"Babalık Mı Yaptım?"

182 134 61
                                    

Hemen içeriye girdim ve Melisa'nın elini tuttum. "Melo" dedim.
"Pelin,ben iyiyim" dedi.
"Hayır değilsin, biliyorum. Dök içini, istediğin kadar ağla,istediğin kadar sarıl"
"Hayır, iyiyim" diyerek yüzünde buruk bir gülümseme bıraktı. Gözleri hala doluydu,biliyordum burada ağlamak istemiyordu. Ama onu böyle bir durumda bırakmakta istemiyordum. Abim omzuma dokunduğunda arkamı döndüm yavaşça. Gözlerini yavaşça kapattı onaylamak istercesine. Melisa'nın elini yavaşça bıraktım ve içeriye gittim.
"Ben onu eve geçince hallederim. Aklın Melisa'da kalmasın" dedi Tolga
"Tamam" dedim sadece

Tekrar mutfağa girdiğimizde kahvaltı sofrası hazırlanıyordu. "Anne yardım edeyim mi?" diye sordum. "Yok kızım sadece kahvaltılıkları çıkarsan yeter" dedi. Buzdolabından kahvaltılıkları tek tek çıkarıp tazgahın üstüne koyduktan sonra Melisa'ya baktım, o da servis açıyordu. Sonra abim dirseğimden tuttu.
"Biz Tolga ile yukarıdayız. Bir şey olursa seslen bana güzelim" dedi.
"Tamam" dedim tebessüm ederek.

15 dakika sonra
Melisa
Size nasıl desem bilmiyorum veya nasıl anlatabilirim onu da bilmiyorum ama şöyle söyleyeyim, şuan aşırı karışık bir durumdayım. İştahım yok, yemek yiyesim yok, gülesim yok, sadece ağlayasım var. Hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyorum ama bunu burada yapamam. Bu yüzden kendimi şuan bir kapanın içinde gibi hissediyorum. Daralıyorum, bunalıyorum. Kendi içimdeki ağlamamak için tuttuğum nefeslerimde boğuluyorum.

Yemek yemezsem şüphelenecekler ve ayıp olacak. O yüzden mecbur yemek yemek zorundayım. Çok az da olsa yiyebildiğim kadar yemem lazım. Midem bulanıyordu, ama niye bilmiyorum. Yemek yedikten sonra geçer diye düşündüm. Herkes yavaş yavaş sofraya oturduğunda bende Tolga'nın yanına oturdum.
"Hiçbir şeyi kafana takma. Sadece yemeğine odaklan" dedi Tolga.
"Tolga abi," dedim
"Söyle balım" dedi
"Bir şey söyleyebilir miyim?" diye sordum
"Her zaman"
"Benim midem bulanıyor" diye fısıldadım
"Çok mu?" diye sordu
"Çok değil ama az da değil"
"Güzelce yemeğini ye, sonra ilacını içer uyursun tamam mı güzelim?" dedi
"Tamam"

Çok bir şey yiyemesemde biraz atıştırdım. Eda teyzem en sevdiğim şeylerden biri olan pişiyi yapınca dayanamadım ve 2 tane yedim.
Pişi mi?
-Evet iç sesim, pişi. Pişiyi biliyorsun zaten
Yok bilmiyorum uzaylıyım çünkü

Yemek sofrasından kalkarken Tolga bana baktı. "Doydun mu?" diye sordu
"Ay 2 tane pişi yedim midemin tam ortasına oturdu doymama gibi bir ihtimalim var mı?" dedim gülerek.
"İyi iyi, afiyet olsun" dedi Eda teyzem
"Normalde bizim kahvaltı bu saate kalmazdı ama," dedi Yusuf amcam
"Yengem gille konuştuk ya, o yüzden geç kalmıştır. Boşverin siz yiyin. Hadi afiyet olsun" dedim ve içeriye  gittim.

İstemsizce gözüm doluyordu, sanki yalnız kalır kalmaz göz yaşlarım hazırda bekliyor gibi.
Bir seferde kafaya takmamayı istedim, denedim, çalıştım, tekrar denedim, gene olmadı.
Ama bu sefer tekrar denemek için hazırdım. Belki gene üzülecektim ama denemek istiyordum, belki başarırdım.

Hava almanın iyi geleceğini düşünerek dışarı çıkmak istedim. Bizim ev ile Pelin gilin evinin arasında 3 ev vardı. Sonra direkt bizim ev görünüyordu. Bizim evin oraya kadar gidip gelsem yeterdi. Sonra aklıma evdeki kedimin, yani Karamel'in mamasını koymadığım geldi. Maması vardı ama azdı. O yüzden hemen çıkmam gerektiğini düşündüm. Gene de ne olur ne olmaz diye diğerlerine haber vermek için mutfağa gittim.

"Ben bizim eve kadar gidip geliyorum, gelirim birazdan. Hadi görüşürüz" dedim ve hemen mutfaktan çıkmak için kapıyı tekrar kapatacağım esnada Tolga abim seslendi. "Tek başına gidebileceğini mi sanıyorsun?" dedi. Mecbur durdum ve Tolga abimin gelmesini bekledim. O geldikten sonra dışarı çıktık.
"Sen niye böyle yapıyorsun Melo?" dedi Tolga abim
"Ne yapıyorum ki?" diye sordum
"İyi olmadığını biliyorum, hala bu halde tek başına bir yerlere gidip bildiğin kendine tehlike çağırıyorsun" deyince biraz duraksadım
"Ben iyiyim" diyebildim sadece
"İyi ol, sen iyi olursan bende iyi olurum"

"Tolga abi," dedim
"Söyle abim"
"Sen benim yıllar önce hayatıma girdin, güzelleştirdin, destek oldun, yanımda oldun, ve hala da yanımdasın. Kısaca, hayatıma girip bana hem abilik, hem de babalık yaptığın için teşekkür ederim"
Dedim. Gözümden akan yaşları durduramıyordum. Tolga duraksadı sonra bana baktı. Onun da gözleri dolmuştu.
"Babalık mı yaptım?" diye sordu.
"Hem de fazlasıyla" dedim.
"Tolga abi? Sen ağlıyor musun?"
"Yoo" dedi.

Sonra büyük ihtimalle dayanamadı ve sarıldı. Ona sarılırken neredeyse kaybolacaktım ama rahatlatıyordu. Burnu saçlarımın arasındaydı.
Bir süre sonra sarılmayı bıraktık ve evin içine girdik.

"Karamel" diye seslendim son hecesini uzatarak. Sonra merdivenden aşağı bir şeyin üstünde kayarak indi.
"Lan, o ne? Nasıl kaydın sen sıpa?" diye sordum gülerek.
"Ablası sanki küçükken normal iniyordu da" dedi Tolga kahkaha atarak.
"Ama eğlenceliydi ne yapıyım" dedim bende gülerek.

Karamelin mamasını koyduktan sonra geri çıktık ve Emre gilin evinin içine girdik. Direkt Eda teyzem elime bir bardak, daha doğrusu bir kupa verdi.
"İç iç, iyi gelir" dedi.
"Teyze bir Besmele çekseydim" dedim gülerek
Eve gireli 30 saniye olmadan teyzem gene teyzeliğini yapmıştı. Ben bunu dedikten sonra Tolga gil kahkaha attı.

Sofrayı kaldırdık, sohbet ettik, kafamı dağıtmayı başarabildim sonunda. İnşallah eve gidince de modum yüksek olurdu.

Saat 00:35
Sevgi
Dışarda arkadaşlarımla gezerken onlar bir mağazaya girdi. Bende dışarıda bekleme kararı aldım. Etrafta gezinip onları beklerken arkamdan biri "Sevgi" diye seslendi. Arkama baktığımda kimse yoktu. Sonra tekrar aynı şeyi duydum.
İç ses, bana kim sesleniyor?
-Gitme bir yere. Arkadaşlarını bekle
Tanıdığım biri sesleniyor olmalı. Adımı nereden bilecek?
-Ya arkadaşlarınla konuşurken duyduysa tanımadığın biri?
İç ses beni korkutma
-Sende aptalca davranma o zaman

Arkamı tekrar döndüğümde ıssız bir sokağın arkalarında bir adam gördüm. Elini bana doğru sallıyordu. Ve gene "Sevgi!" diye seslendi. Millet bana bakmaya başlayınca daha fazla dayanamadım ve o tarafa doğru gitmeye başladım. Ben yaklaştıkça adam daha çok geriye gidiyordu. Aradan baya bir vakit geçti. Sanki beni bir yere götürmeye çalışıyordu.
Lan! Doğru! Adam beni bir yere götürmeye çalışıyor!
Ben geriye doğru gitmeye başlayınca bu sefer adam bana doğru koşmaya başladı.
Allah kahretmesin!

Bende önüme dönüp tekrar koşmaya başladım. Adam benden daha hızlı koşuyordu ve neredeyse bana yetişmek üzereydi. Sonra bileğimde bir el hissettim. O kadar hızlı geriye doğru döndüm ki, bileğim kırılacaktı neredeyse.
"Yardım edin!" diye bağırdım.
"Sana yardım edemezler küçük" dedi adam gülerek. Sonra kendimi yumruk ile yerde buldum. Adam cebinden beyaz bir mendil ve kahverengi şişe gibi bir şey çıkardı. Ben geriye doğru sendeleyerek gitmeye çalışırken adam mendili ağzıma bastırdı ve kısa bir süre sonra her yer simsiyah oldu.

-Sana gitme dedim Sevgi, iyi misin?

İhanet ve İntikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin