Müdürün İyiliği

213 162 33
                                    

Dizlerimin üstüne çöktüm ve ellerimi kafama koydum. Acıdan ve iki saniyelik süren ağrıdan dolayı ağlamak üzereydim. Abartma Pelin, alt üstü şom ağızlısın "Kim attı lan o topu?" dedi Tuna ve arkasına baktı. Melisa ve Mert beni ayağa kaldırırken benim hala acıdan gözlerim kapalıydı.

 "İyi misin? Su getiriyim mi?" dedi Mert. "Yok iyiyim acıdı sadece" dedim. Sonra biri geldi yanımıza. "Çok özür dilerim bilerek olmadı. Sert attığımın farkındayım iyi misin şuan?" dedi. İyi olduğumu söylemek için kafamı aşağı yukarı salladım. Sonra Tuna'nın sesini duydum. "Oğlum o nasıl bir top atmak? Daha dikkatli olun. O top bana gelseydi," derken lafını kestim. "Tamam Tuna bir şey yok, sakin biraz. Kafam kopmadı Allah'a şükür. Acıdı sadece abartmayın." dedim. 

Çocuk tekrar özür dileyip gittikten sonra bizde kantine çıktık.  "Hocalar acaba ne zaman aşağı indirecek?" diye sordu Melisa. Omuz silktim. "Bilmiyorum ki, sorsak iyi olur. Şurada bir hoca var, abimlerin sınıfına girerken görmüştüm. Bizim lisenin öğretmenlerinden biridir büyük ihtimalle. Ona soralım." dedikten sonra solumuzdaki koridoru işaret ettim.

 Hocanın yanına gittiğimizde ilk konuşan Tuna oldu. "Merhaba hocam, okul hakkında bilgilendirme yapılacakmış sanırım. Ne zaman aşağıya ineceğimizden haberiniz var mı acaba?" dedi. Hoca biraz kaşları çatıldı. "Size duyuru yaptılar mı gençler?" dedi. Tüh ya, abim söylemişti. Unuttum bize duyuru yapılmadığını. Sonra bir kolu omuzumda hissettim. "Ben söyledim hocam. Onlara da duyuru yapılıp yapılmadığını soracaktım aslında. Kusura bakmayın." dedi ve hoca ile kısa bir vedalaşmadan sonra bizi koridorun sonuna götürdü. 

"Ya bir şey sormak istiyorum şimdi bize duyuru yapsalar ne olacak yapmasalar ne olacak eninde sonunda bizde inmeyecek miyiz oraya? Yani illa ki duyacağız zaten, ne bu korumacılık şimdi ben onu anlamadım" dedim. Abim omuz silkti. "Bilmiyorum valla. Ama böyle şeyleri ben size söylüyorsam ilk önce soracağınız soruyu gelin bana sorun. Emin ol bilmesem de öğrenirim ama bana sorun. Bu önemli bir şey değil ama olabilirdi." dedi. 

                                                                                              

                                                                                                 *****

Biz aşağıya indikten sonra, dakikalar geçtikçe hava daha çok sıcaklaştı, hava da çok bunaltıcı ve nemli, basık olmaya başladı. "Allah aşkına ne uzatıyorsunuz? Tamam anladık işte okulda 2 tane blok var, biri A blok diğeri B blok. İki binada da aynı şeyler ama farklı öğrenciler var. Anladık ama ben bunu bir buçuk saattir neden devam ettirdiğiniz anlamıyorum. Yeter ne olur ya" dedi Yağmur. Yağmur bizim sınıftan biriydi ve şuan o kadar haklıydı ki, ama kimse duymuyordu.

"O zaman sizi çok tutmayalım çocuklar, sınıflarınıza dönebilirsiniz. Hoş geldiniz demektense şuan geçmiş olsun dememin daha uygun olduğunu düşüyorum. Geçmiş olsun, iyi dersler hepinize" 

Bizi çok tutmayacakmış ya, ne kadar iyi bir insan. Kesinlikle 10 dakikada anlatabileceği bir şeyi bir buçuk saat boyunca güneşin altında anlatıp 3 öğrencinin de burnunun kanamasına sebep olan o değildi ki hakkını yemeyelim şimdi.  "Bayılan bayılana yemin e-" diyemeden burnumdan akan sıvı bir şey hissettiğimde elimi burnuma götürdüm. Benimde burnum kanıyordu, harika ya!
Tuna çenemden tuttu. "Oha kızım görende burnun kırıldı sanacak elin yüzün kan oldu ya! Gel lavaboya götüreyim." dedi. Her adım attığımda burnumdan kan damlıyor, görüşüm bulanıklaşıyordu.

İhanet ve İntikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin