Garson

437 195 84
                                    

(Bölümler düzenlenecek)

Pazar günü
Pelin

Melisa ile çok güzel bir cafeye gelmiştik ve sohbet ediyorduk. Dün abim Melisa'yı bıraktıktan sonra Tolga abim ile bir yere gitmişlerdi ve ne kadar arasamda cevap vermemişti. O beni arayınca da ben cevap vermemiştim. Karma is for you. Melisa ile sohbet ederken bir süre sonra abimi aramak için telefonu elime aldım, açmayı denedim ama açılmadı.

"Kahretmesin ya, şarjın vardı senin niye bitti ki şimdi?" diye mırıldandım. "Benden ara istersen" dedi Melisa.
"Sağ ol" demekle yetindim ve abimi aradım.

Telefon ikinci çalışında açıldı. Abimin telaşlı sesi ile karşılaştım. "Melisa, Pelin niye telefonunu açmıyor neredesiniz?"
"Abi benim, Pelin. İyiyiz merak etme, telefonumun şarjı bitti"
"Neredesiniz?"
"Bizim oradaki Cafede oturuyoruz"
"Tamam geliyorum hazırlan" dedi. Sesi rica eder gibi değil emreder gibi çıkmıştı.
Lafımı bitirmeden telefonu yüzüme kapattı.

"Ne oldu Pelo niye gidiyorsun otursaydık biraz daha" dedi. Ah bir bilsen bende o kadar çok istiyorum ki burada biraz daha kalmayı...

"Abim biraz gergin galiba ona bir bakayım ben" diye özetledim durumu. "İyi tamam bir sıkıntı olursa ara olur mu? Bende Azra'yı arayım" dediğinde başımla onayladım.

Cafeden çıkıp Melisa ile vedalaştıktan sonra abim kapının önünde Tolga ile birlikte beni bekliyordu. Hiç konuyu uzatmadan direkt konuya daldım. Dalmakta neymiş, konuya ışınlandım resmen!

"Sorun ne abi?"
Cevap yok
"Niye telefonu yüzüme kapattın?"
Cevap yok
"Niye bu kadar gerginsin, ne oldu?"
Cevap yok
"Ya abi sana diyorum cevap versene"
Cevap yok

Tolganın yüzüne baktığımda onunda abim kadar olmasa da gergin olduğunu anladım.
"Sen cevap ver bari" dedim. Sesim yalvarır gibi çıkmıştı.
Ve gene cevap yok! Madem cevap yok, adım atmakta yok.

Ben durduğumda abim ve Tolga da durdu. İkisi yüzüme boş boş bakarken bende onlara Artık ne kadar sinirli göründüğünden emin olmadığım bir surat ifadesiyle onlara karşılık veriyordum.

"Baştan söyleyeyim, cevap yoksa adım atmakta yok. Ya ne olduğunu söylersiniz ya da kaçarım." dediğimde abim bana göz devirerek önüne döndü ve yürümeye devam ettiğinde Tolga da ona eşlik etti. Ağzım bir karış açık onların gidişini izliyordum.

Başlatmayın tribinize! Dedim içimden ve yaparım dediğim şeyi yaptım. Arkamı döner dönmez koştum. Arkamdan abimin bana seslendiğini duysamda umursamadım ve koşmaya devam ettim. En son arkama baktığımda abim ve Tolga bana doğru koşuyordu. "Pelin gel buraya!" diye seslendi Tolga. Önüme köpek sürüsü çıkması gözlerimi fal taşı gibi açmama sebep oldu

Sen şimdi naneyi yemedin mi Pelin? Dedim içimden. En sonunda bir tane taksi gördüm ve elimi salladım. Aradaki mesafeye rağmen abi beni gördü ve benim tarafıma geldi.

Hani 'gözünü seveyim' derler ya, şuan aynen onu demek istiyorum abiye, 'gözünü seveyim be abi'
taxi'ye bindikten sonra camdan abim ve Tolga'ya baktım. İkiside bana sinirli bakıyorlardı.

Allah Allah neden acaba dedim ve kendi kendime kıkırdadım. "Nereye gidiyorsun evlat?" diye sordu. "Çarşıda indirebilirsin abi" dedim soluk soluğa. "Niye kaçıyordun o gençlerden, kötü bir şey mi dediler?"
"Biri abim diğeri onun arkadaşı abi. İkiside beni sinir ettiler. Bende biraz kafaları dağılsın istedim." dediğimde abi güldü.

"Su ister misin? Açılmamış su var nefes nefese kalmışsın." dedi. İçmekle içmemek arasında kaldım ama o kadar daldım ki abinin 'açılmamış su' dediğini unutmuşum. "Çok sağ ol abi" dedim. Abinin verdiği suyu içtikten sonra abi ile baya bir sohbet ettim.

İhanet ve İntikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin