"O zamanlar, insanların neden bizim müziğimizi dinlediğinden gerçekten emin değildim."-
RM ve diğer BTS üyelerinin yaşadığı endişeler, THE MOST BEAUTIFUL MOMENT IN LIFE serisini bir araya getiren şeydi aslında. THE MOST BEAUTIFUL MOMENT IN LIFE PT.1'i yaparken yaşadıkları şey, kendilerini kanıtlamaya çalışan gençlerin büyüyen sancılarıysa, THE MOST BEAUTIFUL MOMENT IN LIFE PT.2'de dünya onları izlerken kafa kafaya yüzleşiyorlardı. Bu başarı ve zorluğun ortasında, üyeler kendileri hakkında yeni düşüncelere ve deneyimlere sahip oluyorlardı.
THE MOST BEAUTIFUL MOMENT IN LIFE PT.2'nin 'Ma City'si üzerinde çalışırken, j-hope kendisi ve toplum arasındaki ilişkiye gözlerini açmaya başladı. 'Ma City' de memleketi Gwangju'yu anlatıyordu ve şu sözleri yazdı:
Herkes 062-518'i tuşlasın.
'62', Gwangju'nun alan kodudur ve "518", 1980'deki 18 Mayıs Gwangju Demokratikleşme Hareketi'ni ifade eder. Hala internette 18 Mayıs Gwangju Demokratikleşme Hareketi'ni karalayan ve bölgeciliği destekleyenler olsa da, j-hope memleketiyle gurur duyuyor. Doğduğu yerin tarihini inceleyerek kendisi hakkında şunları düşünebiliyordu:
"Bölgeselcilik* hakkında pek bir şey bilmiyordum. Öncelikle bende bölgeselcilik duygusu yoktu...Ancak Seul'e geldiğimde böyle bir şeyin var olduğunu anladım ve ilk kez hissettim. 'Bu ne? Bu duygu nedir? Doğduğum yer hakkında neden böyle şeyler duymak zorundayım, neden böyle hissetmek zorundayım?' Bu yüzden tarihe baktım, dürüst olmak gerekirse hala o kadar da çok şey bilmiyorum ama o zamanlar çok şey öğrendim. Öğrenirken bunu işimde nasıl ifade edebilirim diye düşündüm. Ama çok ilginçti. Birdenbire ilk kez 'Vay canına, hikayemi anlatmak ve duygularımı müziğe dökmek işte böyle hissettiriyormuş.' diye düşündüm."
İç gözlem, j-hope'un bir sanatçı olarak gelişmesi için bir fırsat haline geldi:
"O dönemde 'Ben kimdim? Nasıl bir insandım?' <soruları> beynimin yarısından fazlasını işgal etti. 'I NEED U' koreografisi geçmişte yaptığım tarzlardan çok farklı olduğu için sık sık daha önce ne tür bir dans yaptığımı merak ederdim. Böylece 'Hope On The Street'e başladım. Pratik stüdyosunda ayna karşısında dans etmek, benim için bir kez daha kendimi düşünme zamanı oldu."
'Hope On The Street', düzensiz <gelen> YouTube videolarının yanı sıra V Live'da ara sıra yapılan canlı yayınlardan oluşuyordu ve j-hope'u dans pratiği yaparken gösteriyordu. Hayranlarıyla dans yoluyla iletişim kurması için bir fırsattı. Kendi kendini yöneten kaygılar, eserine ilişkin yeni bir anlayışa dönüştü ve bir başka deney daha mümkün oldu. j-hope anlatıyor:
"Benim için DARK&WILD'dan beri sanki... Albümde sesimi duyabiliyordum. Ve bu yüzden çabucak kendi yerimi oluşturmak istediğim için, kendimi geliştirmek için gerçekten güçlü bir arzum olduğunu düşünüyorum."
Jimin için de DARK&WILD'dan sonra ortaya çıkan olaylarla ilgili endişeler ve çabalar, THE MOST BEAUTIFUL MOMENT IN LIFE serisinden sonra meyvelerini vermeye başladı. Şöyle anlatıyor:
"Bir şeyi belirli bir şekilde ve belirli bir vücut şeklinde ifade ettiğimde insanların hangi yanlarımı sevdiklerini ve bundan nasıl hoşlandıklarını öğrendim ve böylece bu şeyleri korumaya da odaklanmaya başladım. Bunu şarkı söylerken de yapıyorum ve bazen parmaklarımın hareketlerinin bile yavaşladığını, sonra hızlandığını görüyorum... Sanırım bu bakımdan çok değiştim. Ve kendimi sakinleştirmek için çok çaba sarf etmem gerekti."
V, kendisi ile başkaları ve kendisi ile dünya arasında bir ilişki kurarak, kendini ifade etme biçimlerini iyileştirmeyi başarmıştı. THE MOST BEAUTIFUL MOMENT IN LIFE serisinin bir parçası olarak müzik videolarında rol alırken ve sahnede performans sergilerken Colin Firth'i kanalize ediyordu:
"O zamanlar Colin Firth benim rol modelimdi. Onun havasını çok fazla beğenirdim ve ben de bu havayı bizzat vermek istedim."
V'nin işine yaklaşımı, diğer üyelerle olan ilişkisi hakkında ne hissettiğinden kaynaklanıyordu:
"Benim için sadece bir bakış ve zaman geçtikçe daha da harika hale geldiklerini hemen görebiliyorum. Karşılaştırma noktam yoksa, zamanlamam diğer üyelerden daha yavaş oluyor. Yani, spesifik bir şeye ihtiyacım oluyor, örneğin gerçekten sevdiğim bir şarkıcı varsa, 'O şarkıcı gibi olmak istiyorum.' veya 'Bir gün sahnede böyle performans sergilemek istiyorum.' ve işte ancak o zaman alev alıyorum. Eğer buna sahip değilsem, o zaman gerçekten biraz yavaşlıyorum. Bu yüzden diğer üyeler benim hırsım tarafından hedef alınıyor."
V, üyeler hakkında bir şey daha ekliyor:
"BTS'e yük olmak istemediğim için sık sık ağlıyordum çünkü kendimi suçlu hissediyordum. BTS denilen ağır ve sağlam duvarda benim yüzümden çatlaklar oluşacak diye endişeleniyordum. Bu mükemmel insanların gerisinde kalmak istemedim."
En büyükleri olan Jin ve en küçükleri olan Jungkook, günlük hayatlarında küçük ama önemli değişiklikler yaşıyordu. İş-yaşam dengesine değer veren Jin, 2015 baharındaki çıkışlarından bu yana ilk kez ev değiştirdikten sonra günlük rutinini yavaş yavaş ayarlamaya başlamıştı:
"O zamana kadar, gerçekten dışarı çıkacak zamanım olmadı. Üniversite öğrencisiyken bile arkadaşlarım neden üniversite hayatına karışmadığımı sorarlar ve katılmamı söylerlerdi. Kendim de isterdim. (Gülüyor) Ve çok yavaş yavaş... Daha çok dışarı çıkmaya başladım, bir boks hagwon'una kaydoldum ve öğleden sonra dersler aldım, sonrada gecenin ortasında gider spor yapardm..."
Jungkook yeni ilgi alanları hakkında şöyle konuşuyor:
"Alışverişten tat almaya başladım. O zamana kadar istediğim gibi giyiniyordum. Kendi tarzıma göre giyineceğim, diye düşünmüştüm. Sonra belki bir sürenin ardından ben de biraz sıkıldım ve alışveriş yaparken diğer üyelere de yakalandım." (Gülüyor.)
Bu aynı zamanda kendini ifade etmenin yollarını bulma süreciydi. Jungkook ekliyor:
"O zamana kadar bana söyleneni yapardım, tek düşündüğüm ne olursa olsun iyi yapmam gerektiğiydi ve kendi değerlerim yoktu. Sonra ne yapacağımı nasıl yapacağımı, nasıl davranacağımı, şarkı söylerken sahnede karşıya nasıl görüneceğimi düşünmeye başladım. Video oyunlarında olduğu gibi buna 'yetenek ağacı' diyebilir miyiz ki? Buna benzer bir şey işte. Bir şeyi başardığınızda, o <ağaç> iki kola ayrılır, tekrar daha fazla kola bölünür ve oradan gelişir. Her seferinde bir leveli halletmek gibi bir şeydi."
Jungkook'un yetenek ağacı, onu doğrudan müzik yapmaya yöneltti:
"Öğrenme konusunda en ufak bir korkum bile yoktu. Böyleydi çünkü hyunglar daha önceden beri müzik yapıyordu, oysa ben en başından beri iyi dans edemiyor, şarkı söyleyemiyor veya enstrüman çalamıyordum."
Ve sonra SUGA, o sırada yaptığı müziğe dönüp bakıyor:
"Şarkılarımda hep umutlarıma ve hayallerime dair hikayeler yer aldı. Daha önce yazdığım 'Tomorrow' şarkısı da aynıydı. Benim şarkılarımın yarısı umutlarım ve hayallerim hakkında. Müzik anlatmazsa bu hikayeleri kim anlatacak ki? Ve o şimdi o müziklere baktığımda, sanki benimle konuşan kelimelermiş gibi geliyorlar. Birkaç yıl sonra, o zamanlar yaptığım şarkıları dinleyince içim rahatlıyor. Gelecekteki kendime yazılmış bir mektup gibiler."
Bundan yola çıkarak, BTS'in şarkılarını dinleyen birçok insanı düşünüyor.
"O zamanlar, insanların neden bizim müziğimizi dinlediğinden gerçekten emin değildim. Şarkılar iyi yapıldığından mı, yoksa dinleyen insanlar şarkılarımızın içerdiği ve bağlantılı olduğu mesajı anladığından dolayı mı bilemedim. Ama sanırım şimdi anlıyorum."
-
*Bölgeselcilik: Bir veya daha fazla ulus altı bölgedeki insanların siyasi gücünü, etkisini veya kendi kaderini tayin hakkını artırmayı amaçlayan siyasi bir ideolojidir.
-
Çeviren:
- Wendy
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hikayenin de ötesinde - BTS'in 10 yıllık kaydı
Non-Fiction[Türkçe çeviri] "BTS'in 10. yıldönümü kutlamaları için yayınlanan, yayınlanmamış fotoğraflar ve tüm albüm bilgileri de dahil olmak üzere BTS hakkında zaten bildiklerinizin de ötesine geçen hikayeler..." ! Resmi biyografi/otobiyografi/hatıra kitabını...