ilerlemeye başladım. "Önemsiz. Yanımda eşim varken elimi öpmeye cüret etmen aptal cesareti olsa gerek." Buralarda böyleydi,eşi olan kadının elini nezaketen dahi öpemezdiniz. Eğer yapılırsa bu resmen karşı tarafa karşı mânalı bir yaklaşım olarak kabul edilirdi. Aile değilseniz tabi. Valtor ile enerjimiz birbirine karışıp bütün şehri etkisi aldığını bilmeden gülümsedim. Enerjimi geri çektiğimde adam derin nefesler eşliğinde arkamızdan geliyordu. Valtor enerjisini çekmeyip baskınlığını koruyordu. Salondan içeri geçtiğimizde herkesin yemek masasına geçtiğini gördük. Annem ve babam,Isla ve Darian,Leon ve Mia,Ares ve Hayley bütün eşler yan yana geçmişti. Michael nerede diye bakarken kapı açıldı. "Yetiştim değil mi?" Neşeli sesine güldüm. Yanımıza gelirken Fred annesinin yanına geçmişti. Michael yanağımdan makas alıp masada boş olan bir yere geçtiğinde yanımdaki bedenin kasıldığını hissettim. Kıskanması hoşuma giderken zihnine doğru fısıldadım. 'Sakin ol. Ayakta kaldık hadi.' Zihnimde yankılanan sesle gülümsemem genişledi. 'Hoşuna gittiğini fark etmedim sanma. Ama orada sen eşim mi dedin? Bir daha desene ben tam duyamamıştım.' Masadaki bize ayrılmış yere yan yana oturduğumuzda eli bacağımdaydı. 'Bilmem öyle mi demişim? Hiç fark etmedim oysa.' Onu kızdırmak için yaptığım oyuna karşılık bacağımın hafifçe sıkılması ve yüzündeki o sinsi ifadeyle kızdırmayıp eğlendirdiğimi ifade ediyordu. 'Evet öyle demişsin-' Bize seslenilmesi ile konuşması yarıda kalmıştı. Kaşları sinirle çatılırken kadına bir bakış attı. "Peki ya siz kimsiniz leydim? Lord Dhudeithin bir eşi olduğunu bilmiyorduk." Dik duruşumu bozmadan annem ve babama baktım. Gururlu bakışları bende geziniyordu babamın. Annem ise yine tuhaflığını koruyordu. Rahat bir tavırla konuştum Hayley'e doğru. "Adım Diana,namıdiğer Altın Gölge." Şaşkın bakışlarla bakan Glenna hanedanlarına karşı ifademi bozmadan devam ettim. "Karşınızda oturanlar annem ve babam olurlar. Lord Dominic ve Leydi Eloise. Peki ya,sizler kimsiniz?" Lafım bittiğinde Leon denen adam konuştu. "Biz Gleanna Krallığının hanedanlarıyız. Vadi Krallığı demek,ana krallıktan sonra gelen krallıklardan daha güçlü bir konuma sahibiz Leydim." Anladım dercesine kafa salladım. "Savaşta kimin yanındasınız bakalım?" Adam sorduğum soruya şaşırmıştı. Şuanda ondan yoğun olarak tedirginlik duygusunu hissediyordum. Zihnine bir yolculuk yaptığımda kararsız olduğunu anlamıştım. "Kararsızsın,neden?" Kaşları çatılmıştı bu sefer. "Nasıl bildiniz?" Hafife mi alıyordu bu herif beni? "Sizce bu benim için çok mu zor?" Adam yerine sindiğinde konuşmaya başladı. "Kararsızım çünkü iki tarafı da bilmiyorum. İki tarafta çok güçlü. Biliyorum ki tarafsız kalmak gibi bir aptallık yapmam. Her türlü o yıkım görülecek. Ama bana krallığınızın soyu devam edecek,krallığınız güvende olacak derseniz yanınızda bulunurum." Dalga mı geçiyordu bu? Böyle bir durumda krallıklar elbet yıkılacak ve son bulacaktı. Dürüstçe ve alayla konuştum. "Siz olayı oyun sanıyorsunuz sanırım. Krallığınızı hiç kimse güvence altına alamaz. Savaş demek yıkım ve yok oluş demektir. Bazı krallıklar yıkılacak ve yok olacak. Bunu biliyor olmanız gerek. Ben size bu güvenceyi veririm dersem yalan söylemiş olurum. Ha,siz bu sözlerime rağmen karşı tarafta olmak istiyorsanız," Kapıyı işaret ettim. "gidebilirsiniz. Ama şunu bilin,buradan çıkarsanız yaşayacak olma ihtimali olan krallığınızın ihtimalleri ortadan kalkar ve yok olur." Sözlerim bittiğinde hâlâ gayet rahattım. Karşımda ki adam kızarıp bozarmış olmasına rağmen. Babam söze katıldığında odağımı ona verdim. "Kızım haklı. Bu bir oyun değil,kumar. Entrikalar dönecek,yıkımlar olacak. Şimdi söyleyin kimin tarafındasınız?" Gururla babama bakarken göz göze geldik. Suratında mimik oynamazken zihnimde bir ses yükseldi. 'Miniğim,seninle bugün baba kız günü yapalım olur mu?' Gözlerimi onaylarcasına kırptığımda gözleri parladı. "Bize biraz zaman verir misiniz?" Kafamı adama çevirip "5 dakikanız var. Gidin bir konuşun." Kovarcasına kurduğum cümlelerle ayağa kalktılar ve salondan çıktılar. "Bunlar saf mı salak mı? Oyun mu bu!" Sinirli bir şekilde söylenen Isla'ya baktım. "Gelinin ailesini sevmiyorsun sanırım Isla?" Sorduğum soruya kıkırdadı. "Gelinimi seviyorum,annesinide. Ama o iki herif! Kılıbıklar resmen. Adam her şeyi hafife alıyor. Oğlu ise-" Valtor homurdanarak "Pezevenk." diye tamamladı Isla'yı. Isla Valtor'un söylediğiyle kahkaha attı. Odadakilerde eşlik ederken kafamı Valtor'un koluna yasladım. Kolunu omzuma koyup saçımla oynamaya başladı. "Anne biliyor musun,saçımı Valtor yaptı!" Çocuksu bir neşeyle kurduğum cümleye annem güldü ama iğrendiğini hissetmiştim. Bozuntuya vermedim ama şüphelerim artıyordu. Babamsa kıskanç bakışlar atıyordu. "Hiç güzel yapamamış. Ben daha güzel yapardım kızımın saçlarını!" Babam konuştuğunda odadakiler yine güldü. "O saçında ki toka siyra çiçeği mi?" Ares merakla sorduğunda gülümsedim. "Evet,benim için yaptı." Babam Valtor'la bize öyle bir bakıyordu ki,sanki eskileri hatırlamıştı. "Annene de böyle yapardım. Onun sevdiği şeyleri toka yapar,saçını yaptıktan sonra yaptığım tokayı takardım,sonra da küçük öpücüklerle işlemi tamamlardım." Babam gülen gözlerle bakıyordu anneme. Annemse samimi bir gülümseme yolladığını sanıyordu. Zihnine yöneldiğimde kaşlarım çatıldı. 'İğrenç,bir an önce işim bitseydi keşke!' Ne işi? Neler oluyordu bu lanet yerde! Kokusu çıkacaktı emindim. O yüzden sustum. Bu sırada salonun kapısı açıldı. pozisyonumu hiç bozmadım. Ama onlar girdiklerinde Valtor enerjisini öyle bir çoğaltmıştı ki. Enerjisi bas bas 'ben buradayım' diye bağırıyordu. Masaya tekrar yerleştiklerinde Fred arsızca gözlerini üstümde gezdiriyordu. Bu cesaret nereden geliyordu acaba. Adam tam konuşacakken oğlunu sandalyesiyle birlikte duvara çarptım. Fred sandalyenin kırılmasıyla birlikte yere yapıştı. Deja vu olduk sanki. Kadın ufak bir çığlık attığında tip tip ona baktım. Ama bir şey demedim ne olursa olsun oğluydu. "Oğlunuzun arsızlığını da bir gözden geçirin yoksa onun bende kalan gözlerine kızgın demir sokarım." Fred öksürüklere boğulurken ayağa kalkıp bana doğru atağa geçmeye çalıştı. Sadece çalıştı çünkü hiddetle yükselen enerji Valtor ile benimkini de geçmişti. "Sakın. Sakın aklından dahi geçirme!" Babamın sinirle yükselen sesine karşılık ortalık sessizleşti. Babam ayağa kalkıp Fred'e doğru adımlarken Valtor'un titrediğini hissettim. Ona baktığımda zevkten dört köşe olmuş şekilde olanları izliyordu ve sadistçe sırıtıyordu. Fred zorlanarak geri gitmeye çalışsa da bu sefer Valtor enerjisiyle onu tuttu. Babam Valtor'a bir bakış attığında dudağının ucu kıvrıldı. Valtor ise her zaman babacığım der gibi kafasını büktü. Fred'i yakasından tek eliyle kavrayıp havaya kaldırdı. Sonra dalga geçer gibi yeni bir sandalye ortaya çıkarıp oraya oturttu. Yakasını silkeleyip yüzünü tokatladı. "Yapma böyle şeyler,cıs oğlum cıs." Alayla söylediği şeylere annem gülmüştü ama hiç samimi hissettirmiyordu. Biraz psikopatlardı sanırım,yok canım ne alaka? "Ee? Tarafınız?" Adam gözlerini bir babamda bir de oğlunda gezdiriyordu. "Sizin yanınızdayız." Babam çocuğun yanaklarını bir iki kez daha tokatladı. "Aferin,dimi çocuk?" Fred korkuyla kafa salladığında babam annemin yanına geçti tekrar. "Kızımın yanında görmek istemiyorum bu herifi. Oğlunuz diye ileri gitmemeyi tercih ediyorum ama sınırları zorlarsa acımam." "Merak etmeyin Lord'um,onun adına özür dilerim. Bir daha olmayacak." Annem babamın koluna aynı benim gibi yaslandığında güldü. "Olamazda." Annem gibi hissettirmiyordu ama onun gibi davranıyordu. Annem mi gerçekten karşımda ki kadın? Arada ki gerginliği bitirmek adına Hayley'e döndüm. Gergince Ares'e bakıyordu. "Düğünü ne zaman yapmayı planlıyorsunuz?" Hayley konunun düğüne gelmesiyle heyecanlanıp neşelenmişti. "Bir hafta sonra yapmayı düşünüyorduk! İşler karışmadan aradan çıkaralım demiştik Leydim!" Samimi bir gülümseme yollayıp onu onayladım. "Evet,güzel düşünmüşsünüz. Sonu bilemeyiz sonuçta. Nikahta düğünde mi halledilecek?" Kız onaylarcasına kafa salladığında bu sefer Ares'e baktım. "Büyü mü yaptın kıza doğru söyle kızmayacağım." Gülerek kurduğum cümleye o da güldü. Michael bize bakıp homurdandı. "Büyüymüş! Bu maymuna büyü yapsakta işlemezdi ki. Kız saf bence." Ares tabakta ki elmalardan birisini Michael'e fırlattığında Michael tuttu. Ağzına götürüp ısırdı. "Aman ne komik! Yanlış büyü yapanda bendim zaten!" Bu sefer Michael ile kahkaha atmıştık. Aynı anda "Kurbağa seni!" dedik. "Sizinle sonra görüşeceğiz." Tehditine omuz silktik. Yemekler bittiğinde onlar gitmişti. Valtor'da Krallığa uğraması gerektiğini söyleyip kısa süreliğine gitmişti. Akşam olmuştu ve babamla konuşma vakti gelmişti. Şimdi babamla kol kola girmiş yıldızların altında çimenlik alana yürüyorduk. Bir ağacın altına geldiğimizde küçük bir örtü ve iki tane yastık ortaya çıktı. Babam kolumdan çıkıp örtüye uzandı. Yastığa kafasını koyduğunda aynısını yaptım. Sağ kolunu uzattığında kafamı kaldırıp koluna koydum. Beni kendine çektiğinde sıkıca sarıldı. "Güzel kızım.. Keşke senin büyüdüğüne canlı bir şekilde şahit olabilseydim. Ayna'da iken zihnimizde ki bağ sayesinde sadece ara sıra görüyorduk." Keşke dedim içimden. "Yine de buradasınız baba. Bu bile bana yeter." Yetmezdi,babama sarılıp geçireceğim onca sene varken onu benden almışlardı. Annemle babamı sinirlendirip kaçacağımız,üçümüzünde oyunlardan sonra uyuya kalabileceği onca sene varken onu bizden almışlardı. Ödetecektim,bu yüzden taraf konusunda taviz göstermiyordum. Kibirlerine yenik düşen çöplerin yanında olacaklarsa o çöplerle birlikte yanarlardı,umurumda dahi olmaz. "Neler düşündüğünü biliyorum kızım. Yetmeyeceğini de biliyorum. Ama emin ol ödeteceğiz. Bir daha seni bırakmam. Ben yaralanabilirim ama iyileşirim. Büyük yaralar alabilirim ama ölmem. Tanrı ne zaman her şeyi sonlandırırsa anca o zaman yok olurum. Annen ve sende öylesiniz aslında. O kılıç size ait siz istemediğiniz sürece kim ne yaparsa yapsın sizi öldürmez." Siz demişti. Annemden bahsetmiyordu emindim. "Sizden kastın ne baba?" Babam saçlarımı okşamaya devam ederken cevap vermedi. Anlamıştım,annem değildi bahsettiği. O yüzdendi suskunluğu. Anlatmamasının nedeni vardır diyerek konuyu dağıttım. "Baba,aynadan çıktığınızda çok kötü haldeydiniz. Onlar.. Ne yaptılar size?" İşte o soruyu sonunda sormuştum. Alacağım cevap beni öfkeden kudurtacaktı biliyordum. Öfkemi içimde tutamayacaktım biliyordum. Öfkem onları zehirleyecekti biliyordum. Bilmek zehirdi,yavaş yavaş kanına işleyen delirten bir zehir. "Emin misin? Cevabı gerçekten istiyor musun?" Kafa salladığımda derin bir nefes aldı. "Bak kızım,üzülme sakın. Bizim için üzülme,şuan buradayız ve o yüzden üzülme." Tekrar kafa salladım. Üzülürdüm aslında. Biliyordu babam ama yine de söylüyordu. "İlk bir sene bize yaklaşamadılar bile. Ama durmadan kalkanımıza saldırıyorlardı. Gölgelerin Kral'ı yani dayın gücünü annene yönlendirebiliyordu,onun kanından olduğu için. Annen o yüzden daha büyük hasar aldı. Seneler geçtikçe kalkan zayıfladı. Aslında o bir haftalık süre iki gündü,iki gün sonra kalkanı kırdılar. Ayna'da kalkana gücümüzü odakladığımız için zayıflamıştık her iki tarafta. Biz iki kişi onlar yüzlerce. İşkence etmeye çalıştılar,siz ayini yaparken onlar işkenceyi hızlandırıp fazlalaştırdılar. O yüzden o haldeydik." Evet,Gölgelerin eski Kral'ı dayımdı. İçimde ki öfke öyle bir büyümüştü ki kendimi daha fazla tutmak istemedim. Yavaşça yattığım yerde doğruldum. Enerjimi sakin tutmaya çalışırken duyduklarımı sindirmeye çalışıyordum. 'Yok et onları! Ailemize zarar verdiler,işkence ettiler! İğrenç elleri onların üstünde gezindi! Yok et. Parçala!' İçimde ki dolanan düşünceler daha da sinirlendiriyordu. "Kızım,sakin ol. Sakın riske atma kendini. Diana!" Transtan çıkar gibi babama döndüm. Dişlerimin arasından konuştum. "Tek bir sebep ver bana baba,onları paramparça etmemem için bir sebep." Babam bir şey söyleyememişti. Bir şeyler söylemek istiyor ama söylememek için direniyordu,umursamadım. Sinsi düşüncelerim bedenimi ele geçirdiğinde etraf değişti. Gölgeler diyarı ayaklan Kraliçen geldi..

İnstagram;altingolgeoffical

Bölüm nasıldı canolarr? Ortalığı biraz kaosa mı bulasam acaba.. Evet evet kaos! Fikirlerini belirtin lütfen. 

OY VERMEYİDE UNUTMAYINN! Diğer bölümde diana; Dokumacı gölgeler yalelliii yar yarr..

ALTIN GÖLGE - ARAF SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin