"İsmi Betül"

37 17 25
                                    

Melisa

Etrafıma baktım, Yiğit evde tek olduğumuzu söylemişti. Peki kim vurulmuştu? Gözlerim yavaş yavaş kapanırken 1 kez ayağa kalkmaya çalıştığımı hatırlıyordum. Tekrardan etrafıma baktığımda sadece Yiğit vardı ve yaralı değildi.

"Bu kadar oyun yeterli, artık seni öldü bilseler iyi olur" dediğinde ne yapmaya çalıştığını maalesef ki anlamıştım. Onları silah sesiyle kandırıp gerçekten de dediği gibi "Melisa öldü" imajını vermeye çalışıyordu...
Tek duam çalışmasının başarısız sonuçlanmasıydı.

Yiğit'in kollarının arasına yığılıp kaldığımda artık hiçbir şey hissetmiyordum.

Saat 05:44
Melisa'nın hissizlik, umutsuzluk, çaresizlik, pişmanlık gibi birçok duyguyu aynı anda hissettiği saat...

*****

Tolga

Telefonda duyduğumuz en sonki silah sesinden sonra herkesin ayaklanmasıyla birlikte polislerden biri "Yerlerini bulduk! En yakın ekibin oraya gitmesi yaklaşık 1 saat 15 dakika sürecek!" demişti.

Nasıl bir tepki vereceğimizi bilmiyorduk, Melisa'nın sesi çok kötü gelirken kurduğu cümleler beni renkten renge sokuyordu.

"Bana... Bana ne verdin?"
"Bir şey değil o ya, geçer birazdan"

Ve en sondaki silah sesi ise hepimizi mezara koyan ses oldu. Polisler bizi ikna etmeye çalışıyordu.

"Bakın! O silahın sesini duyduk ama kime ne olduğunu bilmiyoruz bile! Belki de Melisa hanıma değil başka birine geldi, lütfen sakin olun!"
"Melisa'ya bir şey olursa..."
"Hiçbir şey olmayacak, iyi olacak. Beraber olacağız"

Bu sesler resmen beynimin içinde yankı yapıyordu. Bir an önce bulunsun istiyordum sarılmak istiyordum, iyi olduğunu bilmek istiyordum. Bu da bizim hakkımızdı...

Bir buçuk saat sonra
Tolga

Herkes karakolda toplanmış kamera odasına girmişti.
Melisa'nın olduğu yerden sinyal alınan bölgeye gönderilen polis ve askerlerin kameralarını açmalarını bekliyorduk. En sonunda ekranda yazılar belirlenmesiyle polislerden biri hemen ekranın başına geçti. Ses kontrolü yaptıktan sonra polisler işte tam oraya gelmişlerdi.

Beyaz, iki katlı ve bahçeli bir evin önünde durdu polisler. Herkes nefesini tutmuş kamerayı izliyordu.
Polisler komiserlerinden de emir ve tavsiye alarak tüm odaları tek tek gezdiler ama bir şey bulamadılar.
En son bir tane polisin sesini duyduk.

"Komiserim! Burada eşyalar var!" dediğinde polisler hızlı bir şekilde o odaya doğru ilerledi. Odaya girdiklerinde ise gördüğümüz manzara karşısında ağzımız açık kalmıştı.

Peçeteler, ipler, tabure, yerdeki kırık camlar, her yerin dağınıklığı...

"Hayır, hayır hayır hayır!" diye ağlamaya başladı Pelin. Elif teyze önümdeyken artık kollarıma yığılmış bir vaziyetteydi. "Elif!" dedi Ahmet amca.

Eda teyze "Melisa'm!" diye ağlıyordu. Emre, Tuna, Mert, Yağız, Efe ve ben ise ekrana boş boş bakıp öyle bir şey olmadığı
Kendimize kabul ettirmek istemiyorduk. Günlerdir sesini duyamadığımız canımızın sesini şu an silah sesiyle duymak istemiyorduk...

"Yasin! Atakan! Turgay! Olay yeri incelemeye müsaade edin! O odayı en detaylı şekilde araştırın!"
"Tamam komiserim, hemen"

"Biri 'Melisa öldü' dedi de ben mi duymadım?"
"Ölmedi, bizi bırakıp gitmeyecek Melisa, burada ailesi var, biz varız. Bırakıp gidemez!"
"Sakin olun lütfen! Ekiplerimiz araştırıyor şu an! Melisa hanım orada yok, bu illa öldüğü anlamına gelmiyor!"

İhanet ve İntikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin