26. bölüm

417 31 0
                                    

Medyada David...

David'in AĞZINDAN

KIZLAR ÇIKTIKTAN 1 DAKİKA SONRA...

'' Evet! Grup olarak ilk operasyonmuzu yapmakta bulunuyoruz.''

''Siz bu çocukluktan ne zaman vaz geçeceksiniz.'' deyip göz devirdi bizim bunak.

''Abicim, bak herşey ayarlandı. Emily de kabul etti. Hadi çok eğlenceli olacak.''

James bize gözlerini devirerek baktı. Ve yine ''Narren*'' diye mırıldandı. bunu o kadar çok söylüyordu ki. Aptal!

''Yein ederim sizin içinize kadın ruhu girmiş! Bu ne yau! Dır dır! Tamam, tamam yapacağım.''

Telelfon titrediğinde herkes telefona baktı.

Kimden: Emily

Köşke gelmek üzereyiz.

İstemsizce sırıttım.

*

Köşke geldiğimizde kızlarda yeni gelmişti. Onlar içeri girdiklerinde bizde arkalarından kapıyı kapatıp kilitledik. Biliyorum, çok klişe ama kızların korktuğuna kalıbımı basardım. Arkadan dolaşıp bodruma giden boruyu bulduk. Demir parmakları görünce, James göz devirip parmaklıkları tek hamlede söktü. Bizde hemen bodruma indik. Hemen Emily'i aradım. telefonu meşgule atınca hepimiz yavaş yavaş yukarı çıktık.

Sam'in çığlığını duymamla gülümsedim. Hızımı arttırarak yukarı çıktım. Kapıdan baktığımda Emily yerde yatıyordu. Sopie " Emily..." diye fısıldadı. Ally deseniz kitlenmiş durumdaydı. Sam yerde, Emiy'nin yanındaydı.

"Çok iyi rol yaptığımı biliyorum ama, Emily, oscarlık oyuncusun." deyince Sam ayağa kalktı. Birkaç saniye etrafına baktı, sonra beni fark etti. Önce dişlerini birbirine bastırdı. Sonra koşarak üstüme atladı.
" Seni lanet olasıca hayvan! Ne kadar korktuğumuzdan haberin var mı? !? Senin bir şakan yüzünden altımıza sıçtık! Aptal herif! "

Bir yandan vuruyor bir yandan sövüyordu. Ama ben hala gülüyordum.

" Aptal! Gülmesene! Emily'i gerçekten kaybettiğimi sandım. O öldü sandım. "

Sonlara doğru sesi kısılmıştı. Kafasını yere eğdi. Kaşlarımı çattım. Burnunu çektiğimde kaşlarımı kaldırdım. Ne yani? Ağlıyor muydu? Bu sadece ... şakaydı.
" Sam... be özü-" sözümü bitirmeden yukardaki odalara doğru koştu. Ben sadece arkasından baktım. Önüme döndüğümde Sophie alayla bana baktı.
"Ben olsam yıktıklarımı yeniden düzeltirim." dedi ve merdivenleri gösterdi.

Hemen merdivenlerden çıktım. Burayı bilmiyordu. Ben de öyle. Ama odaları teker teker aramaya başladım. Sonunda önünden hıçkırık gelen odanın önünde durdum. Tabi ki de buradaydı. Yavaşça kapıyı açtım. Gördüğum manzara, kendini yatak başlığına dayamış, dizlerini kendine çekmiş ve kafasını dizlerine gömmüş bir Sam'di. Yavaşça ona ilerledim. Ahşapların çıkardığı sesten dolayı kafasını kaldırdı. Kaldırdığı gibi geri indirdi.
"Defol! Beni böyle görmenizi istemiyorum!"

Onu dinlemeyip yanına oturdum.
"Sam be-ben gerçekten çok özür dilerim. Sadece..." Kafamı yere eğdim.
"Sadece ne? Sadece intikam mı almak istedin?!?"
Kafasını hala kaldırmamıştı. Ama hala sinirli olduğu ses tonundan belliydi.
" Ben. Bu kadar tepki vereceğini bilmiyordum. Bilseydim. Asla ama asla yapmazdım."
Kafasını kaldırdı ve alayla güldü. Gözleri kıpkırmızıydı. Burnu ve kulakları da öyle. Şu an gülmemem için hiçbir sebep yoktu ama içimden gülmek gelmiyordu.

" Biliyor musun? Ben hayatım boyunca ilk defa gerçekten sevebileceğim arkadaşlar buldum. Gerçekten güvenebileceğim. Daha önce hiç 'arkadaş' kavramında arkadaşım olmamıştı. Emily, Ally, James, Cody ve sen. Ben kaybetmenin ne demek olduğunu biliyorum. Çok acıdır. Sizin şaka dediğiniz şeye beni o kadar endişelendirdi ki. Emily'i kaybettim sandım. "

Ağlaması şiddetlenince onu kendime çekip sarıldım. O da çok geçmeden kollarını bana sardı. Kafasını omuzuma koydu.

Kaç dakika orada, öyle kaldık bilmiyorum ama Sam'in düzenli nefes alış verişinden uyuduğunu anladım. Yavaşça onu yatağa yatırdım ve alnına bir öpücük kondurdum. Dışarı çıkıp, sessizce kapıyı kapattım.

" Yarım saat sonra gidiyoruz."

Arkamı dönmeden James'i onayladım. Aşağıda Sophie ve Ally kahve içiyordu. Cody ve Emily hararetli hararetli bir şey konuşuyordu.

" Gerçekten özür dilerim."
Sophie elini 'önemli değil' anlamında salladı. Ally kafasıyla onayladı.
"Ben de gerçekten özür dilerim. "
Emily'i de aynı şekilde geçiştirdiler. James elini masumum gibi kaldırdı.
" Benim özür dilemiyorum. Bu parasiten* beni buraya sürükledi."

" Ve sende geldin." diye mırıldandı Ally.

" Evet. Geldim."

Birkaç dakika sonra James oturduğu sandalyeden kalktı.
Üstünü düzeltti.
" David sen Sam'i uyandır. Bizde arabadayız."
Başımla onaylayıp merdivenlerden yukarı çıktım.
Kapıyı açtığımda Sam bir şey sayıklıyordu. Alnında boncuk boncuk terler oluşmuştu." Anne."
Hemen yatağın yanına doğru gittim.
"Sam. Sam uyan." Sarsmam bir şey değiştirmedi.
" Biri annemi kurtarsın."

" Sam! Uyan bu sadece bir kabus! Sam!"

" Anne!" diye bağırdı ama gözlerini açmıştı. Sık nefes alıyordu. Ellerini saçlarına daldırdı. Birkaç saniye gözlerini kapatıp nefesini düzene soktu. Sonra ayağa kalktı. "Gidelim."
Tam kapıya ilerleyecekti kolundan tutup durdurdum.

" İyi misin? "

"İyi olmam için sebep yok, ama iyi olmamam için de bir sebep yok yani ortası gibi bişey. " deyip gülerek omzuma yumruk vurdu. Sonra merdivenlerden aşağı inmeye başladı.
Güçlüydü. Gerçekten güçlüydü...

Nirren : Almanca aptallar

Parasiten : Almanca asalaklar

Not: Yazarınız Fransızca öğreniyor ama Almanca da seviyor. Buradan Fransızca Hocam Madame Fatameh'e sevgilerimle...

SeçilmişlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin