Medyada Andy ve Ally...
Olayın üzerinden iki ay geçmişti. Artık beni James çalıştırmaya başlamıştı. Ve aramız iyileşmişti. Sara bana ulaşmak istemişti. Ama James sayesinde bana ulaşması artık imkansızdı. Tabi biraz Cody'nin de yardımı olabilir. Hem saçlarımı da kesmiştim. Emily ve Cody sevgili olmuştu. Sam bunu öğrendiği gün eve biralarla gelip 'sap olanlara içelim' temalı bir parti yapmıştı.
"Hadi ama biraz daha odaklan. Bu son dersimiz. Ve lütfen şu kurşunu gelceğe götür mısın?" Kafamı salladım. Yapabilirdim. Derin bir nefes alıp kurşunu avucuma aldım elimi yukarı kaldırdım. Gözlerimi kapattım.
Sophie'yi kaybedeli kaç gün olmuştu? Herkes evde bunun konusu açılmaması üzerine yemin bile etmişti. Özellikle Sam. Bize fark ettirmeden acıyı içinde yaşıyordu. David de onu yalnız bırakmamış, destek olmuştu.
"Ally dikkatini kurşuna ver!"
Oflayıp kurşunu yere attım.
"Olmuyor yapamıyorum ve bu sinir bozucu! "
James yanıma gelip kolumu tuttu.
"Biraz kendine güven. " dedi sakin bir ses tonuyla."Evet bebeğim! Biz sana güveniyoruz!" Sam'in sesini duyunca kahkahama engel olamadım. Onlara baktığımda Sam koşarak üstüme atıldı.
"Hadi ama! Küçük bir kurşun! Yapabi- Aaa! Kurtarın beni!" David'e teşekkür bakışlarımı atarken James'in elinden yardım alarak ayağa kalktım. Yine aynı şeyleri yaparak konsantre oldum. Gücün yavaş yavaş değilde, bir anda kurşuna aktığını düşündüm.
"Aaaa! Başaracağını biliyordum!!!!" diye sırtıma atladı Sam. Bu kızın bizim sırtımızla bir sorunu vardı.
"Sam in kızın sırtından!" Emily, beni kurtarmak için Sam'i çekince üçümüzde yere kapaklandık.Sahne aynen şöyleydi:
Emily en altta, Sam onun üstünde, bende Sam'in üstündeydim. % 70 bir ihtimalle Emily ölmüştü."Kaburgalarım!!!"
"Belim!!"
"Benim hiç bir yerime hiçbir şey olmadı. " deyip ayağa kalktım. Sam homurdanarak ayağa kalktı.
"Vicdanı sızlayan arkadaşınızı kaldırın." Sesin geldiği yere baktık. Kadın duvara yaslanmış tırnaklarını törpülüyordu. Bir kot şort ve siyah bir T-shirt giymişti. Saçları kırmızıydı.Bize bir bakış atıp törpüsünü yere attı. Tam önümüzde durdu. "Sara'yı kızdırdınız. "
James, Emily ve Sam birbirlerine baktılar. Bu kadın üçünden birinin Seçilmiş'iydi. Kadının görünüşüne bakılırsa bu Sam'den önceki Seçilmiş'ti.
"Andrew bir büyü buldu. Bu sizden öncekileri bir saat boyunca bu dünyaya gelebileceğiz. Neden bir saat? Çünkü biz bu dünyaya ait değiliz. Neden bu kadar uğraşıyoruz? Çünkü siz son Seçilmişler'siniz ve kaybetmeye hiç niyetimiz yok."
Uzun konuşmasını sert bir dille söylemişti. Artık eminimdim. Bu Sam'den önceki Seçilmiş'ti.
"Her gün biriniz çalıştırılacaksınız. Bugün Pazar. Bugün dinlenmeniz iyi olur." deyip yok oldu.
"Şimdi bizi onlar mı çalıştıracak?" Herkes kafasını sallayıp evet dediğinde oflayarak arkamı döndüm.
"Nereye?" diye bağırdı Emily. Arkamı dönmeye üşenerek
"Cehemnemin dibine!" dedim.O pis yalancı beni çalıştıramazdı. Tamam bana babalık rolünü alan bir adam getirmişti. Babamdan daha iyiydi. Belki gerçek babam beni bile bilmiyordur, ki büyük ihtimalle öyleydi.
Kızının varlığını bile bilmeyen bir baba, kocasını evliliğin ikinci ayında aldatan bir anne, acayip güçleri olan ve birbirini öldürmeye çalışan iki kardeş. Evet. Biz dünyanın en iyi(!) ailesiyiz. Acaba annem hiç pişman olmuşmuydu? Cevap hayır. Peki gerçek olmayan babamın cenazesinde ağlamış mıydı? Cevap hayır. Peki babamdan sonra kalan paralarını çatır çatır harcamış mıydı? Cevap kesinlikle.
Sonunda geleceğim yere vardığımda kestiğim tel çitlerden geçip o güzel nehre gelmiştim. Bu nehri seviyordum. Neden kapatıldığı hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Küçük tepeciğe oturup nehri seyretmeye başladım. Burası... tek kelimeyle inanılmazdı. Ormanın içinde bir nehirdi. Ay ışığında yakalarsanız çok daha güzel olurdu.
"Burayı sevdim." Arkamdan gelen tanıdık sesle yerimden kalkıp arkamı döndüm.
"Burada ne işin var?" dedim her an saldıracakmış gibi bir sesle.
"Bugün sana saldırmam. Gerçekten bugün ne olduğunu unuttun mu?" dedi titreyen sesiyle. Bugün...
"İyi ki doğdun. " Sesim kısık çıkmıştı. Nadiren gördüğüm samimi gülümsemesini yapıp tepeciğe oturdu.
"Kimse hatırlamadı. Bir tek sen." deyip güldü. Bu buruk bir gülüştü. Yanına oturup beline sarıldım.
"O zaman bugünlük düşman olmayalım." Andy gülümseyip beni daha sıkı sardı. Bir an ondan ayrıldım.
"Pasta kestin mi ?!?" diye bağırdım. Kulağını tutup kafasını hayır anlamında salladı. Cody'den bir büyü öğrenmiştim. Bu büyü ile yiyecek yapabiliyorduk.
Hemen ellerimi öne uzatıp Andy'nin en sevdiği çikolatalı pastayı hayal ettim. Gözlerimi açtığımda önümde tam hayal ettiğim gibi bir pasta vardı.***
Güzel bir gündü. Ve saat 23:30' du. Ve benim gözlerim kapanmaya başlamıştı. Andy'e daha fazla sarılarak kendimi uykunun kollarına bıraktım.
James'in Ağzından...
Ally tam beş saattir ortalarda yoktu. Herkes onun gelmesini bekliyordu. Sonunda kapı çalındığında hepimiz birden kapıya koştuk. Onun için endişeliydik. Biz onun... arkadaşlarıydık
Kapıyı açtığımızda karşımızda Ally'nin kardeşi vardı. Onun burada ne işi vardı. Tam ona ne olduğunu soracaktım ki Sam koluma dokunup Andy'nin kucağındaki Ally'i gösterdi. Göğsü inip kalkıyordu. Bu iyi bir şeydi.
Andy hiç birimizi umursamadan Ally'i odasına götürdü. Biz de arkasından. Andy Ally'i yavaşça yatağına koydu ve başının üstüne ufak bir öpücük kondurdu. Bir anda neden bu kadar değerli olmuştu kız kardeşi?
Andy dışarı çıkar çıkmaz yolunu kestim. "Ne oldu? Ne yaptın ona?"Beni takmadan suratıma baktı. Bir süre sonra "Saat kaç?" dedi. Sam "Saat 23:56! Ne yapacaksın saati! Cevap versene!" Sam'in bağırdığımdan olsa gerek Ally aşayıya indi.
"Bağırmayın" dedi uykulu sesiyle. Sonra gözleri Andy'e kaydı.
"Saat kaç?" Neden bu soruyu soruyorlardı bilmiyordum.
Sam yine oflayarak "23:56" dedi ama sesi bu sefer bıkkın çıkmıştı.
Ally hiç bir şey demeden Andy'e sarıldı. Şu an içimdeki öfke Andy'nin kafasını patlatabilecek güçteydi. Uzun(!) bir sarılmanın ardından Ally ondan ayrılıp el salladı. Andy ona kafasını sallayıp "Görüşürüz. " dedi.Ben ise içimden 'yaa görüşürsün (!)' diye geçirip odama gittim.
Ne yani beş saat boyunca Andy ile miydi? Ve Andy ona hiç bir şey yapmamıştı. Kara Ruh yine bir işler çeviyor ama ne?
Sabah ilk işim Ally'i sorguya çekmekti.Andy hakkında gerçeği Ally'e söylediğimde sanki kahvaltıda ne yediğini söylermişim gibi sakin ve umursamazdı. Onun en sevdiğim hali ise bir şeyi başardığı zaman delirip çılgınca gülmesiydi. O zaman o kadar... güzel oluyordu ki. Bir de şaşırdığı zaman burnu yukarıya kalkıyordu. Aslında ağlamadığı taktirde Ally her şekilde güzeldi.
![](https://img.wattpad.com/cover/34339408-288-k311864.jpg)