Duran Kalp Ve Göz Yaşları

240 161 47
                                    

Melisa
Yalvarıyordum, yalvarıyorduk. Pelin'e gözlerini açması için yalvarıyorduk ve dua ediyorduk. Emre "Ambulans çağırın!" diye bağırıyordu. Polislerin çoğu maskeli adamın peşinden gitmişti. Az bir kısmı ise mekanın içini arıyor, bazıları ambulans çağırmakla meşguldü.
Eda teyzem bayıldı, kızını bu halde görmeye ana yüreği elvermedi. Dayanamadı. Emre hem ağlıyor hem yalvarıyor hem dua ediyordu. İlk defa bu kadar güçsüz gördüm onu. İlk defa bu kadar çaresiz, bu kadar pişman gördüm. Bu iyi bir şey değildi. Ne onun için ne de Pelin için.
Pelin'in gözleri kapanmadan kısa bir süre önce kurmuş olduğu şu cümlesi beynimde yankılanıyordu;
'Abi, ağlama. Göz yaşların kalbimi acıtıyor'
'Hem zaten ben ölü gibi değil miyim?'
Emre "Pelin nolur dayan, özür dilerim abim. Yeter ki yaşa. Nolur aç gözlerini. Pelin gözlerini aç dedim sana nolur!" diyordu. Tolga aynı şekilde.

Sonra ambulans geldi. Pelin'i Emre'nin dizinin üstünden alacakları zaman Emre "Dikkatli olun! Ben koyayım onu sedyeye! Ya canı acırsa? Ya canı yanarsa?" diyordu. Birinin onu sakinleştirmesi lazımdı. Kafayı yiyecekti. Tolga elini omzuna koydu ve sarstı. O da ağlıyordu ve son derece sinirliydi. "Emre! Sakin ol hastaneye götürüyorlar bir şey olmayacak!" diye bağırdı. Pelin'i sedyeye koydukları zaman Emre de ambulansa doğru gidiyordu. Bir tane hemşire "Siz hastanın yakını mısınız?" diye sordu aceleyle. "Abisiyim lan abisiyim!" dedi Emre. Tolga arabanın sürücü koltuğuna doğru giderken bende arkasından gittim.

                                            *****
Pelin
Acıyordu. Camın çok acıyordu. Ama abimin ve sevdiklerimin benim için yalvarmakarı ve ağlamaları daha çok canımı acıtıyordu. Her yer simsiyahtı. Belki bir şey göremiyordum ama duyabiliyordum. Her ne kadar cevap veremesemde, ben iyiyim! Buradayım! Demek isteyip diyemesemde abimin ambulansın içinde ki ve ben yatarken diğerlerinin yalvarışlarını duyabiliyordum.
Yaklaşık 10 dakika sonra tüm sesler gitti. Tüm gözler kayboldu. Her yer tamamen siyah oldu. Tüm hislerim gitti. Artık nefes alamıyordum. Belki de bu saatten sonra almayacaktım.

Simsiyah karanlığımda kaç saat veya dakika geçtiğini bilmiyordum ama sesler geliyordu. Karanlığımın bir tarafı sanki konuşuyor gibi beynimin içinden sesler duymaya başladım.
"Yaşı kaç?"
"16"
"16 yaşında bu kadar genç bir kızı kim bu hale getirmek ister?"
"Hiçbir fikrim yok efendim, ama abisi ve arkadaşları mahvoldu, annesi baygınlık geçirdi. Babası da hiç iyi değil. Onlarla da ilgileniyorlar"
"Herhangi bir hastalığı var mı?"
"Kalpte ritim bozukluğu ve kalp çarpıntısı var efendim"
"Hastalık olmasa bile bu hiç iyi değil, makası ve cımbızı ver,"
"Alın hocam"
"Kurşunlar hiç iyi bir yere denk gelmemiş. Kan grubu ne?"
"0 RH-"
"Acil kan lazım. Git yakınlarına söyle! Çok fazla kan kaybediyor"
Sessizlik...
"Hocam hazırda 9 tüp kan mevcut."
"Nabız kaç?"
"Şimdi 130 oldu hocam"
"Hocam nabız yavaşlamaya başladı şuan 120"
Tekrardan seslerin yerini karanlığım aldı. Tekrardan tüm sesler gitti. Sonra garip bir şey oldu.
"Hocam nabız 170 oldu!"
"Stabil tutmak zorundayız! İğneyi ver!"
"Hocam 180 oldu!"
"Bu değişiklikler bizim için hiç iyi değil! Diğer makası ver!"
"Hocam nabız 190!"
"Kalbi duracak!"
"Hocam,"
"Kalbi durdu..."

Yolun sonuna geldiğimi hissediyordum. Biliyordum ki bu yolun sonuna vardığımda tekrardan geri dönebilmek için o yolu kullanmam lazımdı ama ta ben o yoldan geçerken başlamıştı o yolun yıkılması.
O yol yıkıldı. Param parça oldu. Kül oldu.
Aynı benim gibi...

                                           *****
Melisa
Ameliyat kapısının önünde bekliyorduk. Tuna, Mert, Arda, Tolga, Emre, ben, annem, babam, Pelin'in babası... Diye gidiyordu. Eda teyzem baygınlık geçirdiği için onu odaya aldılar. Emre'nin ağlamaktan gözleri şişmiş, çok kötü bir haldeydi. Bizimde Emre'den az bir yanımız yoktu. Sonra polisler geldi.
"Merhaba, geçmiş olsun. Pelin Çiçeğin vurulmasına şahit olsan sizlersiniz değil mi? Anlıyorum çok kötü bir haldesiniz o yüzden şuanda sorgulama yapmayacağım. Ancak iyi olduğunuz en kısa sürede lütfen bize ulaşın. Şimdilik sadece birkaç soru soracağım. Pelin Hanımı vuran kişiyi tanıyor musunuz? Bir düşmanlığınız var mı?" diye sordu.

Her ne kadar kötü olsamda aralığında konuşmaya en müsait ve uygun kişi olarak beni görüyorlardı. "Hayır, tanımıyoruz. Güncel olarak kimse ile böyle bir düşmanlığımız yok" dedim. "Peki, bu kadarı yeterli daha fazlası için size süre tanıyacağım. Tekrardan çok geçmiş olsun" dedi ve yanındaki 3, 4 polisle geri gitti.

Bir anda aceleyle bir hemşire çıktı kapının önünden.
Emre hemen önünü kesti. "Noldu? Bir şey mi kız kardeşime? İyi mi?" diye sordu.
"Hastanın kalbi durdu!" dedi ve koşarak diğer koridora gitti.

Kalbi mi durdu? Pelin'in kalbi mi durdu?
Pelin'in babası Yusuf amcanın gözleri doldu. "Benim kızımın kalbi mi durmuş?" diye ağlamaya başladı.
Emre hareketsizdi. Emre sessizdi. Emre tepkisizdi. Emre hiçbir yere bakmıyordu. "Kalbi durdu" demekle yetindi. "Emre abi, kalbi geri atacak değil mi?" diye sordum. "Kalbi benim yüzümden durdu." dedi. Tolga geldi yanına "Emre sakin ol, kalbi kimse yüzünden durmadı!" dedi. Emre "Kalbi durmuş! Benim kardeşimin kalbi durmuş!" diye bağırdı. "Emre Allah için sakin ol tamam durduysa geri atacak! Söz veriyorum sana geri atacak kalbi!"
"Söz vermekle olmuyor Tolga! Bende söz verdim kardeşime! Yanında olacağım dedim! Her zaman seni koruyacağıma söz veriyordum dedim! Koruyamadım! Şimdi kalbi durmuş ve benim sakin olmamı mı istiyorsun!" diye bağırdı.

Sonra bir tane güvenlik geldi. "Gençler! Burası hastane. Acınız olabilir ama bunu bağırarak çözemezsiniz! Ya şimdi sessiz olursunuz ya da hepinizi dışarı çıkarmak zorunda kalırım!" diye uyardı sertçe.
Allah kahretmesin gözüm kararıyordu. Dayanacak gücüm kalmamıştı ama şuan dayanmak zorundaydım. Herhangi bir durumda Pelin hakkında bilgi alamazdım ve bu iğrenç bir şey olurdu. Geriye doğru sendelediğimde Mert kolumdan tuttu. "Melisa?" derken Tolga'nın gözleri benim kapanmak üzere olan gözlerimle buluştu. Ve gözlerim maalesef 2 saniye sonra kapandı ve son gördüğüm şey Mert'in kollarının arasına yığılışım ve Tolga abimin bana doğru gelişiydi.
Ve maalesef son hatırladığım şey ise;
Pelinin kalbinin durmuş olmasıydı.

İhanet ve İntikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin