Medyada spora giderkenki Ally...
" Bana bakın eğer o koca kıçlarınızı kaldırmazsanız bıçakla derinizi yüzüp, sizi fırına atarım. "
Bu cümleyi sizce kim kurdu?
Tabi ki de Sophie!
" Sabah sabah ne yapıyorsun yaa!?! Tamam sabah spor yapmak için söz vermiştik ama bu kadarda olmaz."
Spor? Söz?
Uykulu halde kaşımı kaldırdım. O ise elindeki suyu Emily'nin üzerine döktü. Eğer uyanmasaydım neler olacağını görmüş olduk. Emily ayağa kalktığı gibi Sophie'nin boğazından tutup duvara yapıştırdı. Sophie çırpınırken Emily hemen elini çekti.
"Ö-özür dilerim. Beni böyle uyandırmamalısın." dedi ve esnedi.
" Ne yapıyorsunuz?" saatine baktı. Evet kolunda saatle uyuyordu." Saat sabah beşte."
Sophie öksürmeyi bıraktı ve derin bir nefes aldı.
" Hazırlanmak için sadece yarım saatiniz var. Sabah sporuna çıkıyoruz." dedi. Ona baktım. Siyah bir tayt ve üstüne mor bir T - shirt giymişti. Sam'e baktım. Siyah bir tayt, siyah bir T - shirt ve siyah bir ayakkabı. Ona baktığımı fark edince 'ne var? ' anlamında başını salladı. Omuz silktim. Sophie Sam'i de sürükleyerek odadan çıktı.*
Hazırdım. Üstten salaş gri bir T - shirt, alttan siyah tayt ve belimede -süs olsun diye- siyah ve kırmızı renkte bir gömlek. Emily'e baktığımda o da hazırdı. Diz kapağında biten gri bir tayt ve üstünde pembe bir T - shirt.
Aşağıdan bağırışlar geliyordu. Biraz daha dikkatle dinleyip Sam ve David olduğuna kanaat getirdikten sonra odadan çıktık." Siz dışarı böyle dışarı mı çıkacaksınız?!?!"
"Sana ne!! İstediğimiz şekilde çıkarız! "
" Yaa! Öyle mi?"
"Öyle! "
" Tamam, benden günah gitti."
Dedikten sonra hemen Sam'i sırtın aldı. Önüne geçip onu durdurdum.
" İndir."
Tek kaşını kaldırdı. Sanki 'beni sen mi durduracaksın' der gibiydi. " David saçmalama ve Sam'i indir."
James'in söylediği cümleden sonra David Sam'ı bıraktı. Ve mutfağa gitti. Ben dediğimde değil de James istediğinde bırakıyordu. Ben kimim ki? Sahi, ben kimim? James'e baktım. Kafasını iki yana salladı. Bu aralar hep kafa hareketleriyle anlatıyorduk birbirimize. Bu onun 'ne var? ' değişiydi.
" Bize ne zaman güçlerimizi söylemeyi düşünüyorsun? Sonuçta Cody de bizden biri artık, söylememen için bir neden yok."
Önce kaşlarını çattı sonra kafasını salladı. Ben onu mu inceliyorum? Yok canım ne inceliycem.
" Yarın akşam herkesi toplayın."Mutfaktan kırılma sesi gelince, hiç gecikmeden David'in sesi duyuldu. " Emily! !!"
Emily oflayarak mutfağa gitti. Cody de bu arada merdivenlerden indi. Herkese günaydın deyince gözleri Emily'i aradı ama bulamayınca omuz silkip odasına geri çıktı. Emily de bu arada mutfaktan çıktı. Arkadaş bu nasıl şans yaa!?! Emily gülüşünü engellemek için dudaklarını birbirine bastırdı. David'in de yüzünde alaycı bir gülüş vardı. Bu tek kaşımı kaldırmama neden olsada omuz silktim -mimik kraliçesi-
" Cody uyanmadı mı?" dedi Emily.
" Uyandı ama geri uyudu." Sam'in dediğiyle herkes ona döndü. Kıkırtılarla dışarı çıktık.*
Tam 1 saat 46 dakikadır Sophie'nin gazabından kurtulmaya çalışıyorduk. Hayır spor yapmayan biri değildim. Dövüş konusunda iyiydim. Ama koşmaya üşenirdim.
" Sophie, eğer... mola vermezsen... ciğerlerim patlamadan önce...
kollarını koparıp köpeklere... ayaklarını söküp balıklara...
Vücudunu da... köpekbalıklarına yem ederim!"
Sam'in kurduğu cümleyle Sophie durdu. Gerçekten? Bu cümleye kandı mı?
" Buralarda dayımın bir evi vardı. Gelin size orayı göstereyim." dedi Emily nefes nefese. Hepimiz onaylayınca uzak olmayan bir köşke kadar yürüdük. Burası... filmlerdeki perili köşklere beziyordu.
" Hadi, gelin." Emily'nin yüzünde sinsi bir gülüş vardı. Bu işte bir bit yeniği vardı.
İçerisi zifiri karanlıktı. Asil oldukları belli insanların tabloları asılıydı. Kapı birden kapanınca hepimiz sıçradık. "E-emily senin da-dayına ne oldu?" Bizim kızlar -bende dahil- titriyorduk. Emily omuz silkti." Öldürüldü. "
Hepimiz gözlerimizi açarak Emily'e baktık. " Ya burası periliyse."
" Saçmalama Sophie."
" Bunca şey gördük Sam. Bu evin perili olması o kadar da garip değil. "
Şamdanlar yanınca kitlendik. Sophie çığlık atarken ben ve Sam deprem varmış gibi titriyorduk. Emily ise... Emily? Emily!
" Emily! !!!!! Emily nere - " sözümü bitirmeden bir çığlık koptu. Hepimiz koridora doğru koşmaya başladık. Hem koşuyor hem odalara bakıyorduk. Sam "Emily! " diye bağırdığında Sophie ve ben mutfak olduğunu tahmin ettiğim yere koştuk. Emily yerde sanki nefes alamıyor gibi kıvranıyordu. Sam ise onu sarsıyor arada bir küfür ediyordu. Emily kıvranmayı kestiğinde Sophie "Emily... " diye fısıldadı. Erkek kahkahası duyduğumuzda Sam ayağa kalktı ve kaşlarını çatarak etrafa baktı. " Çok güzel efektler yaptığımızı biliyorum, ama Emily ,oscarlık oyuncusun."