23. BÖLÜM

17 3 0
                                    

"Beni istemeleri için ben hiç bir şey yapmamıştım ve buna rağmen suçlu bendim."

-

Zihninden atıldığımda adam öfkeyle bana bakıyordu. Bu Meclis'in fişini çekmemiz gerekiyordu,çekmezsek çok kötü şeyler olacaktı hissediyordum. Sütuna yaslı adamın boğazını bırakmadan gözlerimden çıkan öfkeyle fısıldadım. "Meclisle ne işin var Kamari?" Adamın elleri benim bileklerime sarılı,kurtulmaya çalışıyordu. "Neden söyleyeyim?" İğrentiyle dişlerinin arasından konuştuğunda boğazından sertçe çektim ve sütuna geri çarptım. "Nali'nin selamı var Kamari.." Sinsi fısıltılarım aynı bir yılanın tıslamaları gibi kulağında yankılanmıştı. Gözleri belerirken bastığım noktaya sevindim. "Karımı nereden biliyorsun,seni sürtük!" Öfkeyle konuştu ve bileklerime tırnaklarını geçirdi. O anda Valtor enerjisiyle adamı boğmaya başladı. "Haddini aşma,saniyeler içinde seni küle çeviririm." Valtor'un uyarısıyla tırnaklarını bileklerimden çekti. Öfkeyle bana bakıyordu. Valtor'dan bu denli korkmalarını sağlayan neydi? Benim görmediğim şey neydi bu adamda? Karısı olduğunu kendi itiraf etmişti salak. Ben sadece isim söyledim ve balıklama atladı. Bazen tecrübe bile işe yaramıyormuş demek ki. "Karın onların elinde diye mi bunları yapıyorsun?" Sorduğum soru komikmiş gibi kahkaha attı. "O sürtük için asla bir şey yapmam! Çıkarlarım var ki Meclis'e yardım ediyorum. Ama Meclis'in elinde bana ait olan bir şey var. İşte tamda bu yüzden bütün bunlara katlanıyorum." Bu adam fazla mı salaktı yoksa planın parçası mıydı? "Meclis'in elinde olan şey ne Kamari?" Nedense Kamari'ye ismini söylediğim her seferde hipnoz altına giriyor gibiydi. Bir yandan da  çok kafiyeli oluyor diyeydi,biraz eğlencemiz olmasın mı canım? Misal,Meclisi hamam böceği kostümünde koşuşturmayı çok isterdim. Aklımdaki düşünceleri kovup tekrar âna odaklandım. "İşte bunu söyleyemem,şimdi pençelerini çek üstümden." Onu duymazlıktan gelip Valtor'a seslendim. 'Valtor,zihnine girip ne olduğunu öğrenebilir misin? Ben giremiyorum zihnine.' Hafifçe arkaya baktım. Valtor beni dikkatle süzüyordu. Gözleri hayranlıkla gözlerime değdi. 'Öğrenirim bebeğim,öğretirim de. Yakında benden ders almaya başlayacaksın bu konularda.' Cevap bile vermemi beklemeden adamın zihnine girdi. Anılar dünyasında zaman biraz farklı işliyordu. Orada geçirdiğin iki dakika burada sadece yarım saniyeye tekabül ediyordu. Orada zaman yavaş akarken burada aynı su gibi akıyordu. Bir dakika sonunda zihinleri birbirinden koptu. "Karanlık Kehanetler kitabının sana ait olduğunu mu sanıyorsun?" Valtor'un öfkeli sesi kulağıma geldiğinde ona bir bakış attım. Karşısında ki adamı yakacak gibi bakıyordu. "Bana verildi ve benim oldu Lord'um." Valtor yanımıza adımlayıp beni nazikçe arkasına çekti. Adamı ellerimin arasından aldı ve kulağına bir şeyler fısıldadı. Arkasında durduğum için bir şey göremiyordum ama Kamari'den buram buram gelen korkuyu hissediyordum. Valtor elini çeker çekmez Kamari ortalıklardan kayboldu. Valtor'un sırtına ellerimi koyduğumda yavaşça bana döndü. Sırtındaki ellerim bu sefer göğsünde durdu. Avuçlarının içine  ve tebessüm etti. Az önceki öfkesine tezat aşırı sakindi. Hepimiz ruh hastasıydık resmen. "Ona ne söyledin?" Dudağımın kenarına bir öpücük kondurup elleri belimi buldu. "O kitabın sahibini biliyor musun bebeğim?" Olumsuz anlamda kafamı salladım. "Kitabın asıl sahibi benim. Yazan kişi ise benim büyük büyük babamın teyzesi." Şaşkın bakışlarla ona bakıyordum. "Kadın öldü mü?" Hafifçe kafasını sağa sola salladı. "Çüş,kaç yaşında bu kadın?" Tepkime karşı kahkaha atıp bana sarıldı. "Söylersem kafayı sıyırırsın." Kafamı kaldırıp ona dil çıkardım. "Aman,sanki normalde çok iyiyiz ya zaten!" Bir anda kadının yaşını söylediğinde neredeyse çenem düşecekti,ağzımı açmaktan. "2,809 yaşında." Çenemi tuttu ve yavaşça ağzımı kapadı. "Valtor,korkarak tekrar soruyorum... Sen.." Cümlenin devamını getiremedim. Burada ki yaşların çoğunluğu böyleydi ve ben alışamamıştım. Şimdi ise karşımda ki adamın buradaki yaşının neye tekabül ettiğini öğrenmeyi istiyordum. "Emin misin? Bu sefer bayılırsın falan.." Alayla mırıldandığında gözlerimi kısarak ona baktım. "Sakın bana aslında yaşlı bir bunak olupta beni kandırdığını söyleme yo-" Bakışlarını fark ettiğimde lafım yarıda kaldı. Aşırı ciddi bakıyordu şuan. "Şaka yaptım,niye öyle bakıyorsun?" Kollarını kaldırdı ve kaslarını gösterdi. "Sence bu kasları yaşlı bir bunak yapabilir miydi Diana?" Kafamı olumsuz anlamda salladığımda aniden beni kaldırdı ve kendinden yukarıda tuttu. "Bana bak bücürük,bir daha bana yaşlı bunak dersen çok kötü olur." Hâlâ havadayken elimi burnuna götürdüm. İki parmağımla sıkıştırdığım biçimli burnuna güldüm. "Yoksa ne olur yaşlı bunak?" Beni yine tek koluna oturtup,diğer eliyle burnundaki elimi tuttu ve çekti. Çeneme küçük bir öpücük kondurdu,sonra boynuma. Yavaşça mührün oraya geldiğinde durdu. "Yoksa senin o küçük ellerini zincirler,sonra durmadan-" Aniden yanaklarından tuttum ve dudaklarına yapıştım. O da anında karşılık verip geri geri gitti ve ani bir manevrayla döndü. Sırtım soğuk sütuna yapıştığında yoğun bir istekle öpüşüyorduk. Dudaklarımı ondan çektim ve gözlerinin içine baktım. Titrek bir nefes alıp mührü işaret ettim. "Orayı... Öp,lütfen..." Öpmesi gerekiyormuş gibi hissediyordum. Yoğun bir arzu bedenimi ele geçirmişti ve mührümün öpülmesini istiyordu. "Yapamam bebeğim." Kaşlarım anında havalanırken ellerimi omuzlarına koydum. "Neden?" Yavaşça eli boynuma gitti ve mührü okşadı. "Orayı öpersem,duramam. Hiç bir güç durduramaz. Zamanı geldiğinde emin ol o mühürden ayrılmayacağım bile." Gözlerinde ki çaresizlik ve istek beni ikna etmişti. Neyden bahsettiğini anlamıştım,o kadar da saf değildim tabii ki. Ama bir şey vardı,ben bir bakireydim. Bu zamana kadar hiç bir şekilde ilişkiye girmemiştim. Tuhaf bir şekilde kimseden de hoşlanmamıştım. Bana önerilen bütün erkeklere burun kıvırıyor ve hırçınlaşıyordum. Sanki eşi olan bir kadına yanaşıyorlarmış gibi tepki veriyordum. Düşüncelerim ve yaptıklarımı daha yeni anlamlandırıyordum. Fark ettiğim gerçek ile Valtor'un burnuna küçük bir öpücük koydum. "Tamam yaşlı bunak,indir beni." Gözleri sinsice kısıldı ve aniden beni omzuna attı. Sakin adımlarla yürümeye başladı. Yüzüm kalçasını görüyorken,onun bir eli kalçamı tutuyor,diğer eli baldırlarımı sıkıyordu. "Yaşlı bunakmış... Zamanı bir gelsin ben sana göstereceğim yaşlı bunağı." Sinirle söylendiğinde kahkaha attım. Kalçası önümdeydi,ve çok hoş duruyordu. Küçük bir şaplak attığımda aniden yürümeyi kesti. Bir kaç saniye aramızda sessizlik oluştu. Sonra kalçama bir şaplak indiğinde küçük bir çığlık attım. "Kısasa kısas bebeğim. 1,308 yaşındayım bu arada,söylemeyi unuttum." Eğlenceli çıkan sesini es geçip yaşına odaklandım. "Aman tanrım... Benden 1,283 yaş büyük birisi ile sevgiliyim.." Kalçamı sıkıca tutarken uyarıcı bir şekilde sıktı. "Hatırlatırım senin yaşında bu civarlarda." İkinci şoku da yaşadığımda önümdeki kalçasına baka kaldım. Beni yavaşça omzundan kaldırıp yere bıraktı. Sonra yüzümü avuçları arasına aldı. "Şaşkın balığa döndün,yaşını söyleyeyim mi?" Dalga geçer gibi çıkan sesi ve eğlenen tavrına aldırış etmedim. O 1,308 yaşındaysa,ben 1,304 yaşında falandım. Ağzım yine bir karış açılırken şoktan çıkamıyordum. Tamam beklenilir bir şeydi ama böyle açıkça söylenince şaşkınlıktan çıkamıyordum. Bu sefer ağzımı kendi elimle kapatıp yüzüme hafifçe vurdum. "Kendine gel,bu beklenildik bir şeydi zaten." Mırıldanarak konuştuğumda gözlerim kısıldı. "Ne yani şimdi bende mi yaşlı bir bunakmışım?" İmayla konuştuğumda burnuma bir fiske attı. "Akıllanmazsın,düş önüme şaşkın balık." Kolumdan nazikçe tuttu ve beni önüne aldı. Ellerini omuzlarıma koyup beni yönlendirerek yürütmeye başladı. "Ben araba mıyım Valtor? Niye beni bir direksiyonmuşum gibi sağa sola çeviriyorsun!" Sitemle konuştuğumda güldü. "O insan aletleri çok güzel. Ama hayır,araba değilsin bebeğim." Dalga geçerek kurduğu son cümleyle aniden elleri arasından çekildim. Tökezlemesini beklerken hiç bir şekilde yerinden oynamamıştı. Sinirle ona bakıp burun kıvırdım. "Haksızlık,düşsene ya! Bende seninle dalga geçmek istiyorum!" Aynı bir çocuk gibi mızmızlandığımda tebessüm etti. Yavaşça öne atılıp yalandan tökezledi. "Ah,düşüyordum!" Abartılı bir tepki ile ellerini ağzına götürdü ve şaşkınca konuştu. İçinde ki o çocuğu yavaş yavaş ortaya çıkardığım için kendimle gurur duyarken kahkahalarımı tutamadım. Herkesin adını duyduğu anda bile tir tir titreyerek korktuğu adam sırf ben dalga geçebileyim diye yalandan düşermiş gibi yapıyordu. O'da kahkahalarıma hayranca bakıp bana katıldığında yanına gidip sıkıca sarıldım. Beni belimden tutup kaldırdı ve etrafında döndürdü. Kahkahalarımız birbirine karışırken neşeyle sanki bir saat önce onca yaratığı katletmemiş gibi gülüşüyorduk. Umursamadım ve kahkahalara boğulmaya devam ettim.

İnstagram;altingolgeoffical

Nassııız arkaaşlaaar? Bu bölümde Diana ve Valtor... Hüzünlü,üzümlü,meyveli keklerim... Neler düşünüyorsunuz bakalım? 

İnstagram hesabını takip etmeyi unutmayın,oy ve yorumlarını bekliyorum. PAMBIK ELLER CEBE YILDIZLAR AVUÇLARA CANLARIIIIMM!!! Ay nov ay nov,beni çok seviyorsunuz. Bende sizi çok seviyorummm.

ALTIN GÖLGE - ARAF SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin