36. Bölüm

324 30 1
                                    

Sam'in Ağzından...

Çipsleri tabağa koyduktan kolaları hazırlamaya koyuldum.

Aptallar! David'in benden hoşlandığını sanıyorlardı. O ayaklı kütük kimseyi sevemezdi. Ally sürekli 'seni kıskanıyor' diye başımın etini yiyordu. Ama bilmediği şey gerçekten seven insan kıskanırdı. David de o duygu bulunmadığına göre yaptığı şey kıskançlık değildi.

Aşk ve hoşlanmak kavramı dünyanın en saçma şeylerinden sadece ikisi. Bir insan hiç kimseyi kendinden fazla sevemezdi. Bana böyle öğretilmişti. Hem de en kötü öğretmenler tarafından.

Sevmek. İşte orada duracaksın! Sevgi ve şefkat bu dünyada ki en güçlü duygulardır. Sonra sırasıyla nefret ve kin gelir.

Amcam hep yengeme aşık olduğunu söylerdi. Aslında bu aşk değildi. Sadece sevgiydi.

Ensemde hissettiğim nefesle bulduğum ilk şeyle arkama döndüm. O kişinin David olduğunu ve aldığım şeyin de kaşık olduğunu fark ettiğimde küçük bir kahkaha patlattım. Kaşıkla ben kendimi serçeden bile koruyamazdım.

"Beni onunla mı öldüreceksin?" dedi alayla ve kaşığı gösterdi.

"İstediğinde çatala dönüşenlerden bu." deyip kaşığı lavaboya attım. Önüme dönmemle David'in burnuna çarpmam bir oldu.

"Ne-ne yapıyorsun? " Ben az önce kekeledim mi? Ben? Sam Elenora? Kekeledim?

"Ne buluyorsun şu Nick'te anlamıyorum." Nefesi dudaklarıma deyince yutkundum. Bu neydi böyle?

"Ku-kuzenim baya yakışıklıdır. Ama o ukala ile asla çıkmam."

Özür dilerim Ally ve Emily ama dürüstlük önce gelir, değil mi?

"Kuzenin mi?" Şaşırmıştı ama yerinden de oynamamıştı. Şaşkınlık ifadesi gidip yerine bir sırıtış geldi.

"Kimin fikri dur tahmin edeyim?
Mmm... Ally'nin değil mi?"

Dudaklarımı büzüp başımı salladım. Gözleri dudaklarıma kayınca yanlış yaptığımı anladım.

"James ve Ally çok kurnazlar." dedim.

"Evet" dedi ama gözleri hala dudaklarımdaydı.

"Nick senin kuzenin ve ben kıskanamam için bir plan kurdunuz, öyle mi?"

Başımı sallamakla yetindim. Neden ağzımı açamadığımı anlamıyordum. Derin bir nefes aldı
"Sam ben... senden gerçekten hoşlanıyorum."

Gözlerimi pörtleterek ona baktım. Biraz önce David bana benden hoşlandığını söylemişti.
Peki ya ben? Ona karşı bir şey hissediyor muydum? Galiba.

"David... ben" ilk kez bir erkeğin karşısında başımı eğmiştim. Babama bile baş kaldıran ben şimdi bir erkeğin önünde boyun eğiyordum. Bir süre sonra David'in ellerini çenemde, dudaklarını dudaklarımda hissedince ikinci şaşkınlığı yaşadım. Çok geçmeden bende karşılık verince bundan cesaret alırcarsına beni bangoya oturtup ellerini iki yanıma koydu.

Nefes almak için ayrıldığımızda gözüm kapıda gördüğüm kişiye kayınca küçük bir kahkaha attım ve bangodan aşağı atladım. Mutfak kapısına gittim. Koridorda kimse yoktu. David'e döndüğümde o da görmüş olacak ki gülüyordu.

"Ally kurnaz ve oldukça meraklı galiba" dedi gülerken.

Cipsi ve kolaları bir tepsiye koydum ve mutfaktan çıktım. Yanıma gelip cipsten bir tane aldı.

"Ellerim dolu olmasa sana gösterirdim" dedim sahte bir kızgınlıkla. Ellerini ben masumum der gibi kaldırdı.

"Sadece bir tane aldım." dedi sesini incelterek.

Eskisi gini olmak güzeldi.

Andy'nin Ağzından...

"Bunlar cidden aptal! Birbirlerine manevi yönden bağlanıyorlar. Bu da bizim için bir avantaj!" deyip kahkaha attı Kara Ruh. Bu gün gerçekten mutluydu. Seçilmişler'den kızıl kafa ve diğeri sevgili olmuştu. Bu da onları birbirine bağlıyordu.

Olivia'ya baktım. Üzgündü. Eğer babasına sevgili olduğumuzu söylersek Kara Ruh deliye dönerdi. Hiçbirimizde duygusal bir bağ olmasını istemiyordu. Seçilmişler birbirine gerçekten çok güçlü bir bağla bağlıydı ama bu onların dezavantajıydı.

"Alex sen şu kızıla bir ders versene."

Alex hiç düşünmeden kabul etmişti.

Soura...

Sara...
"O pisliği kendi kanında boğarım. Savaşa iki ay kala Sam'i yaralarsa... Ahh! Bu kalleşlik!" Jessica tam iki buçuk saattir bağırıyordu. Bizde dışarıdaki savaşın habercisi siyah bulutlara bakıyorduk. Hayvanlar Doğuya gitmişti bile. Soura da kendini savaş için hazırlıyordu. Andrew bir kaç şey yapmıştı ama işe yaramamıştı.

Jessica duvarı yumruklamayı bırakmıştı.
"Jessica, endişelenmene gerek yok. Sam kendini koruyabilir. Alex'ten daha tecrübeli. " Kate Jessica'yı sakinleştirmek için ağzını yoruyordu.

Bir kez daha gözlerimi kapayıp Ally'e ulaşmaya çalıştım. Ama o büyü hala üstündeydi. Sinirle ayağa kalkıp Andrew'ın odasına gittim. Kapıyı yumruklamaya başladım. Çok geçmeden kapıyı uyukusuzluktan gözlerinin altında torbalar olan Andrew açtı. Esneyip eliyle saçlarını karıştırdı.
"Bir sorun mu var?"

"Ally'nin üstündeki büyüyü çözer misin?" Kafasını tamam anlamında salladı. Bu onun için kolay bir işti. Ally istemediği için bu büyüyü çözdürmemiştim ama bu yaptığı çocukluktu.

Andrew kısa zamanda geri döndü ve bana içmem için pembe bir şey getirdi. Tereddüt etmeden fondipledim. Bunun tadı cidden iğrençti. Andrew yüzümü buruşturduğumda alayla güldü.

"Özür dilerim prenses ama işlerim var." Kapıyı çarparak kapattığında görmediğini bilsemde dil çıkardım. Savaş yaklaşıyor biz ne yapıyoruz. Doğru ya!

Hemen derin bir nefes aldım ve gözlerimi kapatıp kelimeleri zihnimde canlandırdım.

Savaşa iki ay...



SeçilmişlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin