David'e herşeyi anlamıştım. Sam'la aynı tepkiyi göstermişti (sövmüştü). Şu anda da kapı çalıyordu. Hemen hırkamı giyip kapıyı açmaya gittim. Açtığımda karşıma sarışın bir kadın çıktı. Kadın 20'li yaşlardaydı. James'in arkamda olduğunu fark etmemiştim o yüzden konuşunca irkildim. " Burada ne arıyorsun?" James' i tanımasam kızı öldürecek sanırdım. O nasıl sesti öyle. "Lütfen bir dinle beni buraya Prof. Land gönderdi. Siz-" James kızın sözünü kesti. " Sana neden güvenelim?!?" James' in ilk kez bağırdığını görüyordum. Kız hızla giydiği uzun kollu T-shirt'ün kollarından birini yukarı kaldırdı. Bileğinden yukarı doğru giden kırmızı gül vardı. "Çünkü ben onlardan değilim!"dedi kız hiddetle. James bir güle bir kıza bakıp "Hemen içeri geç." James kızı kolundan tutup salona sürüklerken bana döndü, ve" Hemen diğerlerini salona çağır!" Hemen merdivenlerden geçince bizim odaya girdim. Şansa Sam da Sophie de Emily de bizim odadaydı. " Hemen aşağıya salona gidin. Sam David'i alıp aşağıya in." Sam oflayarak David'in odasına gitti. " Aşağıya in gerizekalı!" Sam hayatımda gördüğüm en kibar kızdı.
Sonunda herkes salondaydı. Kapıdaki kızda en baş köşede oturuyordu. " Bu Elisabeth. " dedi kızı göstererek. " Bundan sonra Prof. Land'ın gönderdiği mesajları o getirecek." Tam ağzımı açıp soru soracaktım ki "Sen sormadan ben cevaplayım ben istediğim zaman istediğim yerde olabilirim. " Bunu ben söylemeden bilmesi biraz etkileyiciydi ama bir anda ortadan kayboluşu daha etkileyiciydi. Sesi merdienden gelince James dışında herkesin kafası merdivene döndü. Bu çocuğu anlayamıyorum...
