"Daima kurban gidecek birileri olacaktır. Ama ya o kişi ben olursam?"
-
Meclis toplanmıştı,kürsüde Bay Austin vardı. Biz ise meclis üyeleri olarak koltuklarda yerimizi almıştık. Bay Austin konuşmaya başladığında etrafta ki uğultular son buldu. "Saygıdeğer Meclis üyeleri,biliyorsunuz ki yıllar önce ele geçirilen çocuklar bizim için eğitiliyordu. Bugün bu eğitimi başarıyla tamamlamış bir çocuğumuz bulunmakta." Eğitimi tamamlayan çocuklar Mecliste ki yerini alırlardı. Hizmetinden memnun kalınmayan veya hata yapmış olan üyeler,üyelikten atılır veya rütbeleri düşürülürdü. Mevkisinden atılan bir üye olursa,onun yerine o çocuklardan birisi geçerdi. Tabii bir çok teste tabi tutuluyorlardı. Başarıyla geçenler aynen şuan olduğu gibi mevki,rütbe kazanıyorlardı. Kürsüye çıkan merdivenlerin olduğu tarafa yoğunlaşan bakışları takip ettim. Kalıplı bir çocuk merdivenleri çıkıyordu. Enerjisi o kadar güçlüydü ki,binanın dışından dahi hissedilebilecek türdendi. Kürsüye geçen çocuğu biraz daha dikkatli incelemeye başladım. Yeni tıraş olduğu belli olan saçları,iki farklı renge sahip olan gözleri çok ilgi çekiciydi. Karşısındakini parçalayacak gibi bakan gözlerini üyelerde gezdirdi. Bana sadece bir saniye bakıp gözlerini ayıran çocuğa ben dikkatle bakıyordum. Uzun boyluydu,boynunda Meclisin sembolü vardı. Hafif,pekte belli olmayan çilleri asla ona tatlılık katmıyordu. Ölümcül bir havası vardı bu çocuğun,çiller onu tatlı göstermiyordu. Kemikli parmaklarını kürsüye yasladı. Bay Austin tekrar konuşmaya başladı. "Pars Valentino,artık rütbesi Glanyin." Gözleri beni buldu Meclis başkanının. "Bay Light,rütbeniz düşürüldü. Artık Noste'siniz." Şokla kaşlarım çatıldı ve ağzım aralandı. Yavaşça ayağa kalkıp konuşmaya başladım. "Bay Austin,bu çok anlamsız! Ne gibi bir hata yaptım da benim rütbemi düşürüyorsunuz?" İtiraz dolu sesim ve cümlelerim Meclis odasını doldurdu. "Meclis'in kararlarını sorgulamak sana mı düşüyor Light?" Kızgın bir şekilde söylenen adama bakmaya devam ettim. "Kararı değil,ne yaptığımı soruyorum." Meclis üyeleri bana bakıyor ve oturmamı ima ediyorlardı. Hayır,oturmayacaktım. Ne yaptığımı bilmek istiyordum. "Çalışmalarınız son bir yıldır berbatlaştı Bay Light. Çok fazla rapor hatası ve yaralanma gerçekleştiği için sizin rütbenizi elinizden almak zorunda kaldık." Anlamıyordum,ben asla hata yapmazdım iş konusunda. Bir kez yaptın deseler inanırdım belki ama bir yıl.. İmkansızdı. Öfke ile konuşmaya başladım. "Haksızlık ediyorsunuz Bay Austin! Burada herkes biliyor ki ben işimi layıkıyla yerine getiriyorum. Ben bir yıl boyunca,bir yıl boyunca anca bir kez hata yapmışımdır! Sürekli bir hatanın gerçekleşmesinin bahsi bile geçmemeli burada!" Bay Austin öfkeyle elini güvenlik görevlilerine doğrulttu. Mesajı alan görevliler zorla beni tuttular. Enerjiyi emen kelepçeleri taktıklarında şoka girmiştim. Austin öfkeyle bağırdığında göz ucuyla ona baktım. "Bu ne hadsizlik! Uykulu Çayır'a atın bu pisliği! Resmen iftira attığımı söylüyor!" Artık öfkeden kudurmuş vaziyetteydim. Asla söylememem gereken şeyleri söylemiştim. "İftira atan sensin piç herif. O velet benim yerime geçmemeliydi! Yeni yetme bir çocuk o daha. Mahvedeceğim ikinizi de,yemin ederim ki sizi mahvedeceğim!"
Zihninden ayrıldığımda karşımdaki adama acımadım. Pisliklerdi,o masum çocukları ailelerinden ayırıyor ve kendilerine zorunlu kılıyorlardı. Hançeri göz pınarına bastıracakken tekrar zorlukla konuştu. "Kehanet... Onu görmedin..." Neden bana anılarını gösteriyordu bu herif? Kehaneti de öğrenmek için tekrar zihnine yolculuk yaptım.
Ostar'a yaklaştım ve aklımdaki soruları zorlukla kelimelere döktüm. "Ostar... Kehaneti... Anlatsana bana.." İskeletten ibaret olan vücudu ile yanıma oturdu. Üzerinde siyah bir cüppe vardı,korkunç kanlı iskeleti yanımdaydı. Suratına baktığımda alışkın olduğum görüntüyü gördüm. İnsan kafatası yerine keçi kafatası vardı Ostar'ın. Kemikten oluşan ağzından akan taze kan,yeni beslendiğini gösteriyordu. Ürkütücü sesi ortama yayıldığında dikkatimi ona verdim. "4 büyük kehanet var Neo. Bütün türleri derinden etkileyecek 4 büyük kehanet... Kehanetlerin ilki,efsanede ki kızın ortaya çıkması bunu biliyorsun zaten." Önemsiz bir şeymiş gibi söylediği şeye zorlukla güldüm. "İkincisi,Araf'ın temsilcileri olan iki kardeşin ve Karanlığın temsilcisi olan Siyah Alev'in kanlı ay'ın altında dönüşüm geçirmeleri. Üçüncüsü,çok büyük kayıplar yaşanacak Neo.. Kanlı ay'ın altında büyük bir kayıp verildiğinde her şey değişecek." Ostar bile endişeleniyorsa olay gerçekten de sandığımdan büyüktü. Titrek bir nefes alıp konuşmaya devam etti. "Son kehanet ise karanlığın içinde büyük bir patlama olacak,öyle bir güç açığa çıkacak ki yer yerinden oynayacak. Gökler yarılırcasına çığlıklar atacak,bebekler korkudan durmadan ağlamaya başlayacak. Anneleri bebeklerini susturamayacak,sakinleştiremeyecek. İkinci bir kayıp verildiğinde ise kaçınılmaz son gelecek. Artık hükümdarlık ona geçecek. Yıkım getirecek,korkunç bir yıkım.." Söyledikleriyle içim titremiş,ürpermişti. Yıkım... O kız yıkım getirecekti. "Bu... Kehaneti.. Kimler biliyor.. Dostum..?" Nefeslerim sıklaşırken zorlanarak konuştum. Ostar bana bakmadan cevapladı. "Çoğu tür sadece ilk kehaneti bilir,diğer kehanetleri bilenler nadirdir." Anladım dercesine kafa salladım. "Bu kız... Araf'ın.. Temsilcisi değil.. mi?" Ostar onaylarcasına kafa salldı. "Nasıl... Yıkım getirebilir... ki?" Ostar kemikten olan elini omzuma koydu. "O kızda başka şeyler var hissediyorum Neo. Son kehanet değişirse asıl o zaman ortalık karışır. Aralarından hangisi bu kehanetin ana karakteriyse artık,eğer ki bu kayıpları engelleyemeyip,kinlenirse kehanet gerçekleşir. Siyah Alev ve Altın Gölgeler ölüm üçgenindeler şuan. Üçü birbirini etkileyecek. Her şey o üçlüye bağlı dostum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALTIN GÖLGE - ARAF SERİSİ
Fantasía"Son kehanet ise... Karanlığın içinde büyük bir patlama olacak,öyle bir güç açığa çıkacak ki yer yerinden oynayacak. Gökler yarılırcasına çığlıklar atacak,bebekler korkudan durmadan ağlamaya başlayacak. Anneleri bebeklerini susturamayacak,sakinleşti...