28. bölüm

418 33 0
                                    

Hızlıca merdivenlerden çıktım ve James'in odasına girdim. James biraz önce çıkmıştı. Bende fırsattan istifade almanca bir sözlük bulup James'in kitaplarını karıştıracaktım.

Kütüphane bölümüne gidip göz gezdirmeye başladım. En son bordo, üstünde zeitprotokoll yazan bir kitap seçtim. Hemen sözlüğe baktım. Zaman Günlüğü. Garip. Okumaya başladım.
(Arkadaşlar türkçelerini yazmak mecburiyetindeyim)

Seçilmişlerin en güçlü ama maalesef en şanssızlarıdır. Zaman konusunda Seçilmiş olan kişi beş lanetten birine tutulur. Ve bu her Zaman Seçilmişinde vardır.

1. Fiziksel lanet

2. Duygusal lanet

3. İşkence

4. Yalnızlık

5. Ölüm

Ne yani? Bendede bu lanetlerden mi vardı? Varsa ki yüzde doksan bir ihtimal var, hangisi? Ben bunları düşünürken elimdeki kitap gitti. Kafamı kaldırdığımda James bana tek kaşını kaldırmış bir şekilde bakıyordu.

" Bakıyorum da bu aralar benim odama sık gelmeye başladın."

Ha- hayır sadece - "

" Sadece 'elindeki kitaba bektı' kendin ve gücün hakkında bilgi ediniyorsun."

" Evet." dedim nefesimi dışarı vererek. Gülümsedi ve kitabı kapattı.

" Fiziksel lanet en az acı veren lanettir. Üstünde hiçbir yara gözükmemesine rağmen sanki içinden bir şey kopuyormuş gibi hissedersin. Duygusal olan biraz daha fazla acı verir. Ailenden, sevdiğin birinden ya da bir şeyden çıkarır lanet acısını. Bu seni duygusal yönden çökertir. İşkence birinci lanete çok benzer ama bu sefer yaraları görebilirsin böylece gözlerin ne kadar acı çektiğini hisseder. Yalnızlık, insanlar senin için ölse bile senin ona güven beslemeyip, kendini kendi kabuğuna çekip kendini insanlardan soyutlamandır. Sonunda delirip ölürsün. Sonuncusuda, ölüm. Ölümde 30 Mayıs ta Seçilmişler toplanıp bir tarih belirler, ve bu tarihte sen ölmek zorundasın. Eğer 30 Mayıs ta toplanmazlarsa dakikası dakikasına ölürsün. "

Ama bugün 19 Haziran dı. Yani ölüm değil. Derince bir nefes aldım. Güldü ve başını aşağı yukarı salladı.

" Evet ölüm ya da işkence değilsin. Yalnızlıkta çekmiyorsun. Bildiğim kadarıyla duygusal açıdan kimseye değer vermiyorsun. Değil mi? "

"Bizimkilere değer veriyorum. " dedim endişeyle.

" Onlara dokunamazlar. Peki fiziksel açıdan ?"

" Hayır. "

Ellerini saçlarına daldırdı ve derin bir nefes aldı.

Ally...

Kafamı iki yana salladım. Yine mi?

James'in Ağzından...

Kafamı yerden kaldırıp gözlerine baktım.

"Lanet olsun! "

Hemen Ally'i kucağıma aldım ve odadan çıktım. Hemen salona inip yavaşça koltuğa bıraktım.

" Emily!" diye bağırdım. "Aptal, aptal Sara."

Emily hemen merdivenlerden inip yanıma geldi. Arkasından Sam, David, Sophie ve Cody.

" Bu da ne böyle! Kızın gözleri mor!"

" İçindede siyah çizgiler var."

" Saat." dedi mırıldandı Emily endişeyle.

Ally'nin Ağzından...

Yine çikolata kahvesi saçlar, yine mavi ve yeşil karışımı gözler, yine Tanrıçayla yarışacak bir gülüş ve benim için yine çok kötü bir baş ağrısı.

Ally, artık gücünü öğrenmişsinizdir.

Evet anlamında başımı salladım ama bu başımın dönmesini sağlamıştı.

Senden James'e bir şey söylemeni isteyceğim.

Daha bir şey söyleyemeden devam etti.

Seni ben çalıştırmak istiyorum.

Şaşırmamıştım. Tabi ki de kendisi öğretmek isteyebilirdi. Ama şaşırsığım kısım, madem bu kadar kolaydı böyle beni buraya getirmek, benimle konuşmak, neden şaşırmışlardı diğerleri?

Kolay olduğunu hiç bir zaman söylemedim. Şimdi seni geri gönderiyorum. James'le konuşmayı unutma.

Gülümsedi. Yine ve yine şu lanet baş ağrısı.

*

Uyandığımda Emily ve James bana endişeli gözlerle bakıyordu. Diğerleri ise merakla bakıyordu. Gözlerimi James'e çevirdim. Direk konuya girmek en iyiyisiydi.

" Sara beni güçlerim için çalıştırabilir mi?"

SeçilmişlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin