20. BÖLÜM

13 1 0
                                    

'Sanki kaderin onlar için çizdiği yoldan yürümek istememiş,inatla,başkaldırarak,karanlıklar içindeki yeni,zorlu ve karışık yollara girmişlerdi.' 

-Yer altından notlar-

-

O içinde sonsuza kadar süreklilik halinde düşmekte olduğum gözleri bana öfkeyle,korkuyla bakıyordu. İçimde bir şeylerin yandığını hissettim. Benden gözlerini ayırmadan kenara çekildi. Annem ve babam aceleyle yanıma koşarlarken bile göz temasımızı kesmiyordum. 'Annenler gittiğinde,seninle konuşacağım güzelim.' Zihnimde bile öfkeli çıkan sesi beni tedirgin etmeye başlamıştı. Beni bağrına bastıran annem ile gözlerimi ayırmak zorunda kaldım. "Bu halin ne Diana! Çok korktuk bebeğim!" Anneme sarılıp mırıldandım. "İyiyim. Daha sonra anlatırım anne." Annem bir şey demeden benden ayrıldı ve yerini babam aldı. Gözlerinin arkasındaki öfke kırıntılarını görüyordum ama onun önünde koca bir endişe vardı. Onları bu hale getirdiğim için kendime saydırdım. Babam yavaşça beni kendine çekti,sıkıca sarıldı. Kulağımda duran dudaklarından çıkan kelimelere tepki veremedim. O kadar ağlamıştım ki şuan bir nevi boşluktaydım. "Güzelim... Öğrendin biliyorum,ama neden kendine bunu yaptın?" Cevabı biliyorsun baba diyemedim. Size ve halka zarar vermeyi göze almadım,kendime zarar verdim ve bu hep böyle olacak diyemedim. Anlayışlı sesini tekrar duydum. "Tepki ver kızım,korkutuyorsun bizi. Ne hissettiğini biliyorum,çünkü sen benim kızımsın. Atlatacağını da biliyorum,çünkü bizim kızımızsın." Anneme göz ucuyla baktığını hissetmiştim. Kollarımı babamın boynuna doladım. "Valtor ile yalnız konuşmalıyım baba,şuan tepkilerimin fazla kaçtığını biliyorum ama-" Cümlemi bitirmeme müsaade etmedi. Kararlı sesi odada yankılandı. "Dışarı." Herkes itiraz etmeden çıkmaya yeltendi. Ares ve Michael ise endişeli gözleri ile bana son kez bakıp babamlar ile odadan çıktılar. Valtor ile baş başa kaldığımızda tedirginlik vücudumda kol gezmeye başladı. Kıpırdamadan bana bakıyordu. Yavaşça ayağa kalktım,ona doğru küçük adımlar atarak yaklaştım. Tam önünde durduğumda kafamı kaldırıp gözlerinin içine odaklandım. Kafasını eğmiş bana bakıyordu o'da. Sonra yavaşça benden uzaklaştı. İçimden, 'Yapma bana bunu,uzaklaşma benden.' dedim. Ama dudaklarım mıhlanmıştı. Odanın camına gittiğinde ona arkasından bakıyordum. "Yine.." Dişlerinin arasından mırıldandı. "Yine bana kendini kapattın.." Öfkesini iliklerime kadar hissettiğimde ilk defa ondan korktum. "Yine! Kahretsin ki yine sana destek olamadım! Seni korumama izin vermedin!" Öfkeyle bağırdığında olduğum yerde titredim. Gözlerim yavaşça doldu ve sol gözümden bir damla usulca süzüldü. Öfkeyle yanan gözleri,gözümden akan yaşa odaklandı. Yüzü hüzünlü bir hâl aldığında kendime küfrettim. Ne düşündüğünü anlamıştım. Ve dile getirdiğinde işte asıl yıkım orada gerçekleşti. "Ben o kadar kötü müyüm Diana? Eşimin benden uzaklaşacağı kadar canavar mıyım?" Gözlerimden yaşlar durmadan akmaya başladı. Kafamı hızlıca sağa sola sallıyordum. Ona doğru adım attım. O da bana bir adım yaklaştı. Bir adım daha attım,bir adım ve bir adım. Dibine geldiğimde yavaşça bana doğru eğildi. Elini belime doladı ve beni kendine çekti. Burunlarımızı birbirine değdirirken ben gözlerimi kapatmıştım. Ellerim yanaklarını buldu ve gözlerimi açtım. "Sen bir canavar değilsin. Sakın öyle bir şey düşünme!" Söylediklerime burukça tebessüm etti. O zaman fark ettim içinde ki kırgın çocuğu. "O halde neden beni uzak tutuyorsun Diana? Ben seni korurdum bir tanem..." Elleri yavaşça yanağımda ki ellerimi buldu. Yaralarımı okşamaya başladığında yaralar iyileşmeye başladı. "Ben sadece sana iyi gelirim bir tanem... Ben seni öleceğimi,yok olacağımı bilsem de korur,kanatlarım arasına alır saklardım bebeğim... " Yaptığım hata yüzüme tokat gibi çarptı. İki kez,iki kez onu zorla kendimden uzak tuttum ve yaralarla tekrar ona geldim. Büzülmeye başlayan dudaklarım titredi. Gözleri dudaklarıma kaydı ve tekrar gözlerimi buldu. "Ağlama... Kızmadım ben sana,sadece canın acıdı diye kızdım." Aynı bir çocuğu avuturmuş gibi kurduğu cümlelerin naifliği,şefkatine ihanet ettiğimi anladım. Yanaklarını tutan ellerimi boynuna indirdim. Boynuna sarılırken yanağını uzunca öptüm. Dudaklarım yanağına yakınken fısıldadım. "Özür dilerim..." Beni belimden tutup tek hamlede kaldırdı. Tek kolu kalçamın altında duruyordu,tek eli çenemi tutmuştu. Tepeden ona bakıyordum şuan. "Özür dileme,sadece söz ver. Bir daha ne olursa olsun,birbirimizden uzak kalmayacağız." Kafamı hızlıca salladım ve alınlarımızı birbirine yasladım. "Söz,ne olursa olsun bir daha asla uzak kalmayacağız." Sakinleşmişti,sakin adımları odada yankılandı. Sırtım soğuk duvarla buluştuğunda ne kadar değişik bir pozisyonda olduğumuzu sorguluyordum. Tek kolu hâlâ taht misali kalçamın altında duruyor ve beni yüksekte tutuyordu. Sağ elini kaldırdı ve yanağıma getirdi. Yanağımdan akan kurumaya başlamış yaşları narin hareketlerle sildi. "Unutma Diana,sen benim yaşama sebebimsin." Sözleri yanan kalbimde yanan çiçekler açtırdı. Sakinliğinin yerini tekrar öfke alırken dişlerinin arasından konuştu. "Canımın canının yanması hiç hoşuma gitmedi,ölüm üçgeni de kehanet de umurumda değil. Kaderin yolunu hiç bir zaman izlemedim,o yolu yakıp kül ettim. Şimdi eşimde,gücümün kaynağı yanımdayken sence ben o yolu yok etmez miyim güzelim?" Hipnoz olmuşçasına dudaklarına bakıyordum. Ellerimi çatılmış biçimli kaşlarında gezdirdim. Sonra yüzünde ki kirli sakallarda elimi gezdirdim. İnce ve kemikli parmaklarım dudağına yaklaştı. Dudağını yavaşça okşarken gözlerine nasıl bakıyordum bilmiyordum ama o bana kendini zor zapt ediyormuş gibi bakıyordu. Sonra şehveti,arzuyu hissettim. Hissettiklerini normal bir insanda hissettiğimin iki katı olarak hissediyordum. "Durmalısın güzelim.." Fısıldayan sesi kulaklarımda aynı bir melodi gibi gelmişti. Güzel bir melodi. Yavaşça dudaklarına yaklaştım. "Durmak istemiyorum ama..." Yaramaz bir çocuk gibi fısıldadım. Heyecanla derin nefesler alıyordum. Gözlerinden bir parıldama geçtiğine şahit oldum. Saniyelik olan parıltı bana her şeyi anlatmıştı. Kurak bir çölde yıllarca susuz kalmış gibi dudaklarıma yapıştı. Yanağımda duran elini saçıma götürdü,yavaş ve nazik bir şekilde saçlarımı parmaklarına doladı. Örülü saçlarımı daha yeni fark ediyormuş gibi kaşlarını çattı. Dudaklarımda duran dudakları hareket etmiyordu. 'Abin ördü biliyorum ve izin verir misin?' Zihnimde yankılanan sesine cevap olarak dudaklarımı araladım. Dili sinsi bir yılan gibi dilime şehvetle dolandı. Dili ağzımı talan ederken kalbim deli gibi atıyordu. İki elimi de destek almak istiyormuş gibi saçlarına götürdüm. Gür tutamları hiç te nazik olmayan bir biçimde çekiştirdim,bir elimi ensesine yasladım ve kendime daha da bastırdım. Vücudum alev gibi yanıyordu ve buna ek olarak kanatlarım sırtımı zorluyordu. Dudaklarımız zorda olsa ayrıldığında nefes nefese kalmıştık. Alınlarımız birbirine yaslı,nefesleniyorduk. "Çok tehlikeli... Tehlikeli sulara dalıyorsun Siyra Çiçeğim." Kararmış gözleri gözlerime kitlenmişti. İleri gitmemeliydik,istiyordum hem de fazlasıyla ama olmazdı. "Ben o suların dibindeyim ve hükmediyorum. Sence etkilenir miyim?" Misilleme yapmıştım bariz bir şekilde. İma yaptığım şeyi anladığında güldü. Dudağıma kısacık bir öpücük kondurup geri çekildi. "Etkilenmezsin güzelim." Kıkırdadığımda gözleri gülüşüme takıldı. "Kolun ağrımadı mı?" Cidden ne kadardır bu şekilde beni tuttuğuna dair hiç bir fikrim yoktu. "Ağrımaz,seni sonsuza kadar böyle tutabilirim." Omuzlarında duran ellerim ile omzuna şekiller çizmeye başladım. "Asıl şimdi her şey başlıyor değil mi Valtor?" Sakince kafasını salladı. Beni soğuk duvardan ayırdı ve yatağa ilerledi. Yatağa yavaşça oturdu ve beni yan şekilde kucağına oturttu. Kafamı boyun girintisine yasladım. "Ailenden bahset bana Valtor. Daha fazla bilgi istiyorum senin hakkında." Bedeninin kasıldığını hissettim. Saçlarımla oynarken derin bir nefes aldı. Anlatıp anlatmama konusunda kararsız kaldığını hissediyordum. Sessizce göğsünde beklemeye devam ettim. Zor şeyler yaşamıştı,yıllar sonra bunu dile getirmek elbette ki zor olacaktı onun için. Bir kaç dakika bekledik öylece. En sonunda konuşmaya başladığında dikkatimi ona verdim. "Annem ben 12 yaşımdayken öldürüldü. Baba denilmeyecek o piç annemi öldürdü." Kasılan bedeninden yayılan öfkeyi iliklerime kadar hissediyordum. "O alçak puşt.. Annemi sırf beni koruyup,sevdi diye öldürdü. Benim yüzümden öldü." 

Odamdan yavaşça çıkmış annemlerin odasına doğru minik adımlarla ilerliyordum. Odalarına yaklaştığımda kapının kulpunu tuttum ve yavaşça indirdim. İçeri bir göz attığımda annemi ve babamı görememiştim. Aklım yine o anılara gittiğinde korkuyla kalbim sıkıştı. Küçük kalbim korku yüzünden deli gibi atıyordu. Arkamı döndüm ve hızlıca merdivenleri indim. Zindanların olduğu kata doğru koşuyordum. Sonra birden durdum. Çığlıklar yükseliyordu. Annemin çığlıkları bu ürkünç karanlık duvarlarda yankılanıyordu. İçimde ki öfke büyüdü. O yaşımda öyle bir öfkeyle zindanlara gitmiştim ki,sonunun ne olacağını düşünmeden annemi kurtarmaya çalıştım. İçeri daldığımda annem kanlar içinde bana korkuyla bakıyordu. "Bebeğim,git! İyiyim ben." Anneme yaklaştım ve onu arkama aldım. Öfkeyle babama bakıyordum. Babam da aynı öfkeyle bana bakıyordu. Ama öfkesine tezat bir şekilde alayla konuştu. "Oğlum,annenle oyun oynuyoruz biz hadi git odana." Yıllarca anneme ve bana işkence eden adam yine karşımda alay ediyordu. Bendeki gücü nasıl emebilir diye üzerimde yüzlerce deney yapan,işkence edip kanımı kurutan adam karşımda yine alay ediyordu. Annemi ağlatan,öldüresiye döven,işkenceler çektiren adam karşımda alay ediyordu. Ama çocuktum ki,deneyleri yüzünden iyice zayıflamıştım. Bedenen ve ruhen kurumuştum neredeyse. Yine de o çelimsiz halimle bile annemi korumaya çalıştım. "Yaklaşma ona!" Alayı gitmiş,kaşlarını çatmış ve üstüme gelmeye başlamıştı. "Yoksa ne olur oğlum?" Vücudumda kalan son enerjimi ona doğrulttum. Elim havada onun göğsünü hedef almıştı. "Seni yakarım. Yemin ederim ki yakar kül ederim baba." Küçük bir çocuktum ve bunları söylüyordum. Acımıştım kendime,acımıştım halime. Bana gelen tokadı bile engelleyememiştim. Yere düştüğümde tokadın şiddetiyle kafam dönüyor,patlamış dudağım kanıyordu. Saçlarımı öyle bir kavradı ki,derimle birlikte söküleceklerini düşündüm o an. Zorla annemi nasıl katlettiğini izlettirdi bana. İlk önce beni bağladı,sonra annemi bağlamaya gerek bile duymadan önümde iğrenç şeyler yaptı. Annemin bana bakarak kurduğu o cümle beni yaktı. "Seni daima seveceğim bebeğim." Öyle güzel gülümseyip söylemişti ki,inanmıştım yaşayacağına. Ama içten içe bir veda olduğunuda biliyordum. O gece beni orada bıraktı,annemin cesediyle bir hafta yan yana durdum. Farelerin annemin cesedini nasıl kemirdiğini gördüm. Artık patlayacak duruma geldiğimde ise olanlar oldu,o piçi katlettim. Onunla birlikte bütün ülkeyi yakıp küle çevirdim. Annem uğruna,güzel annem uğruna ülke azdı ama gücüm o yaşta buna yetmişti. Zayıf halimde olmama rağmen.

Boğazım düğümlenmişti. Konuşamıyordum,daha önce öldürdüğüm o piçlerin arasında da böyleleri vardı ama yakınımın,sevdiğim adamın bunları bizzat yaşaması beni öfkeden deliye döndürmüştü. Yemin ettim,o adamın ölüsünü dahi rahat bırakmayacaktım. Mezarında kıvranacak,ruhu acı çekecekti. Zamanı geldiğinde o acıları yaşattığına bin pişman olacaktı. Ben Diana Gold,Kaos'un çocuğu,Altın Gölge,Araf diye anılan kadın. Ben Diana Gold,Dişi Ejder,Bataklığın Kraliçesi,Acımasız diye anılan kadın. Sikerdim kuralları,ben kuralları baştan yazacaktım. Bu kadar sızlanma yeterdi,ben kendi benliğime dönecektim. Yine o acımasız kadını ön plana alacaktım çünkü arka planda kalmaktan çok sıkılmıştı son zamanlarda. Yavaşça kucağından kalktım. Bacaklarının arasında dikilip gözlerine baktım. Gözleri her şeye rağmen bana gülen adama gülümsedim. "Söz sevgilim,kadehlerimize dökülen kanları şarap haline getireceğim. Bizim şerefimize,annenin güzelliğine kaldırılacak bu kadehler,söz bir tanem." Saçmalıyormuşum gibi gelebilirdi,ama derinine inmeyi bilene çok şey anlatırdı bu sözler. Valtor biliyordu,anlamıştı. Sakince gülümsedi. Konuşmamıza gerek yoktu,her şeyi anlıyorduk. Gözlerimizden o kadar çok şey geçiyordu ki sadece biz anlayabiliyorduk. Sadece biz birbirimizi tam olarak anlıyorduk. Elinden tuttum ve gülümsemeye devam ettim. Onun için güçlü kalacaktım,o küçük çocuk için ve bu adam için ortalığı ayağa kaldıracaktım.


İnstagram;altingolgeoffical

Nasssııız bakalım? Ne var ne yok anlatın ayol. Bölüm hakkında düşüncelerinizi lütfeder misiniz pls? Hadi bakam Diana'ya beton yetiştirin KSDKLSJNDKLHKL Oy vermeyi unutmayın,sizin sayenizde bu kitap yükselecektir!

ALTIN GÖLGE - ARAF SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin