"Kaçış Yok..."

55 24 45
                                    

2 hafta sonra
Saat 02:55
Melisa

Uyku tutmamıştı, odama geçip kitaplığımdan bir kitap seçtim ve okumaya başladım. Zamanın ne kadar geçtiğini bile anlayamamışım ama şu an tek isteğim şey uykumun gelmesiydi. Kitabı okurken gerçekten de yavaş yavaş uykum gelmeye başlamıştı. Yaklaşık 25 dakika sonra yavaş yavaş gözlerim kapanırken kitabı zar zor komodinin üstüne koydum ve yorganın altına girip gözlerimi kapattım.

Tam gözüm dalmak üzereyken mutfaktan gelen takırtı sesiyle yatakta hızlıca doğruldum. Hadi ama ya! Gecenin üç buçuğunda evde tekken yaşanacak şey mi Allah aşkına? Telefonumu yastığımın yanından aldım ve hızlıca Emre'ye mesaj yazmaya başladım.

Siz: Emre abi uyuyamadım ve mutfaktan sesler geliyor, gelebilir misin?

Gönderildi...

Yaklaşık 5 dakika boyunca sesler hiç kesilmedi ve Emre abimden ses soluk yoktu. Olması lazımdı...
Belki Tolga abim uyanıktır diye ona da mesaj yazmaya başladım. İçeride biri var mı yok mu bilmiyordum ama telefonda arayıp konuşmaya da sesimi duyar diye cesaret edemiyordum.

Siz: Tolga abi, acil gelmen gerekiyor. Yukarı kattayım ve aşağıdan sesler geliyor. Lütfen hızlı olll

Gönderildi...

Aşağı inenezdim, birini arayamazdım, hele ki polisi hiç arayamazdım çünkü aşağıda ne olduğunu bile bilmiyordum. Peki ne yapacaktım? Bekleyecek miydim?
Kapının biraz hızlı bir şekilde çalınması ile olduğum yerde sıçrayacaktım neredeyse.

Gidip açmayı çok istiyordum ama aşağı nasıl inecektim? Ve daha kötüsü ise ne Emre ne de Tolga abim mesaja bırak cevap vermeyi, görmemişti bile. O zaman kapıyı çalan kimdi? Aklımdan bir milyon tane senaryo geçerken daha fazla bekleyemeyeceğimi anladım. Odamın kapısının yanında duran vazoyu elime aldım ve ne yapacağımı bile bilmeyerek hızlı adımlarla aşağı indim.

Her yerin ışığını açarak odama gittiğim için aydınlık olan odalar biraz olsun içimi rahatlatıyordu. Gördüğüm odalara da kapıdan kısaca göz gezdiriyordum. Kapının önüne geldiğimde dürbünden kimin geldiğine bakmak için hafifçe parmak uçlarımda kalktım. Neden hiçbir şey görünmüyordu?

"Melo, Tolga ben. Korkma" sesini duyduğumda rahatlayıp tam kapının kilidini açtığımda telefonum çaldı. Ekrana korkuyla baktığımda olduğum yerde kaskatı kesildim.

Tolga Abimm arıyor...

"Ne?" diye bir fısıltı çıktı dudağımdan. Tam o sırada kapı sonuna kadar açıldı ve kim olduğunu bile bilmediğim kişinin kahkaha sesini duydum.
"Korkma Melo, Tolga ben" dedi gülerek.

Elim ayağım titriyordu ve ayakta duramıyordum. Elimdeki vazo yere düşüp parçalanırken hareket edemiyordum.

Tam o sırada karşımdaki kişi elindeki küçük şişeden beze bir şey döküp bana doğru yaklaştığında çığlığı bastım ve kaçmaya çalıştım. Ama daha 3 saniye bile geçmeden bileğimde hissettiğim eller yüzünden olduğum yerde balık gibi çırpınmaya başladım.

Bezi ağzıma götürdüğünde en fazla 5 saniye sonra her yer kapkaranlık oldu, hiçbir şey artık aydınlık değildi, simsiyah bir boşluk ve ben...

*****

10 dakika sonra
Tolga

Melisa'yı defalarca aramıştım ama bakmamıştı.
Telefonu hızlıca cebime koyup dışarı çıktım ve koşarak Melisa gilin evine gittim.

İtfaiye sesleri nereden geliyordu? Bağırışma sesleri??
Kahretmesin!

Melisa'nın evinin önüne geldiğimde bir küfür savurdum. Ev yanıyordu, Melisa gilin evi yanıyordu...
Koşarak eve girmeye çalıştım ama itfaiye ekipleri engel oluyordu.

"Bırakın! İçeride Melisa var! Bırak!"
"Lütfen sakin olun! Arkadaşlar içeriye girip bakacaklar şimdi!"

Ne yapacağımı bilmiyordum, hızlıca Emre giline evine gidip kapıyı çaldım. Kaç kez zile bastığımı bile hatırlamıyorum ama nefes nefese kalmıştım.
Kapıyı Emre açtığında telaşla bana bakıyordu.
"Tolga ne oldu!"
"Melis- Melisa gilin evi yanıyor Emre" dediğimde Emre koşarak evden çıktı ve bende onun arkasından gittim.

Emre'nin babası ve benim babam da gelmişti. Birçok komşu evin etrafında toplanmıştı. İtfaiye ekipleri ise hâla içerleri söndürüyorlardı. Bir süre sonra neredeyse her yerin yangını sönmüştü ve bizde elimiz kolumuz bağlı hiçbir şey yapamıyorduk.

Bir tane itfaiye görevlisi yanımıza geldi.
"İçeride hiç kimse yok beyefendi, biri olduğuna emin misiniz?" dediğinde olduğum yerde kaskatı kesildim.
"Ne demek biri yok? İçeride 18, 19 yaşlarında bir kız olması lazım!" dedi babam. Ben ve Emre ise hızlıca evin içine girdik.

Cam kırıkları, yerdeki eşyalar ve en önemlisi Melisa'nın telefonu... Emre telefonu eline aldığında birbirimize o kadar çaresiz bakıyorduk ki... En son hızlıca yukarı kata çıktık ve Melisa'nın odasına girdik. Odası tam bir facia gibiydi. Yatağının üstündeki kitap yanmıştı, makyaj masasındaki çoğu eşya yerdeydi ve daha birçok şey... Asıl önemli olan şuan Melisa'nın nerede olduğuydu.

Duvara baktığımda bir yazı olduğunu fark ettim, hızlıca yaklaştım ve sesli bir şekilde okumaya başladım.

"Kaçış yok, baksana. Kaçmaya çalıştığın yerde gökyüzü bile var ama kapkaranlık. Dört duvar arasından kaçmaya çalıştığında çok mu aydınlıktı sanki? Şimdi gökyüzü ve dört duvar arasındaki farkı anlayana kadar izle ve gör. Ama kaçış yok, unutma... :)"

Selammmm ben geldim. Sizce bu bölüm nasıldı? Bence bomba gibiydi. Yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın lütfen elmalı turtalarımm. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere! 🦋🤍

İhanet ve İntikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin